EKMEK ELDEN, SU GÖLDEN DEVRİ BİTİYOR

Abone Ol

Yeryüzünde kendi elleriyle kendi sonunu hazırlayan canlı hangisi? Sorusuna tereddütsüz vereceğim cevap insanoğludur!
Sanırım birçok dostumda benimle aynı fikirde.
Dünyanın birçok yerini araştırmamıza gerek yok. Yanı başımızda orta doğu coğrafyasında yaşanan savaşlar, vahşetle boğaz kesmeler, diri diri yakmalar. Hangi canlı birbirine yapabilir ki bunu insanoğlu dışında?
Maalesef vahşetin adı da, adresi de insanoğlu olmuş. İnsanoğlu sadece kardeş kavgalarıyla, ülke savaşlarıyla sonunu hazırlamıyor, doğayı hor kullanarak Allah’ın bağışladığı yaşam kaynaklarını da israf ederek maalesef kendi sonunu yavaş yavaş hazırlıyor.
Canlıların içinde akıl üstünlüğüyle diğer yaratıklardan, farklı olan insanoğlu maalesef yaptıklarıyla hiçte akıllı olmadığını gösteriyor.
Suyun değerini, hepimiz çok iyi biliyoruz. Bunun için filozof olmaya, okur yazar olmaya gerek yok. Su hayattır, hayat sudur, bu kural tüm canlılar için geçerlidir.
Birleşmiş Milletler israf ettiğimiz, temel yaşam kaynağımız su tüketimine dikkat çekmek amacıyla; 22 Mart tarihi, 1993 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda ilan edildiğinden bu yana ‘Dünya Su Günü’ olarak kutlanmaktadır.
Teklif ilk kez, 1992’de Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda (UNCED) gündeme getirildi. 1993’ten itibaren katılım her yıl katlanarak arttı. Halk, desteklerini göstermek amacıyla gün boyu muslukları açmamaya teşvik edildi.
Bölgemiz Siverek’te yeraltı su kaynaklarını babamızın malı gibi kullandığımız, gün gelecek bölgelerimizde bir tas suya hasret kalacak yaşam alanlarımızın olduğunu bundan on yıl önce dile getirmiştim.
Vahşi sulama yöntemleriyle yüz yıl yetecek kaynaklarımızı 20 yıla yayılacak bir süre içinde tüketeceğimizi, hükümetlerin bölgede modern sulamayı teşvik etmek amacıyla projeler geliştirmesini, su akar Kürt Mehmet, bakar politikalarından vaz geçilmesi, modern sulama için bölge çiftçisine kredi imkânını verilmesini, hatta bir adım ileri giderek bölgede modern sulama sistemi kurmayan çiftçilere ürün destek priminin verilmemesi gerektiğini bas bas bağırarak anlatmaya çalıştık.
Sesimizi duyan olmadı. Önüne gelen vurdu sondajı bağladı kuyuyu, yeraltı kaynaklarının sahibi devlet bölgesel politikalar yüzünden seyirci kaldı.
Seyirci kalınan süre içinde sondajlar vurulmaya başlandı. Sondajlara bağlanan devasa borularla su toprağa dayatıldı, toprak suyun önüne katılıp en verimli çağındayken buhar olup uçtu. Kısa süreli ürün elde etmek uğruna hem suyumuzu, hem de torunlarımıza bırakacağımız toprağı azar azar kayıp ettiğimizin farkına varamadı yada vardık işimize gelmedi. Bizden sonra gelenler ne olursa olsun anlayışı başka bir deyimle yani Sivereklilerin dediği gibi “Bugün doyduk yarına Allah Kerim”
Bu gün doyarken yarının bereketli topraklarını, suyunu bilinçsizce tükettiğimizin farkına varamıyoruz.
Ben insan olarak ancak yazarak uyarıyorum. Bilim adamları önümüzdeki elli yılı hesaplayarak yaşam kaynağımız suyun tüketeceğini hesapladıklarında uykuları kaçıyor. Bilim adamları gelecekten dolayı endişeli. Bugüne kadar yapılan analizlerde önümüzdeki yıllarda bu gün bir varili uğruna, kardeşin kardeş öldürdüğü, ülkelerin işkâl edildiği, insanların uğruna namuslarını payimal edildiği, petrol savaşlarının elli yıl sonra su savaşları başlayacak. Kendi suyunu koruyan toplumlar aynı zamanda birliklerini, beraberliklerini koruyabilecekler.
Sözümüzün para etmeyeceğini bile bile vicdanen bir kez daha seslenmek istiyorum insanlara. Aklınızı başınıza toplayın, israf haramdır diyen bir dinin mensupları iyi düşünün içtiğiniz her damla suyun kıymetini bilin. Zira bir gün o bir tas suya muhtaç kalabilirsiniz.
Benden söylemesi…