İşçilerin, çalışma hayatındaki en alt basamaklarda yer aldığı düşünülür çoğu zaman. Aslında ‘yaptıkları işler’ olarak düşünüldüğünde, epey önemli bir konumda olmaları gerekir. İşçiler hemen hemen tüm diğer insanların yüklerini taşır. Belki de tarih boyunca, hiç hak etmedikleri davranışlara maruz kalmışlardır.
Yaptıkları işler, daha çok beden gücü gerektirmekte. O işlerle bir ömür geçirmek ise gerçekten koca bir yürek istemekte. Bilirsiniz bir söz vardır; “Sen ağa, ben ağa, inekleri kim sağa.” İşte işçiler, inekleri sağan kesimdir. Onlar, hiç kimsenin yapmak istemediği işleri yapanlardır. Onlara verilecek ücret tartışılabilir ama işçi grupları en fazla ezilen gruplardır.
İşçiler, durumlarını çaresizlikle kabullenmişlerdir. Kendilerini kısıtlayan bağları koparma konusunda gayretsizlerdir; belki de yetersiz. Bu grup günümüzde ancak sendikal faaliyetler ile nefes alabilmekte.
Bu çalışanlar, başlarındaki insanların yönlendirmesine ihtiyaç duymakta ve çabuk ta yönlendirilebilmekte. Yönetenleri fazla sorgulamamaktalar. Ancak bu durum, günümüzde değişime uğramış görünmekte. Artık daha fazla sorgulayan işçilerle karşı karşıyayız. Bunlar, yönetilmesi en basit ama sorun yaşanılması da en olası kişiler.
Kamuda çalışan kadrosuz işçiler ve özel sektördeki işçilerin çoğu, asgari ücret karşılığında çalışmaktalar. İşçiler arasında en fazla işi de onlar yapmakta. Yine de iş güvenceleri yetersiz seviyede bulunmakta.
İŞÇİLER DE KENDİLERİNİ SINIF SINIF AYIRMIŞLAR !
Kamuda çalışan kadrolu kesim gayet iyi ücret almakta. Bu arada ortamına göre yan gelip yatan işçiler de bulunmakta. Özellikle Türkiye’de, iş yaptırma açısından kıdem önemli bir unsur görülmekte. Kıdemi az olan çok iş, kıdemi çok olan az iş yapıyor. Onlarda da bir nevi hiyerarşik yapı söz konusu. Tıpkı askerlikte olduğu gibi.
Hintliler’ in acımasız kast sisteminde 4 katlı bir piramit var. Bu piramidin en üst kısmında, rahipler ve bilginler bulunmakta. En alt katında ise ‘SUDRALAR’ (pis işlerle uğraşan işçiler ve köleler) yer almakta. Görüldüğü gibi kast sisteminde işçiler, köleler ile bir tutulmakta. Bu sistemde, piramit dışında kalacak kadar aşağılananlar bile mevcut.
Kast sistemi 1975’te kaldırılmıştır. Ancak sistem, kırsal kesimlerde hala varlığını sürdürmekte.
Kast sisteminde olduğu gibi, işçiler de kendi aralarında bir piramit oluşturmuşlar sanki. Onlarda da sınıf sınıf olmak üzere ayırımlar mevcut.
İşçi sınıfı, bir ülkenin en fazla ihtiyaç duyulan kesimlerinden biri. Ancak onların önemi, maden çökmesi, iş kazaları gibi kötü olaylarla gündeme getirilmekte. Bizler işçilere gereken önemi vermemekteyiz. Gelişmiş toplumlarda onlara verilen değer çok daha fazla. Onlar işlevlerini yerine getirdikçe biz varız. Bu işlevler yerine getirilmediği taktirde hiç kimsenin rahat edemeyeceği