1916'dan başlamak üzere 1918'e kadar kademeli olarak İngilizlerden 4,500 pound alan Şerif Hüseyin, Bedevi kabilelere emir vermiş, Osmanlı Devletine karşı ilk isyan fitilinin ateşleneceği Hicaz'da ki Osmanlı Garnizonu'na yönelik saldırıyı başlatmıştır.Ayaklanmanın başlaması üzerine harekete geçen Cemal Paşa, Şerif Hüseyin'in öncülüğünde ki bu isyanı bastırması için Çöl Kaplan'ı lakaplı Fahreddin Paşa'yı (Ömer Fahreddin Türkkan-1868-1948) 28 Mayıs 1916'da bölgeye gönderir. Fahreddin Paşa her ne pahasına olursa olsun işgalci İngiliz güçlerini ve işbirlikçi Şerif Hüseyin kuvvetlerini kutsal topraklardan (Medine) çıkarmaya kararlıdır.
Türk Paşa, İngiliz ajanı Lawrence'nin para ve altınlarla satın almış olduğu çöl bedevilerinin er geç hatalarını anlayacağını ve Türk ordusuna teslim olacaklarını düşünmüştü,anacak düşündüğü gibi olmayınca emrinde ki 14 bin asker ile, 60 bin civarında ki İngiliz ve işbirlikçi bedeviden oluşan işgalcilere karşı adeta bir aslan gibi savaşmış, Medine'yi İngilizlere teslim etmemiştir. İngiliz ajanları Türk güçlerine gönderilen askeri mühimmat, gıda ve sulara el koyuyor, ikmal yollarını tahrip ediyorlardı. Bu nedenle, direniş harekatının ikinci yılından sonra askerlerin içecek suyu ve yemeği azalmış, yaralıları tedavi edebilecekleri ilaçları tükenmeye başlamıştı. Fahreddin Paşa aşçıyı yanına çağırıyor, kendisine yanına birkaç adam alıp çekirge toplamasını emrediyordu. Günlerdir mevzilerde aç ve susuz isyancılara karşı savaşan Türk askerlere toplanan çekirgeler dağıtılıyor ve böylece hayatta kalmaları sağlanıyordu.
Fahreddin Paşa direnişin ikinci yılında İstanbul Hükümetinden aldığı bir telgraf yıkılmıştı. Çünkü kendisine ulaştırılan emirde Mondros Ateşkes Anlaşması'na dayanarak Medine'yi terk etmesi isteniyordu.Paşa ise bu emre "Ben Türk bayrağını indirmem, eğer indirilecekse başka kumandan gönderiniz" şeklinde karşılık veriyor ve savaşacak takatleri kalmamasına rağmen aldığı "Medine'yi Terk et" emrine uymayarak, kanlarının son damlasına ve açlıktan,susuzluktan şehit düşüne kadar Peygamber Efendimizin türbesini işgalci güçlere teslim etmeyeceklerini ilan edip, 72 gün daha savaşıyordu. Bu arada askerlerinin açlıktan ve susuzluktan savaşamayacak duruma geldiklerini fark eden Fahreddin Paşa son bir gayretle, Hz. Peygamber Efendimizin Medine'de bulunan Mukaddes emanetlerini İstanbul'a göndermeyi başarıyordu. Bu intikali gerçekleştirirken de, "Ya Resulü, senin için savaşanlarla sana karşı çıkanları gör, Allah'ın yardımını bize ulaştır." diye dua ediyordu.
Fahreddin Paşa'nın İngiliz kuvvetlerince esir alınıp önce Mısır'a sonrada Malta'ya esir olarak gönderilmesi Türklerin Medine üzerinde ki 400 yıllık sahipliğini sona erdirmiştir. Fahreddin Paşa'nın esir düşmeden önce İstanbul'a ulaştırmayı başardığı kutsal emanetlerden bir kısmı şuan Topkapı Sarayında muhafaza edilmektedir. Bu emanetlerden bazıları şunlardır;
• Hazreti Osman'ın ceylan derisine el yazmalı Kuran'ı.
• 5 adet eski el yazması Kuran ve 4 adet Kuran cüzleri.
• Değerli taşlarla bezenmiş, altın kaplamalı 5 adet Kuran kabı.
• Hilye-i Şerif (Peygamberimizin yazı ile yapılmış portresi). Gümüş çerçeveli, yeşil kadife üzerine pırlanta ve incilerle Peygamberimizin adı yazılı, gümüşten güneş resimli.
• Bir adet som altın üzerine pırlanta ile Kelime-i Şehadet yazılı levha.
• Pırlantalı, incili, mercanlı 7 adet tespih.
• Gümüş işlemeli 2 adet rahle.
• Sultan Abdülaziz'in pırlantalı ve altın işlemeli tuğrası.
• 4 adet sancak başı ve 3 adet değerli kılıç.
• Medine'de Sultan Mahmut kütüphanesi ve diğerlerindeki değerli eserler
DR. KENAN KARATAŞ