AĞITLAR BULUTLARI UTANDIRDI

DEĞERLİ BÜYÜĞÜMÜZ EYÜP CENAP GÜLPINAR’IN ANISINA RAHMETLE ANIYORUZ MEKANI NURLAR İÇİNDE OLSUN

Abone Ol

Ölümü, yazmanın çok güç bir durum olduğunu, sanırım gazeteciler ve yazarlardan daha iyi anlayan ve bilen yoktur.
Ölüm haberi, her zaman erken ulaşmıştır insanlara, minarelerden, su selaları verilmeden, bazen Güneşin ilk ışıklarıyla, bazen de, gecenin karanlığında, insanlar uykularının en tatlı yerindeyken ya bir telefon sesi, ya da bir şivan sesiyle alırlar ölüm haberlerini.

Alınan ölüm haberi bir dostun, ya da tanıdığın olunca dizlerinin bağı çözülüyor, kelimeler anlamsız kalıyor, boş gözlerle bakıyor insan hayata.
Önceki gece benim için böylesi acı bir haber geldi. Telefonun diğer hattında ki gazeteci arkadaş’’ TBMM Başkanvekili Eyyüp Cenap Gülpınar’ın vefat ettiğini, Şanlıurfa spor için düzenlenen eğlence programının iptal edildiğini’’ belirttiği zaman saat gece yarısını geçmişti.

Ölüm haberini ilk öğrendiğimde doğrusu inanmamıştım. Daha bir ay önce görüşmüştük. Sağlığı yerindeydi! Sonra ölümdür bu hiç belli olmaz dedim, umulmadık bir zamanda çalar insanın kapısını, değerli insanın ölümüne inandıkça yüreğimde acıyı ve şoku birlikte yaşadım.

Gece saat 01.00’da bir arkadaşımı aradım haberi arkadaşıma verdim o da inanmadı. Ölümün gerçek olup olmadığını öğrenmek için rahmetlinin yakınlarını arama cesareti gösteremedim.

O saatlerde birçok yakının da haberi yoktu ölüm haberinden.

Üstümü giyip bir arkadaşımı da yanıma alarak Eyyüp Cenap Gülpınar’ın evine doğru yürüdüm. Evin ışıkları yanmasına rağmen, hiçbir şivan sesi duyulmuyordu. Evin çevresinde dolaşırken Ankara’da bulunan dostlarımız acı haberi doğruladı.

Gece saat 02 suları: Rahmetli Cenap ağabeyin, evinden geceyi ve yıldızları utandıran bir çığlık duydum. Çığlıklar, havarlar bir birini izledi. Kalabalık oluşunca, evin önüne geçip gelenlere başsağlığı dileyip, biraz oturdum. Ölüm Haberine inanmak istemeyen bir genç yanında bulunan birine soruyordu’’Bu yanlış bir haberdir, Allah’ınızı severseniz Ankara’yı yine arayın, bir kalptir doktorlar iyi baksın bakarsın bir daha çalışır’’ Hiç kimse yalandır diyemedi. Dünya kuruldu kurulalı insanoğlunun çare bulmadığı tek şey ölümdür.

Ölümün karşısındaki çaresizliği, Milletvekili Mehmet Kasım Gülpınar’ın gözyaşları arasında bir kez daha gördüm.
Eyyüp Cenap Gülpınar’ın cenazesinin gömüleceği Gülpınar köyü mahşer kalabalığı yaşıyordu. Cenazeye katılan kadınlar ve erkeklerin babaları ölmüşçesine yürekten ağlıyordu.

Cenazede Bakanlar, Valiler, Komutanlar, Yöre Halkı, kısacası Devleti ve Hükümeti yönetenlerin aynı hüznü ve kederi yaşıyorlardı.
Herkesin gözü nemlenmişti. En çok Mehmet Kasım Gülpınar’ın gözyaşları beni etkiledi. Milletvekili rahmetli babasını toprağa verirken ağladı. Biliyordu, bir daha sevgili babasının ellerinden öpemeyecekti, biliyordu artık bayramlar onsuz gelecekti. Biliyordu bir dağ gibi yüreğine yaslandığı babasının yüreği atmayacaktı. Babasının bedeni toprakla örtüldükçe tüm tesellilere rağmen gözyaşları sel oldu. Karşımda babasına ağlayan bu adam bu saate ne zengindi, ne Beydi, ne de Milletvekiliydi, O babasını yitirmiş yüreği yanık her hangi bir evlattan farksızdı. Onun gözyaşları gözlerime yansıdı, cenazesine katılamadığım babam aklıma geldi. Gözlerimden yaşlar akmaya başladı, milletvekilinin göz pınarları boşaldıkça benimde hıçkırıklarım durmuyordu. Binlerin katıldığı cenaze töreninde daha fazla ayakta kalamadım. Ölümün karşısında ben sıradan bir insan, o bir milletvekili olsa da gözyaşlarımız ve ölüm gerçeği bizi eşit iki insan konumuna koymuştu.

Eyyüp Cenap Gülpınar’ın Siverek halkına yaptığı hizmetleri her vatandaş biliyor. Onları buraya aktarmak istemiyorum. Gerek Milletvekilliği sırasında, gerek Devlet Bakanlığı yaptığı sırada sürekli görüştük. Alçak gönüllüğü ve babacan tavırlarından dolayı bende kendisine hitap ederken ağabey demiyordum, tüm sevenleri gibi bende kendisine baba diyordum. Yaşantısı ve hizmetiyle baba olmaya layık bir insandı.
Siverek’in yetiştirdiği en baba insanlardan biriydi. Ölümü Siverek halkını ve sevenlerini derinden üzdü.
Mekânı cennet olsun.
Saygılarımla…