Geçtiğimiz hafta şehir dışından bir misafirim gelmişti. Sohbet köşe yazılarıma gelince, çeşitli şehirlerdeki lokantaların menülerinin fotoğraflarını bana gösterdi. Fotoğrafları kendisi çekmişti.
Geçtiğimiz hafta şehir dışından bir misafirim gelmişti. Sohbet köşe yazılarıma gelince, çeşitli şehirlerdeki lokantaların menülerinin fotoğraflarını bana gösterdi. Fotoğrafları kendisi çekmişti. Dikkatimi çekmek istediği husus menülerin yarısının ‘’az’’ ile başlamasıydı. Bir fotoğrafta da şöyle bir cümle gördüm; dondurma yarım top olarak satılmaz!
Ben yüksek lisansımı Eskişehir’de yaptım. Orada manavlar yarım karpuz hatta dilimle karpuz satıyorlardı. O dönem dikkatimi çekmişti. Kadim Şehrimizde böyle bir tabloya alışkın değildik. Daha sonra orada öğrencilerin çok olmasından ve bireysel yaşayan insanların çok olmasından dolayı karpuzun bu şekilde satıldığını öğrendim. Konunun ekonomik koşullarla bir ilgisi yoktu.
İlk paragrafa tekrar dönersek, ekonomik koşullar lokantaların menülerini değiştirmiş. İnsanımız az yemek ile doymak zorunda bırakılmış.
Geçen ay İstanbul’daydım. Ortalama bir restorana gittim. Masaların tamamına yakını turistti. Tabi ki ülkemize turistler gelmeli ama bizim insanımızda restoranda oturup yemek yiyebilmeli.
İçinde bulunduğumuz ekonomik şartlarda restoranda yemek yiyebilmek lüks oldu. Gidebilende az ile yetinmek zorunda kalabiliyor.
Hiçbir şekilde ekonomik şartlardan etkilenmeyen ve etiketine bakmadan alışveriş yapabilenlere değinmeyeceğim. Bunlarda ülkemizde yok değil!
Ekonominin, daha doğrusu halkın ekonomisinin bu şekilde daralmasında izlenen ekonomi politikaları etkilidir. Bir süredir Merkez Bankası haftalık politika faizini sabit tutuyor. Bununla birlikte döviz kuru küçük artışlarla direnç gösteriyor. Politika faizinin yüksek olması, girişimcilerin ellerindeki sermayeyi mevduat hesaplarına yatırmasına neden oldu. Mayıs ayında, faiz gelirinden elde edilen kazanca uygulanan stopaj oranı arttırılmıştı. Mevcut şartlarda en yüksek getiri faiz getirisidir. Ellerindeki sermayeyi mevduat hesaplarına yatıranlar bu dönemde doya doya yemek yiyebiliyorlar. Özellikle maaşla çalışan sabit gelirliler ise ‘’az yemek’’ ile yetinmeye çalışıyor.
Geçte olsa politika faizinin yükseltilmesi kararı etkili oldu. Geldiğimiz noktada yeni bir ekonomi politikasının belirlenmesi gerekiyor. Politika faizinin indirilmesi ve mevduat hesaplarındaki paranın ekonomiye kazandırılmasıyla başlanabilir.