Son yıllarda hepimizin diline pelesenk olan bir kelime var ‘’kurumsal’’. Hemen hemen her şeyde merdiven altı yer olmasın, aman kurumsal olsun üç kuruşu fazla olsun, aman kurumsal bir firma olsun çalışacağımız yer maaşı üç kuruş eksik olsun… Attığımız her adımda karşımızda kurumsal bir yapı istiyoruz. Halkımızın kurumsallıktan anladığı herhangi bir şekilde aldığı ürün veya hizmet ile ilgili sorun yaşadığında karşısında muhatap bulabilmesi ve bununla beraber sorununun asgari sürede çözüme kavuşması. Aynı şekilde hizmet veya ürün üreten firmalarda biz kurumsal bir firmayız cümlesini sık sık kullanmaktalar. Peki, gerçek anlamda kurumsallaşma ne demek?
Kurumsallaşma, bir kurumun, kuruluşun veya bir işletmenin kişilere bağımlı olmadan faaliyetlerini sürdürebilmesi ve geliştirebilmesini sağlayan bir yapıya kavuşturulabilmesi işlemidir. İş, insan, teknoloji faktörlerini birleştiren ve entegre eden bir kurum yönetim sistemidir. Uluslar arası hedefleri olan firma ve hizmet sektöründekilerde bu kavramı kullanmaktalar. İşletmelerin kuruluş amacında olduğu gibi kurumsallaşmada da insan ömrünün yetmeyeceği hedeflere ulaşma da, şart olarak görülmekte. Kurumsallaşma şu beş adımdan oluşur; şirkette vizyon ve misyonun belirlenmesi, üst yönetim yapısının şekillendirilmesi, insan kaynaklarının yapılandırılması, yönetim metrikleri setinin hazırlanması ve dijital dönüşüm. Bu beş adımın sürekli kendisini yenilemesi ve sürdürülebilir olması gerekir. Kurumsallaşma da en belirgin durum karar alıcıların insiyatif alabilmesi ve şirketin, sahiplerinden bağımsız bir tüzel kişilik olduğunun anlaşılmasıdır.
Görüldüğü gibi kurumsal bir işletme olmak hiçte kolay değil. Bu alanda birçok kitap yazılmış ve bilimsel çalışmalar yapılmış. Özellikle ülkemizde hali hazırda kurulu olan şirketlerin %96’ sının ve KOBİ’ lerin %99’ unun aile şirketlerinden oluşmasından dolayı aile şirketlerinin nasıl kurumsallaşabileceğiyle ilgili birçok çalışma var. Yine bu alanda danışmanlık hizmeti veren firmalar da ülkemizde faaliyet göstermekte.