DUVAR ÇÖKER

Burada, ilçenin tek ilkokulu olan 30 Ağustos İlkokulu'nda öğrenime başlar. Çivrilli Osman Gürkan, Isparta-Gönen Köy Enstitüsü'nde tarım ögretmenidir. Çevresinde; zeki, çalışkan, yardıma muhtaç çocukları teşvik...

Abone Ol

Burada, ilçenin tek ilkokulu olan 30 Ağustos İlkokulu’nda öğrenime başlar. Çivrilli Osman Gürkan, Isparta-Gönen Köy Enstitüsü’nde tarım ögretmenidir. Çevresinde; zeki, çalışkan, yardıma muhtaç çocukları teşvik ederek, çoğunlukla, okula kendisi götürerek, onların öğrenim görmelerini sağlar. Şefik de, bu çocuklardan biri oldu. Gürkan, Şefik’i Isparta-Gönen Köy Enstitüsü’ne götürür, Orada, parasız yatılı okumasını sağlar. Ona bir baba şefkati gösterir. Ona sahip çıkar. Şefik Sınığ, Gönen Köy Enstitüsü’nü bitirdikten sonra, Afyon-Dinar ilçesi Sütlaç Köyü İlkokulu’na öğretmen olarak atanır. Burada ilk görevine başlar 1949 yılı Ekim ayında bir gün görev yaptığı Sütlaç Köyü’ne yakın Bostancı Köyü’ne futbol oynamaya giderler. O köyde Çivril’den ve Gönen Köy Enstitüsü’nden sınıf arkadaşı olan öğretmen Mehmet Aydeniz görev yapmaktadır Orada, maç esnasında futbol topu patlar. Şefik öğretmen ve arkadaşları, topu tamir etmek için okula girerler. Şefik öğretmen, topu tamir ederken okulun ara duvarı üzerlerine çöker. Yalnızca o ağır yaralanır.

ÖĞRENCİLERİNİ SAYIKLAR

O yıllarda, ulaşım şartlan hayli zor olduğundan Çivril’e güç şartlarda getirilir. Doktor Şerif Gürsel, ağır yaralı olan Şefik öğretmeni muayene ediyor ve omuriliğinin hayli ezilmiş olduğunu görüyor. Çaresiz bir şekilde, Çivril’den Sütlaç’a geri götürülüyor ve orada okul odasında yatağına yatırılıyor. Hasta yatağının başında öğretmen arkadaşı Mehmet Aydeniz ile köylülerden bir kaç kişi bekliyor Ancak, durum umutsuzdur. Dünyanın bütün çiçeklerini, köy çocuklarını, öğretmenlik mesleğini çok seven ide-alist öğretmen ölmek üzeredir. Sürekli öğrencilerini sayıklar. Bu sayıklaması gün boyunca sürer. Hep, öğrencilerini, kaderleri kendisine benzeyen o köy çocuklarını sayıklar. Dünyanın bütün çiçeklerini yanına ister. Son sözleri şu olur: “Bana çiçek getirin, dünyanın bütün çiçeklerini buraya getirin.”

DUYGULU ŞİİRLE ÖLÜMSÜZLEŞTİRİLDİ

Şefik öğretmen, arkadaşlarınca Çivril’ e getirilir ve şehir mezarlığında toprağa verilir. Yanlarında, beraber gittikleri öğretmenlerden birisinin Çivril’de misafiri olan bir üniversite öğrencisi de vardır. O da çok üzülmüş ve duygulanmıştır. Çivril’den öğretmenlerle beraber Sütlaç’a giden üniversite öğrencisi bu acı olayı Ceyhun Atuf Kansu’ya, 1949 yılında anlatır. Şefik öğretmenin o duygu yüklü son sözlerini aktarır. Bu acı olayı ve son sözleri duyan Ceyhun Atuf Kansu çok duygulanır. 1950 yılında Şefik öğretmenin anısını, idealistliğini ölümsüzleştirmek için “Dünyanın Bütün Çiçekleri” adlı o duygulu, anlamlı şiirini kaleme alır. Gerçekten de, “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiiri, yıllar boyu bir türkü gibi söylenip durdu. Anadolu’nun her köşesinde bir fısıltı gibi, Şefik öğretmen, dünyanın bütün çiçeklerini, köy çocuklarını çağıracak. Kaderleri ona benzeyen, yalnızlıkta açan, kimsenin bilmediği o köy çocuklarını... Onlara son bir ders vermek için... Son şarkısını söylemek için... Çivril’ de Şefik öğretmenin mezarının bulunduğu şehir mezarlığı, yüksekçe bir tepededir. Bu tepe, özellikle ilkbahar aylarında renk renk çiçeklerle bezenir. Burada her türlü çiçek boy verir.