Oysa asıl mesele evlilikten ve ilk çocuk doğduktan sonra başlar. Geçtiğimiz günlerde Gaziantep’ te bir babanın kendi öz çocuğunu dövdüğünü içeren video basına ve sosyal medyaya düştü. Üstelik öldüresiye dövdüğü çocuk bile değil üç aylık bir bebek. Hani daha süt kokan. Hani nazar değer diye evden çıkarılmayan başkalarının gözünden sakınacak kadar küçük, narin ve …
İfadesinde ‘’Anlık sinirle vurdum, kucağıma aldığımda ağladığından dolayı’’ dedi. Üstelik bir de pişmanmış. Oysa bebekler ağlar ve dünya da en dertsiz kedersiz ağlama bebeklerin ağlamasıdır. Bir yetişkini büyük bir acı ağlatır ve ağladığında etrafındakiler de ağlar. Ama bir bebeğin ağlaması öyle değildir. Ve bir de çocuğu olmadığı için, olsun da gece gündüz ağlasın diyebilecek kadar evlat hasreti çekenler var. Çok uzakta değil onlar, etrafımıza sadece bakmayıp biraz görmeye çalışırsak sayıları azımsanmayacak kadar çok hem de.
Çocuğunuzu evlendirmeden önce bir bakın, benim çocuğumdan nasıl bir ebeveyn olur diye bir düşünün. Yapacaklarıyla esfele safiline kadar alçalacak olan çocuklarınızı evlendirmeyin. Sırf işi var ve yaşı geldi gibi düşüncelerle çocuğunuzu evlendirmeyin. Unutmayalım ki hiç kimse kendi anne ve babasını seçme şansına sahip değil.