Uyumak için okumaktansa uyanmak için okuyalım. Ama onu da memleket olarak yapamadığımızı eğitimin sürekli sonlarda oluşundan anlıyoruz.
Çünkü tüketerek yaşıyoruz.
Çok korkutucu aslında, ama “kullan-at” ve “okusan n’olacak” ekseninde dönüyor hayatlarımız.
Kayboluyoruz resmen.
Kaybettiklerimizi aramayı aklımıza getirmeden yenisini, iyisini, kolayını istiyoruz. Ama bu eğitimsizlikle mi?
Farkında değiliz belki ama aslında biz ; eksilerek yaşıyoruz. Ve en büyük eksiklikte üzülerek belirtmeliyim ki eğitim konusunda bir arpa boyu yol almıyoruz. Geçenlerde yine TUİK açıklaması; Şanlıurfa sondan 8. sırada. Aklıma geldi birde tabloya tersten bakalım diye ama o iyi niyetimiz bile geleceğe umutla bakmamıza yeterli olmadı. Çünkü yıllardır bu durum hiç değişmedi maalesef. Aklıma gelen ilk soru; Suç kimde yada neyi eksik yapıyoruz.
Milli eğitimde mi ?
Yoksa eğitime öylesine bakan biz toplumda mı ?
Yada eğitimi ticarete çeviren zihniyette mi ?
Sadece bu tür tablolarla karşılaştığımızda konuşuruz. Atarlı sözler havada uçuşur. Ama sadece o an. Sonra normal hayatımıza döneriz.
Bakınız Müslümanız diyoruz kendimize ve kitabımız kuran-ı kerimin ilk harfi “ikra” oku demek. Ve ekliyor “Bi ismi rebbike” Allah’ın adıyla oku diyor. Bundan ders almıyoruz. Sonra Hz. Ali’nin sözü aklıma geliyor. “İlim Çin’de bile olsa öğreniniz” diyor. Daha sonra da bir Çin atasözü aklıma geliyor. “Hedefiniz 1 yılsa, pirinç ekin, ama hedefiniz 100 yılsa çocuklarınızı eğitin”. Düşünün eğitimle ilgili kısaca aklıma gelenler ve daha nicesi. Halbuki peygamberler şehriyiz. 12 bin yıllık bir medeniyetin kentiyiz. Kuran’ın ve diğer bilim adamlarının dediğini kendimize şiar edinip eğitimde birinciliği kimseye bırakmamalıydık. Çünkü Şanlıurfa’nın geleceğini eğitimli, çalışkan, özverili, iyi ahlaklı, iyi ebeveyn olmak için devamlı kendini geliştiren, sosyal, hukuk, akademik, sanat, iş dünyasında aktif olarak yer alan insanların şekillendireceğini unutmadan eğitime gerekli özeni göstermeliydik. Okumadan geçen her günün yitirilmiş bir gün olduğunu herkesten daha çok bilmeliydik. Ama nerdeee.
Çünkü ağzı çok kalabalık ama kafaları bomboş olan insanlar bizde çok var.
Onlar hep çok konuşurlar ve her şeyi çok iyi bildiklerini sanırlar.
Bakıyorsun kendilerinden haberleri yoktur ama yine de toz kondurmazlar kibirlerine.
Bir gün Çiçero'ya sormuşlar:
-Roma İmparatorluğu nasıl yıkıldı? diye..
Oda ;Bilgisizdik ve çok konuşuyorduk!..
Sanırım bizimki de o hesap. Bilgi yoksunuyuz. Ama çok konuşuruz. Akşama kadar yemek tarifi yapıp midemizle orgazm oluruz. Yada siyaset yaparız. Her şeyimiz mükemmel burnumuzdan kıl aldırmayız. Ama farkında değiliz bitmişliğimizin. Baksanıza Ömer’e bile tam değer biçemedik. Ağam olasan Ömer dedik . Paşam olasan Ömer dedik ve arkasından yetim kalasan Ömer dedik. Dua mı beddua mı belli değil. Ömer’e poz biçemedik. Yani bizim her şeyimiz memleket olarak Ömer’in durumuna benziyor.
Yine güya Peygamberler şehriyiz ama kız kardeşlerimize miras verme konusunda cimri davranırız. Emek noktasında haksızlık yapmakta üzerimize yoktur. Örneğin en fazla modern faizciliğin yaşandığı kent. Her tarafında banka kredi kartlarını çeviren yerlerde modern faizcilik yapılmaktadır. Yada arazi veya boş şeyler için gözünü kırpmadan kardeşini bile öldürme cehaleti. Hepsinin temelinde eğitimsizlik yatmaktadır. Oysa doğru yapmanın insanı haklı kılmaya yetecek özel bir gücü vardır. Bunu bir idrak edebilsek.Ama bu eğitim anlayışıyla mümkün değil..
Uzun lafın kısası başta eğitim olmak üzere yanlışı yapanların kalemlerini kendi yanlışlarına kırmalarını bekliyoruz. Vakit çok geç olmadan.
Yoksa….
Yaşam bir deniz dalgası gibi serttir.
Eğer, Dağsan döver geçer.
Eğer, Kumsan alır gider.
Ve sen diye bir şey kalmaz.
Haberiniz olsun.
EĞİTİM ŞART