Bundan birkaç yıl öncesine kadar sokakta tanımadığınız birisine ‘’ Türkiye’nin yüzde kaçı Müslüman’’ diye bir soru yöneltseydiniz, sağ elini göğsüne götürerek ‘’elhamdulillah %99’ u’’ derdi. Halk arasında klişeleşmişti %99’ unun Müslüman olması. Araştırmacılar için siyasi görüş ve inanç gibi konularda araştırma yapmak, katılımcıların çeşitli endişelerinden ve gerçeği söylemekten kaçınma ihtimallerinden dolayı zordur. Hatta gerçek verileri elde etmek imkansızdır. Çünkü toplumumuzda çoğu konuyu konuşabilmek, soru sormak yıkılması zor tabulardandır. Halen bazı konularda konuşmak ayıp kisvesi altındadır.
Deizm, Ateizmin tersi bir inançtır. Dinleri de reddeden ve yalnızca kusursuz olan Tanrı’ ya inanmayı kabul eden bir inançtır. Zamanla kendi içerisinde Spritüel Deizm, Panendeizm, Hümanist Deizm gibi alt dallara ayrılmıştır. 17.yüzyılda ortaya çıkan Deizm günümüze kadar gelmiş ve dünyanın dört bir yanında Deistlerin olduğu bilinmektedir.
Şu bir gerçek ki son yıllarda eğitim sisteminde yapılan değişiklikler, cemaatin elinden alınan okulların çoğunlukla İmam Hatip Lisesine dönüştürülmesi nedeniyle eğitim sistemi içerisinde dini eğitimin verildiği okulların sayısı artmıştır. Bununla beraber ülkemizde Deizm ve Deistlerin sayısı da artmıştır. Özellikle İmam Hatipliler arasında Deizmin yaygınlaştığı gazete haberlerine sık sık konu olmaktadır. Acaba dini eğitim müfredatı Deizmi tetikliyor mu? Yoksa din adamlarının açıklamaları ve yorumları mı tetikliyor bu yönelimi? Ya da insanlar araştırarak ve öğrenerek mi böyle bir yönelim içerisine girmektedirler?
Evet demokrasilerde inanç özgürlüğü vardır. Anayasanın 24. Maddesiyle de bu hak güvence altına alınmıştır. Ancak toplumda herhangi bir inanca doğru yönelim olduğu zaman, bu yönelimin sebepleri araştırılmalıdır ve kamuoyu bu konuda bilgilendirilmelidir. Araştırmalar geniş çaplı ve alternatif araştırma teknikleriyle yapılmalıdır.