“Türk Basını Cumhuriyetin Etrafında Çelikten Bir Kale Meydana Getirecektir. Bir Fikir Kalesi.”
1924
Mustafa Kemal Atatürk
Ankara Gazeteciler Cemiyeti Basın Evinde yaşadığım duyguları sizlere ancak Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bu değerli sözüyle ifade edebilirdim.
Şanlıurfa, Aydın, İzmir, Kahramanmaraş, Kilis, Sinop, Van, Adıyaman, Tekirdağ, Denizli, Sakarya, Konya, Burdur ve Artvin’in bulunduğu 16 farklı ilden gazeteci arkadaşlarımla Ankara Gazeteciler Cemiyeti Basın Evinde bir araya gelerek burada Gazeteciler Cemiyeti ev sahipliğinde İrlanda Büyükelçiliği desteğiyle düzenlenen “Yeni medya ve Gazetecilik Etiği” eğitimine katıldık.
İşte Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerinde olduğu gibi biz 16 genç Ankara Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin’in bilgi, birikimi ve destekleriyle basın evinde bir fikir kalesi oluşturduk.
Evet…
Şimdi gelelim bu eğitim öncesi yaşadıklarıma ve düşüncelerime, beklenmedik bir anda telefonum çaldı beni arayan Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Genel Sekreteri Sefa Özdemir;
“Merhaba.. Gülizarcım nasılsın? Senin gibi genç gazetecilerimizi ilgilendiren önemli bir eğitim var Ankara’da Şanlıurfa’dan senin katılmanı istiyorum uygun olur mu sana” dedi.
Her zaman yeni bilgilere aç olan bana böyle bir teklif geldi ve ben hiç düşünmeksizin “Tabiki Katılırım” dedim. Telefonu kapattıktan sonra beni bir düşünce sardı. Acaba bu eğitimde bazı eğitimler gibi verimsiz mi? Olur. Yoksa yepyeni bilgiler mi? Alırım.
Eğitim Programını Erkut Beyin maili gelene kadar düşünüp durdum ve mail geldiğinde “wow..” diyerek rahat bir nefes aldım. Çünkü programdaki konular tam benim ihtiyacım olan konulardı. Beni birden bir heyecan sardı ve o günün gelmesini beklemek konuları düşünmekten daha zor geçti diyebilirim.
ANKARAYA UÇUŞ…
Ankara’ya uçuş günü geldi…
Şanlıurfa’nın sıcacık ikliminden Ankara’nın dondurucu iklimine yolculuk bu. Şanlıurfa’da giydiğim tişörtle Ankara’da gezebileceğimi hiç düşünmüyordum bu yüzden kapüşonlu ceketimi omuzlarıma atıp uçağa bindim uçaktan inerken omuzlarıma attığım ceketi giymek zorunda kaldım çünkü Ankara’nın havasını solumadan iliklerime kadar üşüdüğümü hissettim.
ADI GİBİ KARA ANKARA…
Caddeleri, sokakları, ağaçları resmiyet kokan memleket derim ben Ankara’ya, Meclis’in olduğu semte yaklaşınca meclisin ziyaret kapsından çıkan hem düşünceli hem mutlu insanları görüyorum. Kimi derdini çözmek için ilinin Milletvekiliyle görüşmeye gelmiş kimi ise dost ahbap ziyaretine..
İşte ben bu tabloyu göründe bu memlekete adı gibi Kara Ankara diyesim geliyor.
MESLEK AŞKIMI KABARTAN ANKARA GAZETECİLER CEMİYETİ
Eğitimin ilk günü geldi ve çattı sabah erkenden uyanıp kahvaltıya indim ve yeni arkadaşlarla tanışmaya başladım her biri kendi ilinin genç gazetecisiydi. Ve hepsi bir medya kuruluşunda mesleğini heyecanla icra ediyordu.
Yaşımızın genç olması bizleri heyecanlandırıyordu. Ben biran bu heyecanımın ileriki yaşlarda kaybolup olmayacağını düşündüm ama tek dileğim kaybolmamasıydı. Her zaman ilk gün ki aşkla Gazetecilik mesleğimi icra etmek istiyor ve kamuoyunu doğru ve tarafsız bir şekilde bilgilendirmek istiyorum.
Cemiyet kaldığımız otelden yürüme mesafesindeydi ve bu beni çok mutlu etmişti çünkü geldiğim farklı bir ilde araçlarla gezmeyi pek sevemiyorum o ilin caddesinde yürüyüp o ili yaşamak varken araçlarla gezmek internetten o ilin fotoğraflarına bakmaya benziyor diyebilirim.
Cemiyete giden caddeye çıktık. Hafiften bir yokuş belirdi hepimiz genç gazetecileriz tabi yorulacağımızı düşünmüyoruz. İlk birkaç adımda iyi gidiyorduk hepimiz ama sonlara doğru herkes soluklanıp duruyor sonrasında gruba yetişmek için koşuşturuyordu. Biz şunu anladık yokuş çıkmak düşündüğümüz gibi genç yaşlı ayrımıyla olmuyor her şekilde yokuş çıkmak zor be arkadaş.
Nefes nefese kaldığımız bu yokuşun sonunda Ankara Gazeteciler Cemiyetine vardık. Daha içeriye girmeden binaya hayran kaldım. Cemiyetin her yerini süzerken hemen girişinde sol tarafta eski bir baskı makinesi sergilenirken sağ tarafında ise bir elin güvercine benzetildiği heykel sergileniyor.
Bir elin güvercine benzetilmesi benim aklıma ilk özgürlüğü getirdi ve hemen internette bu heykelle ilgili bir şey olup olmadığına baktım gazeteciyiz ne yapalım araştırma ruhum depreştirdi bu heykel. Araştırmalarımda bu heykelin özgür parmaklar anlamına geldiğini gördüm ve çok etkilendim şuan o özgür parmaklarla sizlere Ankara’da daha neler yaşadığımı anlatıyorum…
Cemiyete girmeden bahçede oturan bizlerden yaşça büyük gazetecileri gördüm aralarında harika bir sohbet ve bizlere bakıp gülümsemeleri öyle işledi ki içime ileriki yaşlarda bende bu bahçede oturup genç gazetecilere gülümseyecek miyim diye düşündüm onu düşünmek bile beni gülümsetti.
Girişteki uzun kolonlar minik çatısı bahçedeki bitkiler ve tarihi dokusu beni çok etkilemişten kapıdan içeriye girdiğim an sol tarafta biz gençleri Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk karşılıyor yazıma başladığım bu sözüyle;
“Türk Basını Cumhuriyetin Etrafında Çelikten Bir Kale Meydana Getirecektir. Bir Fikir Kalesi.”
Cemiyetin tavan yüksekliği saray yavrusunu andırıyor ve tavan işlemeleri bir süre ilgiyi üstünde topluyor. Cemiyetin her köşesi adeta tarih kokuyor, eski mobilyalar, tarihi dokunuşlar ve ilgi çeken heykeller bir süre her karışını inceledim cemiyetin ve oturup hiç çıkmak istemedim ama eğitim saati geçmek üzereydi artık eğitimin yapılacağı ek binaya geçmem gerekiyordu. Bakmaya doyamadığım basın evinden ayrılma zamanın gelmişti ama tekrar gelmek üzere tabi ki..
EĞİTİMİN 1. GÜNÜ
(HEYECAN DORUKTA)
Cemiyet binasının büyüleyici mimarı aklımdan çıkmazken eğitimlerin yapıldığı ek binanın modern ve yeni nesil gazeteciliğe ayak uydurmuş tasarımı resmen insanı zamanda yolculuğa çıkarıyor.
Eğitime başlamadan önce kayıtlarımızı yaptırdık ve Ankara Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin bizleri güler yüzü ve genç gazetecilerde umutlu olduğunu gösteren bakışlarıyla karşıladı her birimizle teker teker tanıştı.
Ben Nazmi başkanla daha önce Türkiye Gazeteciler Konfederasyonunun düzenlediği toplantılarda tanışmıştım. Başkana kendimi hatırlatmaya çalışırken, “Oooo… Benim meslektaşımın, arkadaşımın kızı hatırlamaz mıyım seni” diyerek yüzümü okşayıp sarıldı.
Çok tatlı değil mi ya gülücüklerim uçuşup duruyordu Nazmi Başkanın tatlılığından…
Bizlere eğitim verecek hocalarımızla tanıştık. Her biri kendi alanında bilgili ve donanımlıydı. Merak ettiğimiz tüm soruları severek cevaplamaları daha çok soru sormamıza neden oluyordu ama onlar sorularımızı cevaplamaktan hiçte rahatsız değildi.
Eğitimimiz Başkan Nazmi Bilgin’in açılış konuşmasıyla başladı. Nazmi Başkan, doğru, tarafsız, objektif, etik ve evrensel kurallara bağlı mesleğini sürdüren gazetecilere kapılarının açık olduğunu söylerken gözlerinin içine bakıyor işte o gençler bizleriz diye düşünüyordum.
Başkan Bilgin konuşmasında, “Bu yıl meslekte 50’inci yılım doluyor. Lütfen benim ıstırabımı azaltın” derken icra ettiğim mesleğe daha çok sarıldım.
“GAZETECİLİĞİN BİR TEK DOĞRUSU OLABİLİR”
Nazmi Başkan açılış konuşması yapmıyordu aslında biz genç gazetecilere nasihat veriyordu. İşte bizlere nasihatinden bir kesit şöyle;
“Geçmişteki gazeteciliğe özlem duyuyorum. Yeni kuşaklara şimdi yapılan gazeteciliğin bu olmadığını anlatabilirsek çok mutlu olacağız. Gazetecilik hiçbir zaman yandaş olmak veya beğendiğiniz bir fikri savunmak için yapılan bir meslek değil. Gazeteciliğin yandaşı, candaşı, paraleli, yuvarlağı, dikdörtgeni olmaz. Gazeteciliğin bir tek doğrusu olabilir. Çünkü gazetecilik ödüllendirilmiş bir meslektir. Hepimizin iki göz ve iki kulağı var insan olarak bu duyularımızı kullanıyoruz fakat gazetecilikte durum böyle değil. Mesleğe başladıktan sonra bizim gözlerimiz veya kulaklarımız artık bizlere ait değil. Başkaları için duyan ve gören insanlar oluyoruz. Gördüğümüz duyduğumuz şeyleri de erdemli bir insan olarak doğru biçimde aktarmak zorundayız. Bizler başkalarının kulağı gözü ve sesiyiz bu nedenle ödüllendirilmiş kişileriz. Cemiyetimiz Başkan Yardımcısı ve proje koordinatörümüz Yusuf Kanlı’nın da dediği gibi ‘bizi bir deniz feneri olarak görün’. Biz, ışık vermeye ve bu ışığı söndürmemeye gayret edeceğiz”
Nazmi Başkan, sıkıcı bir protokol konuşması yapmak yerine biz gençlere nasihat verircesine konuşması ortamı sıcacık etmişti.
Başkanın konuşmasının ardından proje ortaklarından İrlanda Büyükelçiliğinin temsilcisi İkinci Katip Jenny Quinn, kürsüye çıktı.
Quinn, “Türkiye’de bağımsız basının ve gazetecilerin yaşadıkları zorlukların farkındayız” diyerek. İleriki süreçlerde meslek hayatımızda karşımıza çıkabilecek zorlukları düşündüm ve her zorluğun üstesinden gelebileceğime inanıyorum.
özgür ve tarafsız gazeteciliğin sürdürülmesi konusunda genç gazetecilere yönelik düzenlenen eğitimlerin önemli olduğuna değinen Quinn’e kesinlikle hak veriyorum bu tür eğitimler özellikle biz genç gazetecilere yol gösterici oluyor.
Protokol konuşmaları biter bitmez ilk eğitime geçiyoruz.
ÖZGÜRLÜK İÇİN BASIN İFADE VE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ RAPORU
(Gazeteci Yusuf KANLI)
Demokrasi için Medya Medya için Demokrasi(M4D) Program Koordinatörü Yusuf Kanlı, bizlere Gazeteciler Cemiyetince Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü konusunda aylık ve yıllık hazırlanan ÖİB raporlarındaki verileri paylaştı. Paylaşılan veriler pek iç açıcı olmasa da maalesef basının kabul edilemez gerçekleriydi.
Medyadaki işsizliğin artarak devam ettiğini belirten Kanlı, çok haklıydı birçok arkadaşımız maalesef işsiz ve ayaklarının üzerinde durmaya zorlanıyor. Bu durumun giderek artıyor olması ileriki süreçlerde biz basın mensuplarının zor bir süreçten geçeceğinin habercisi oluyor.
Gazeteci Yusuf Kanlı hocamız medyanın durumunu bizlere harika özetledi fakat diğer hocalarımızın eğitimlerinden de söz etmek istiyorum. Görülüşe bakılırsa bu eğitim sayfalara sığmayacak gibi…
GAZETECİLİK ETİĞİ (Gazeteci Yıldız YAZICIOĞLU)
Gazeteciliğin bir profesyonellik işi olduğunu vurgulayarak yurttaş gazeteciliğin günümüzde yaygınlaşmasını üzülerek aktaran hocamız Yazıcıoğlu, yurttaş haberciliğe karşı tepkileriyle çok haklıydı.
Günümüzde her geçen gün yaygınlaşan yurttaş haberciliği doğru ve tarafsız haberlerin önüne geçiyor ve maalesef Gazetecilik ilkelerine haykırı faaliyet gösteriyor.
Bende bir gazeteci olarak yurttaş haberciliği desteklemiyor gazetecilerin Gazetecilik ilkelerine dayanarak hareket edip mesleklerini profesyonelce içre etmelerini istiyorum.
Gazeteci Yıldız hocamla ilgilide görüşlerime yer vermek istiyorum tarzıyla, duruşuyla, konuya hakimiyeti ve tatlılığıyla bizlerle eğitim havasından çok sohbet ederek bilgilerini aktarması takdire şayan diyebilirim…
TÜRKİYE’DE BASIN VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN SINIRLARI VE KAPSAMI (Av. Tuncay ALEMDAROĞLU)
Sıra geldik bu yazıyı yazmama vesile olan hocam Av. Tuncay Alemdaroğlu’na Tuncay hocam eğitime başlamadan bizim Ankara’yla ilgili düşüncelerimizi ve eğitimle ilgili düşüncelerimizi kaleme almamızı rica etti. Tuncay hocamın isteği öyle gönüldendi ki hemen orada bu eğitim sürecini kaleme alma ihtiyacı duydum.
Bizlere basın ve ifade özgürlüğünün sınırlarını anlatan Alemdaroğlu, basın iş kanunu hakkında bilgiler verdi.
Çalışma hayatındaki haklarımızı ve kanunda yer alan maddeleri bizlere tek tek okuyarak açıklayan Alemdaroğlu, meslek hayatımızda yaşayacağımız durumların kanundaki yerini açıkladı.
EĞİTİMİN 2. GÜNÜ
TÜRKİYE VE DÜNYADA İNTERNET, TEKNOLOJİ VE SOSYAL MEDYA GAZETECİLİK İÇİN NE İFADE EDİYOR?
(Sözcü Web Ankara Temsilcisi Zeynep GÜRCANLI)
İnternet gazeteciliğiyle birlikte basın özgürlüğü alanının daraldığını, medya kuruluşlarının kapatıldığını ve işsizlik oranının başka sektörlere oranla medyada üç kat arttığını belirten Zeynep hocamız ise Çalışma koşullarının ağırlaştığını ve ücretlerde gerileme olduğunu vurguladı.
İnternet ve teknolojiyle beraber daha az insan ile daha fazla iş ve daha fazla mesai. Medya sahipliği, üretim modeli değişti. Aynı zamanda haber yazımı da değişti. Mesaj gizlenmeye başlandı. Nedensellik bağının sorgulanmadığı kısa haberler ön plana çıktı.
Zeynep hocamızda bilgileriyle ve gazetecilik hayatında yaşadığı olaylarla bizlere anlatmak istediklerini aktarırken eğitim salonunda kahkahalar atılıyordu. Hem hikayeleri bir harikaydı hemde mesleki hayatındaki başarıları.
GAZETECİLER İÇİN DİJİTAL İZ SÜRME, ONLİNE İNVESTİGATİON DOĞRULAMA VE ARAMA YÖNTEMLERİNİ GELİŞTİRME MODÜLLERİ (Teyit.org Gülin ÇAVUŞ)
Teyit.org’da bir çok çalışmaya imza atan Gülin Çavuş bizlere örneklerle yanlış bilginin en yaygın yedi türü olan; Çarpıtma, Manipülasyon, Hatalı İlişkilendirme, Parodi, Taklit, Uydurma ve Bağlamından Koparmanın ortaya çıkışı ve kısa süre içinde sosyal medyada yayılması konusunda bilgiler verdi.
Fotoğraflar aracılığıyla kamuoyuna yanlış bilgilendirenlere karşı alınması gerekilen önler ve yöntemlerle ilgi her birimiz bilgisayar üzerinden çalışmalar yaptık ve öğrenmemiz gereken her taktiği kolayca öğrendik. Sizlere şunu diyebilirim Gülin hocamız bana meslek hayatımda kullanacağım birçok tekniği öğretti.
GAZETECİLİK İÇİN SOSYAL MEDYA PLANLAMASI VE DİJİTAL MEDYA İÇİN YENİ ARAÇLAR
(Uzman Faruk SAYGILI)
Dijital medya için yeni araçlar konusu benim dikkatimi fazlasıyla çekmişti çünkü bildiğim araçların üstüne çok yeni ve pratik araçlar öğrendim.
Meslek hayatımın her alanında kullandığım dijital medya araçlarının daha pratik nasıl kullanacağımızı da bizlere öğreten Faruk Hocamız uygula tekniklerinde da sahip olduğu tüm bilgileri bizlere aktardı.
Sizlere şunu diyebilirim ki Faruk Hocanın sahip olduğu bilgilerin her birini istiyorum...
KAPANIŞ
Kapanış mı?
Aaa…. Ne kapanışı söz uçar yazı kalır demişler.
Buradan Cemiyet Başkanımız Nazmi Bilgin’e seslenmek istiyorum.!
Nazmi Başkanım duydum ki Ankara Gazeteciler Cemiyetine üye olmak çok zormuş bir çok prosedür aranıyor ve her gazeteci üye olamıyormuş.
Bence bu genç gazeteciyi geri çeviremezsin..