Beyin göçü, belli bir eğitim seviyesine ulaşmış kendi ülkesindeki olanakları çeşitli özel ve genel sebeplerden dolayı yetersiz gören kişilerin başka ülkelere yerleşerek yaşamlarını orada sürdürmeleridir. Ülkemizde maalesef bu alanda göç alan değil göç veren ülke durumunda. Türkiye en fazla beyin göçü veren 32 ülke arasında 24. sırada. Öyle ki Suriye’ den gelen sığınmacılar içerisinde kalifiye diyebileceklerimiz bile ülkemizde kalmak istemediler. Üstelik bazıları bu yolda canını verdi.
Beyin göçünün en büyük tetikleyicileri; ekonomik belirsizlik, kendini güvende hissetmeme, işsizliğin yüksek olması, çalışılan alan ile mezun olunan bölüm arasında tutarsızlık olması, araştırma ve geliştirme olanaklarının yetersizliği, emeğinin ve eğitiminin karşılığını alamama, uygulanan maaş yöntemleri, gereksiz bürokrasi, liyakatsizlik, gençlere fırsat tanınmaması…
Ülkemiz sınırlarında bile doğudan batıya doğru bir göçün olduğu bilinmekte. Batı göç alırken, doğu bölgeleri göç vermekte. Kendi yakın çevremde lisans düzeyinde eğitim almış ve serbest meslek erbabı olanlar bile bir yolunu bulup batı illerine gitmek için can atmaktalar. Hal böyleyken, gerekli tedbirler alınmaz ise insanlar göç etmeye devam edecekler. Bu alanda yayınlanan raporlara ve bilim insanlarının tavsiyelerine kulak verilmeli.
2019 yılında yurtdışına çıkan doktor sayısı 1.042 olarak paylaşıldı. Bu sadece doktorların sayısı bu sayının çok üstünde başka meslek mensupları, iş insanları ve milyonerler var. Bu kişiler sadece kendi kişisel bilgilerini değil maddi birikimlerini de beraberlerinde götürüyorlar. Tersine beyin göçü olduğu söyleniyor ama gerçekler ve yayınlanan raporlar tam tersini söylüyor. Yakın zamanda Kardeşini Doğurmak kitabının yazarı ve gazeteci Büşra SANAY, İngiltere’ ye yerleşti. Oradaki karantina sürecini Youtube kanalından paylaştı.
Tersine beyin göçü hayal, beyin göçü gerçek.