Şanlıurfa Güneydoğu’da etkisini yitirmeyen aşiretçiliğin en yoğun şekilde yaşam bulduğu illerin başında geliyor.
Köken olarak Kürt Arap ve Türkmen aşiretleri olarak karşımıza çıkan bu yapı eskiden sosyal ve ekonomik alanda akraba ilişkilerini düzenleyen bir yapı iken zamanla dünya ve ülke düzeninin değişmesiyle siyasi alanda boy göstermeye başladı.
Siyasete bulaşan kurum ya da yapıda olduğu gibi aşiretçilikte de bozulmalar ve çözülmeler meydana geldi. Çoğu zaman bir aile ya da bir kişi üzerinden koca bir aşiret siyasi partilerin arka bahçesi ve oy deposu yapılmaya çalışıldı ve başarılı da olundu.
Bu söz konusu aile ve kişiler bu hizmetlerinin karşılığını da maddi ve manevi olarak aldı. Maddi olarak ihale ve benzeri işlerden nasiplenen bu şahıslar manevi olarak da siyasi partilerin kendilerine kattığı hava ile coşup durdu ve duruyorlar.
Köyden kente göçlerin artmasıyla birlikte aşiretlerin siyasete malzeme olma süreci de hız kazandı. Ancak bu hızda 2000 yılından bu yana zirve görüldü.
Her sözüm ona para babası kendisini aşiret lideri kanaat önderi olarak lanse edip nemalanmaya devam etti.
He haber sitesinde okursunuz Uzaylı Aşireti A Partisine destek oldu ya da geçti. Gollom Aşireti B Partisine destek oldu.
Aslına bakarsanız aşiretin yüzde doksanının bu geçiş ve uçuşlardan haberi bile yoktur. Yine de eğitim ve okuma oranlarının düşük olduğu geniş bir kesim arasından kulaktan duyma da olsa bunun karşılığı oluyor.
Buradaki temel hedef Aşiretin tümünü kapsayacak ekonomik ve sosyal dayanışma yerine tamamen kişisel çıkarlardır. Bu yüzden bir şahsın ya da bir ailenin bütün bir aşiret adına açıklamalar yapması tamamen yalandan ibarettir.
Gidin ‘Uzaylı Aşiretine mensup Merkür Ailesi A Partisine destek oldu ya da geçti’ deyin. Bu kimseyi ilgilendirmez ama koca bir yapı olan ve her bir bireyi farklı bir dünya olan aşirete bunu mal etmek YALANCILIK’tan öteye bir şey değildir.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi köyden kente göçlerin artmasıyla birlikte yerli Urfalılara karışan bazı aşiretler zamanla özünden uzaklaşıp farklı bir kimliğe büründü. Bu aşiretler arasında tam anlamıyla özünü kaybetmeyenler (En azından belli bir yaş gurubu) farklı bir çıkar yolu olan dernekleşmeye gitti.
Bu dernekleşmenin de siyasi partilere giden basamak olduğunu sanırım belirtmeme gerek yoktur. Bunu sokakta kimi çevirip sorsanız aynı şeyi söyler.
Ancak bu tür yapılar genelde daha büyük pazarlıklara konu olduğu için genelde büyük bir rekabete girerler ve yoldan kimi çevirirlerse hemen derneğe üye yaparlar. Gidin araştırın çoğunun mevcut aşiretiyle ilgisi bile yoktur.
Yine gidin bakın bu dernek Kürt bir aşiretin ise sorun Kürtçe’yi kaç kişi biliyor ve konuşuyor?.
Yine gidin bakın bu dernek Arap bir aşiretin ise sorun Arapça’yı kaç kişi biliyor ve konuşuyor?.
Genelde bilmezler çünkü bunlarda (hepsini aynı kefeye koymuyorum) isotizmin etkisinde kalarak rota olarak gelenek, görenek, tarih, köken ve dil yerine rotayı isota çevirmişler ve bunun acısıyla da yanıp duruyorlar.
Demem o ki kimse binlerce bireyi olan bir aşiret üzerinde konuşmak gibi bir hakka sahip değildir.
Demem o ki kimse binlerce bireyi olan bir aşiretin iradesine ipotek koyamaz.
Demem o ki kimse binlerce bireyi olan bir aşiret adına siyasi partilere geçemez.
Ha şunu yapanlar haklı görülebilir; bağımsız bir adayınız olur aşiret olarak ortak bir akıl ve yöntem ile desteklersiniz.
Ama yine de ortak akıl ve dayanışma gerekiyor.