Geçtiğimiz yıl, genel seçimlerin hemen akabinde faiz ile ilgili yeni bir karar alınmıştı. Nas terk edilmiş ve Merkez Bankası toplantılarından sonra politika faizinde artışa gidilmişti. Neredeyse her toplantıdan, faiz artırımı kararı çıkmıştı. Son toplantı geçtiğimiz Perşembe günü yapıldı ve politika faizi yüzde 45’ te sabit tutuldu. Bu karar azda olsa döviz kurunda yükselmeye neden oldu. Mevcut politika devam ettirilip, desteklenirse döviz kuru küçük artış ve azalışlar dışında değişmez.
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu ilk kez Fatih Karahan Başkanlığında toplandı. Faiz kararı, her ne kadar piyasada istikrar olacağının göstergelerinden biri olsa da, tek başına yeterli değildir.
Altın her dönemde güvenli liman olarak görülür. Küçük yatırımcı kısa vade de altından vazgeçmez. Piyasaya istikrar geldiğine ikna olursa, altına olan talep azalır ve tabii olarak altın fiyatlarında düşüş başlar.
Politika faizinin sabit tutulması, sürekli yapılan zamların durması için bir başlangıç noktası olabilir. Bununla birlikte üretim dinamiklerinin finanse edilmesi gerekir. Özellikle deprem bölgesi bu konu da dezavantajlı, bu bölgenin ekonomiye katılması gerekir.
Sürekli yapılan faiz artışları, piyasadaki sermayenin mevduat hesaplarına yatırılmasına neden olmuştu. Bu durumda piyasadan nakit paranın çekilmesine ve durgunluğa neden olmuştu. Birçok işyeri bu nedenle kapanmıştı. Faiz oranının sabit tutulmasını yeni bir dönem olarak adlandırırsak, bu dönemde mevduat hesaplarına işlenen faiz getirisi yetersiz kalır ise nakit para tekrardan piyasaya dönecektir. Birkaç aydır durgun olan ticari hayat bu sayede tekrardan hareketlilik yaşayabilir.
Yazının başından beri hep ihtimaller üzerinden yazdım. Çünkü faiz kararları hiçbir zaman piyasalar için yeterli gelmemiştir. Bu kararların çeşitli dinamikler ile desteklenmesi gerekir. Bu konu da en başta uzmanlara kulak verilmelidir. Ekonomi ses yükseltip, alçaltmayla yönetilmez.