DEMİRCİ MEHMET YORGUN !...

Abone Ol

Kekom, yani; Ağabeyim dediğim insanın görmenin mutluluğuyla o anda şeytanküçesi adeta melekler küçesi oldu gözlerimde.
Yeni meydanda bulunan esnafların ses gürültüsünden, dostumun sesini zor duyuyordum. Yıllar biraz daha yormuştu kendisini, çökmüştü dik omuzları.
Sarıldım yıllardır görmemiş gibi az daha nefesini kesecektim, mahcup bir gülümsemeyle “bırak beni boğacaksın” der gibiydi.
Elinde siyahı griye dönüşmüş bir poşet vardı, koluna girdim, bir zamanlar ölümden kurtardığım gibi yenimeydanın görüntüsündenkurtarmaya çalıştım. ‘Dur’ dedi‘burada ayakkabı tamircisi vardı botlarımı tamir edeyim” Elindeki poşeti alıp açtım, içindeki botları tanıdım 3 yıl önce Urfa’da kendisine aldığım botlardı. Botlar savaştan çıkmış biraskerin postallarını andırıyordu.Yanlardan yırtıktı,şarapnel parçalarıyla parçalanmış birevin penceresini andırıyordu.
Bunlardan sana bu kış hayır yok!.Gel yenisinebakalım. Gözlerini yerden ağır bir film sahnesininşeridi misali kaldırarak;gözleriyle bana küfür edercesine, şunları der gibiydi, “Ulan sanki içindeki parasızlığı, yalnızlığı bilmiyorsun?“
Biliyordum, onu uzunsüre görmesemde; yüreğini yalnızlıklarını, içinde bulunduğu sevgisizlikleri iyi biliyordum o benim ruh ikizimdi.
Ölümcül bir kavganın sakat kalmış neferi gibiydi. Kanlıkuyunda bulunan Sedat’ın kahvesine vardığımızda ikimizin ağzını değil bıçak, en keskin jilet bile açamamıştı.
Son baharın son güneşine karşı bir masada oturduk. Konuşmadık dakikalarca. Gözleriyle sevgisizlikkuyusundaboğulmak üzere olduğunuanlatıyordu. Ak düşmüş sakallarını, güneşin sıcaklığına bırakmıştı.
Yenge, çocuklar nasıl diye sorduğumda, jilet çiziğini andıran çizgiler oluştu, sanki ciğerlerini yaran acı bir ifade sardı yüzünü, nemlendi gözleri.
Çaylarımızı yudumlarken cebinden çıkardığı naylontespihini içinde yaşadığı acıları adeta savururcasına sallayarakkonuşmaya başladı: “Bak dostum bir zamanlar güzel hayallerimiz vardı.Bizim yanlışlarımız ve hatalarımız soytarıların şark ve şiir sözleri oldu, duygularımız o kadar karıştı ki kimin dost kimin düşman olduğunu anlayamadık.”
“Paranın kiri insanların ruhunu kirletip kendisine köle edeceğini” deseydiler, biz hadi oradan derdik. Oysa yanıldık be dostum canım dediğin insanlar bile bir menfaati olmadığı zaman sana Allah’ın selamını vermiyorlar, para bulutları bile kirletti, dostlukmuş arkadaşlıkmış, aşkmış bunlar eski bir masalda kalan güzel duygulardır. Dünya bir tiyatro sahnesi insanlarise birbirinden yetenekli oyuncu, yalan dolansahtesevgi sözcükleriinsanınkarısı bileAtatürk’ün paradakifotoğrafıkadargülümsüyor, ben böyle bir yaşamınve sevginin ta anasınısinemaya götüreyim.”
O anlattıkça nekadar haklı olduğunu düşünmeme rağmen yinede teselli etmek onugüçlendirmek için birkaçteselli sözcüğünü beynimde aramaya başlamışken, beni anlamış olacak ki bana hiçhikâye anlatma yorgunun, bitkinim beni anlaman için okumanyetmiyor yaşaman gerek.”
Yıpranmışceketincebinden bir yazı çıkarıp banaverdi. Bu yazıyı sen mi yazdın? “Yok. Amabirileri sankibenim dünyamıanlatmış aloku.Tamamdedimyazacağım köşeyazısına ekleyeyimtüm memleket okusun:
Bir yudum sevgi için dilendiğin oldu mu sert bakışlardan? Yaslanacak bir omuz aradın mı? Birden güldüğün oldu mu sebepsiz? Her şeyde kendini bulmadın mı hiç? Rüyalarda yaşadığın oldu mu hayatını, istemediğin oldu mu uymayı?
Baktığın ama göremediğin oldu mu etrafı? Ufak bir sorunu büyütüp ölmeyi de mi istemedin hiç? Sebebini bilmediğin bir ağırlık çökmedi mi üstüne? Büyüdüğünü fark edip zamana düşman oldun mu?
Hecelerin az geldiği, kelimelerin yetmediği oldu mu duygularını anlatmaya?
Ağladığın oldu mu sebepsizce sabaha kadar? Belki sen ağlamayı bilmiyorsundur, sevmeyi bilmediğin gibi…..
İki damla yaş değildir ağlamak. Önce hüzünlenmek sonra düşünmek,hayal etmek anıları yaşamak büyük bir özlem içinde o küçük oyuncak bebeğe sarılmak…..
İşte budur ağlamak ve yalnızlığı yeniden yaşamak…
Sensizlik diyarlarında geziniyorum,her gün…..
Her sana uzandığımda ellerim boşlukta yalnızlığın verdiği ızdırapla kıvranıyor. İleride bir gün buluşacağı ellerin hayaliyle yaşıyor. Bir gün uzaklara gidip unutuldun hissine kapılırsan hayatının en büyük hatasını yapmış olacaksın. farkında olmadan birilerin kalbinde, birilerinbeyninde, birilerinin gözlerinin önünde olduğunu bilmeyeceksin. Bunun için ağlayacaksın. Boş yere gözyaşı dökeceksin ama bunun boş yere olduğunu asla bilmeyeceksin hayatının anlamını, varolmanın bazılarına verdiği mutluluğu yaşattığın o güzel duyguyu asla anlamayacaksın”
Aniden kalktı masadan bir eyvallah demeden “kendine iyi bak ölümlerden uzak dur… Ölürsen beni anlayan son insanı da yitiririm”