İçişleri Bakanlığının ve Trabzon Gazeteciler Cemiyetinin ortaklaşa düzenlediği “Basın Mensupları Gönül Elçisi Projesi” kapsamında Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki gazeteci arkadaşlarımızla Trabzon’a gittik.
Neler yaptık neler, nereleri gezdik bir bilseniz…
Ooo… Ben anlatacağım hepsini ama öncelikle şunu belirtmek istiyorum bu yazının ardından içinizden Trabzon’a gitmek gelecek ve şuan için gitme imkanınız olmadığından sakın bana kızmayın çünkü bunları size anlatmazsam rahat edemem.
Bir sabah telefonun çalar ve telefonun ucunda Güneydoğu Gazeteciler Federasyonu Başkanı Mehmet Çelik, “Gülizar nasılsın iyi misin? Basın Mensupları Gönül Elçisi Projesi kapsamında Trabzon’da bir program düzenlenecek sende gönül elçisi olarak katılmak ister misin?” Tabi bu sözden sonra benim ağzım kulaklarıma varıyor yetmiyor eteklerim zil çalıyor. Çocukluk hayalim olan Trabzon’a bir gönül elçisi olarak gitme şansı doğmuştu hemen cevabımı verdim. Başkan Çelik’e “Gelirim tabi gelmez olur muyum.” Cevabının ardından sıra sıra sorular “ne zaman gidiyoruz, kaç gün kalıyoruz, hemen gidelim” ne yapayım mutluluktan sığamadım Şanlıurfa’ya…
Ve beklenen o gün gelmişti Kilis’ten, Şırnak’tan, Siirt’ten, Mardin’den, Diyarbakır’dan, Şanlıurfa’dan, Gaziantep’ten, Adıyaman’dan ve Batman’dan programa katılan gazeteci arkadaşlarımızla Diyarbakır’da bir araya gelip bizim için hazırlanan otobüsle yola çıktık.
KARTOPU SAVAŞI…
Trabzon’a gönül elçisi olarak gidiyoruz ama biz bu projeyle kendi bölgemizdeki gazeteci arkadaşlarımızla kaynaşma şansı bulduk. Bu yıl Güneydoğu Bölgesi olarak karlı bir havaya tanıklık etmemiştik ama yolumuz üzerinde olan Erzurum ilinde hasret kaldığımız karla buluştuk. Karı görüp de kartopu oynamamak olmaz, otobüs kaptanımız Erdoğan Akın abi sağ olsun bizi kırmadı çekti otobüsü yol kenarına indik bir güzel kartopu savaşı yaptık, bol bol fotoğraf çektik.
Bir savaşta dost olmaz kavramıyla babama kartopu atmak zorunda kalmıştım ama oyunun içinde soğukkanlılığımı korumak zorundaydım babacığım özür dilerim. Ne kadar kara doyamasak da yolumuza devam etmemiz gerektiğinden herkes otobüsteki yerini aldı. Tabi yüzlerde karı gördük gülümsemesi var ama hazırlıksız içine girdiğimiz kardan herkes nasibini almış ayakkabıların içi karla dolmuş ayak parmakları soğuktan hissedilmiyor. Ne kadar çaktırmasak da ayaklar üşüyordu.
TRABZON GÖRÜNÜYOR…
Trabzon’a vardığımızda hava kararmıştı ve kalacağımız otelde bizleri bekleyen muhteşem insanlar vardı. Otobüsten indik ve projenin mimarlarıyla tanıştık. Proje Koordinatörü Ahmet Külekçi, Trabzon Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Yusuf Turgut, TGF Yönetim kurulu üyeleri, Canan Kalaycı, İpek Cansel Şahin ve Aykan Kıyak bizleri ilk defa görmelerine rağmen sıcak ve samimi karşıladılar. Onların bu dostane yaklaşımı bizleri mutlu ederken oluşan tabloyu anlatmaya maalesef kelimeler yetmiyor.
Trabzonlu dostlarla tanışmakla birlikte otelimizin yer aldığı Yomra İlçesinin Belediye Başkanı İbrahim Sağıroğluyla da tanışma fırsatı bulduk. Proje kapsamında iki gün boyunca neler yapacağımız hakkında yapılan sohbetin ardından herkes odasına çekilip sabahı iple çekmeye başladı diyebilirim en azından benim için öyleydi bu heyecanla nasıl sabah olacaktı bilmiyorum ama o sabah geldi ve çattı.
1.GÜN
TRABZON’DA GÜNE UYANMAK HAYALDİ GERÇEK OLDU
Çocukluk hayalim bir bir gerçekleşiyordu ben yeni bir güne Trabzon’da başlamıştım halen hayal gibi geliyor. Yaşamım boyunca erken kalkmaya hep üşenmişimdir ama bu kez ilk defa çok isteyerek sabırsızlanarak güzel uykumdan uyanmıştım. Hemen giyinip Trabzon’un güzel havasını içime çekim o yemyeşil doğasına dokunmak istiyordum ve yaptım da hemen uyanıp kendimi odadan dışarı attım.
Ohhh…
Mis gibi havaydı…
Şimdi sırada Trabzon kahvaltısının muhteşem üyesi Kuymak’ın tadına bakmak. Kahvaltı salonuna gittiğim an gözlerim masada Kuymak’ı aradı ama göremedim yüzde bir çöküş tabi misafirim çaktırmıyorum ama mutfaktan çıkan garsonun elinde bakır tavadaki Kuymak’ı gördüğüm an kontrolsüz gülücük enerjimi tazeledi bile…
“Kusura bakmayın arkadaşlar bu Kuymak benim önce ben tadıcım bencil olmak istiyorum” demek üzereyken arkadaşlarım tadına bakmak konusunda önceliği bana tanımışlardı. Kuymak’ı ilk kez yediğimden çatalla ekmeğime almak için baya bir mücadele verdim tabi ki zafer benim olmuştu mideye bir güzel indi inmesine tadı damakta kaldı.
ORTAK BASIN AÇIKLAMASIYLA BİRLİK VE BERABERLİK MESAJI
İlk durağımız Trabzon Gazeteciler Cemiyeti oldu. Trabzon’un Ortahisar İlçesinde 15 Temmuz Şehitler ve Hürriyet Parkının karşısında yer alan Trabzon Gazeteciler Cemiyeti tarihi bir binadan oluşuyor. TGF ile yapacağımız ortak basın açıklaması için geldiğimiz cemiyette Trabzon’da görev yapan gazetecilerle tanışma ve sohbet etme fırsatı bulduk. Yarım saat sürecek olan basın açıklamasını ilk duyduğumuzda sıkıcı bir yarım saat geçireceğimizi düşünmüştük fakat hiçte öyle olmadı tarihi binanın atmosferi ve Trabzon basının sıcaklığı yarım saatlik toplantıyı 1 saate çıkarmıştı ve biz bunu otobüse binip Uzungöle gitmek için yola çıktığımızda fark ettik.
Ortak yapılan basın açıklamasında hepimiz bir ağızdan birlik beraberlik ve kardeşlik mesajı verdik çekilen hatıra fotoğrafının ardından ise artık Uzungöl bizi bekler…
UZUNGÖL
Trabzon denince turizm merkezi olarak ilk akla gelen Uzungöl oluyor. Göl deyince sıradan bir göl mü demeyin. Yemyeşil doğasıyla dağlarıyla kartpostalları aratmayan fotoğraflar yakalayabileceğiniz Uzungöl’de ne ararsanız var. Dağların arasında kıvrıla kıvrıla ulaştığımız Uzungöl’de otobüsten iner inmez kendi etrafımdan 360 derece dönüp çevremi inceledim. Ve ağzımdan çıkan tek kelime “Allah’ım ben cennete mi düştüm ne” oldu. Acaba ben kendi etrafımda 360 derece dönerken ağzım hayranlıktan açık mıydı, kapalı mıydı onu bilemiyorum o durumda kimsenin objektifine yakalanmamak mutlu etmedi değil J
Çaykara İlçesinde yer alan Uzungöl’de biz gazetecileri Çaykara Kaymakamı İhsan Ayrancı ve Çaykara Belediye Başkanı Hanefi Tok karşıladı. Uzungöl gezisinde de bizleri yalnız bırakmayan Kaymakam Ayrancı ve Başkan Tok fotoğraf karelerimizde de yer alarak bizleri mutlu ettiler.
Uzungölün etrafından bir tur atıp bol bol fotoğraf çektirdikten sonra bizim otobüs şoförü Erdoğan abinin bisiklete bindiğini gördüm. Erdoğan abiye birde Güneydoğu Tv’de Misafir programı çeken Mehmet Demir eşlik ediyordu.
Bir süre onları seyrettikten sonra Batmanda yayın yapan Sonsöz Gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni arkadaşım Hatice Türkanla bisikletleri kapıp Uzungöl’de bisiklet sürmenin keyfini bir güzel yaşadık. Uzungöl gezisinin ardından otele geri dönüp projemiz için düzenlenecek akşam yemeğine hazırlandık.
TRABZON VALİSİ YAVUZLA BİR ARAYA GELDİK
Güneydoğu Anadolu Bölgesinden gelen biz gazetecilerin onuruna verilen akşam yemeğine Trabzon Valisi Yücel Yavuz ve birçok belediye başkanını katıldı. Trabzon’un siyasi ayağıyla da bir araya gelerek Trabzon’u ve Güneydoğu Anadolu Bölgesini konuştuk.
Hani siyasilerin olduğu ortamlar sıkıcı çekilmez olur ya bu pekte öyle olmadı sıcak ve samimi sohbet karşımızdakinin bir siyasi olduğunu bile unutturdu bize. Yaptığımız sohbetle yemek yemeyi unutup tabaklarımızı soğuttuk. Sohbetimizin ardından protokol konuşmalarının kısa sürdüğü gecede hatıra fotoğrafı çektirmeden tabi ki Valimizi bırakmadık.
Her hatıra fotoğrafında olduğu gibi bu hatıra fotoğrafında da ne kadar geniş bir aile olduğumuzu ve ne kadar sıkı dostluklar kurduğumuzu gördük.
2.GÜN
RİZE
Güne erkenden başladık gezilecek yerler var ve günler çok yetersizdi 1 güne sığdırabileceğimiz kadar yer sığdırmalıydık. Ama Trabzon’un kıvrımlı yolları maalesef hızımızı kesiyordu. Bugün ki durağımız ise Rize.
Rize’yle ilgili merak ettiğimiz her şeyi yolda öğreniyor eğlene eğlene yolculuğumuzu sürdürüyorduk. Rize’ye bağlı Çamlıhemşin ilçesine ulaştık burada köy kahvaltısı yaparak güne başladık. 2 gün yediğim Kuymak’ın yapılışını çok merak ediyordum ve dayanamayıp mutfağa daldım mutfakta yöresel kıyafetiyle bizlere kuymak yetiştirmeye çalışan bir abla vardı.
Tabi bu durumda Misafir programını çeken Mehmet Demire de malzeme çıkmıştı kuymak yapılışını çekerek programına renk katacaktı. Ben Kuymağı izliyeyim derken bir baktım kamera elimde çekim yapıyorum.
Mehmet Demir sordu cana yakın ablamız bize kuymağın yapılışını anlata anlata yaptı. O kuymaktaki tereyağı kokusunu size anlatmak mümkün değil mutfaktan çıktığımda yağın kokusu üstüme sinmişti ve bildiğiniz parfüm yerine tereyağı sıkmış gibiydim. Trabzon – Rize sadece doğasıyla büyülemiyor emin olun yemekleriyle de bir başka bu Karadeniz…
Taş Köprüye çıkıp fotoğraf çekmek için sabırsızlanıyordum. Kahvaltımızın ardından taş köprüye doğru yol aldık taş köprünün yeşillerle bir arada olması öyle etkileyiciydi ki bol bol fotoğraf çektim ama beni orda bekleyen minik bir dostum vardı. Otobüsten iner inmez taşların üzerinde giden bir kedi gördüm.
Turuncu renkte tüyleri var Allah’ım gözleri yemyeşildi. Yavaşça yaklaştım “Merhaba kedicik ne tatlısın gel bakalım” demeden kucağıma geldi bir güzel okşadım objektiflere dostum kedicikle poz verdi.
Sadece kedicik değildi beni mutlu eden bir de yöresel kıyafetli ablalar vardı onlarla sohbet edip hatıra fotoğrafı çektirdim biz dostane davranan bu ablaları asla unutmayacağım…
ÇAYIN HER HALİNİ ÇAYKUR DA TATTIK
Rize’ye gelirde çay bahçesine girmemek olmazdı. Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu gazetecilerle çay içmek istediğini duyunca düştük yollara Çaykur Ziraat Botanik Çay Bahçesine giden yol dar olduğundan otobüsümüz bizi yarı yolda bırakmak zorunda kaldı ve çay bahçesinin olduğu tepeye yürüyerek çıkmak zorunda kaldık. Yol üzerindeki çay bahçelerini görünce dayanamadık tabi daldık içine anı ölümsüzleştirmek bizim en uzman olduğumuz alan J
Bol bol fotoğraf çekip çay bahçesinde bizleri bekleyen Müdür Sütlüoğlu’yla tanıştık çay hakkında merak edilen tüm sorularımızı yanıtlayan Sayın Sütlüoğlu’na teşekkür ederiz. Hem sohbet ettik hem de çayın her halini tek tek tattık.
Siyah Çayla başlayan sohbetimiz, Yeşil çayla devam ederken Beyaz çayla ise son buldu. Evet, yanlış duymadınız. Beyaz Çay şaşırdınız demi, gerçekten bir beyaz çay var. Rengi bildiğiniz su saydam tadı ise çok ağır değil ama güzel bir kokusu var. Beyaz çayı ilk defa duymuştum ve satışı nadir yapılan çayın kilosu 4 Bin TL olduğunu öğrenince şaşkınlığımı gizleyemedim açıkçası hiç 4 Bin TL’lik bir çay içmemiştim. Sizler için bu çay kardeşliğini de fotoğrafladım tabi ki de sizlerle paylaşmadığım hiç bir şey bırakmıyorum.
VEDA GECESİ DEĞİL, KARDEŞLİK BAĞINI GÜÇLENDİRMEK
Biz böyle gezerken saatler su gibi akıp akıp geçiyor tabi ne kadar zamanı durdurmak istesek de imkansız olduğunu hepimiz biliyoruz. Son günümüzün gecesinde bir veda yemeği deniyor ama aslında bu bir veda yemeği değildi. Kardeşlik bağının güçlendiği geceydi son gecemizde gözlerim ara ara doluyordu ama Trabzon’da öyle güzel insanlarla tanıştım ki hepsi bir birinden harika hiç yabancılık hissetmedik kardeşlik, dostluk çok değerli bir kavram ben o gece bunu gördüm bu bir veda değildi bu aramızdaki o bağın ne kadar güçlü olduğunu gösteren geceydi.
3.GÜN
AYRILMADIK Kİ KARDEŞLİK ZİNCİRİNİ KURDUK
Ayrılık günü geldi çattı derler ya bizimkisi ayrılık günü değildi kardeşlik zincirini tek tek kurduğumuz gündü. Trabzon’da bizleri çok iyi ağırlayan kardeşlerimize hoşçakal demedik bir daha görüşeceğiz dedik elçi olarak geldiğimiz Trabzon’u illerimize gidip anlatma zamanımız gelmişti artık.
GEZİ BİTTİ KARDEŞLİK ZİNCİRİ DAĞILDI DİYEN HAİNLEREDİR BU SÖZÜM
Fadime’yle Berivan bir araya geldi düşman çatlattı. Yetmedi kurulan Whatsapp grubuyla da her gün güne dostlarla başlayan bir zincir bu…
İÇİŞLERİ BAKANIMIZ SÜLEYMAN SOYLU’YA SESLENİYORUM…
(SESİMİ DUYUYORMUSUN SAYIN BAKANIM?)
Bakanlığınızın ve Trabzon Gazeteciler Cemiyetinin ortaklaşa yürüttüğü “Basın Mensupları Gönül Elçisi” Projesiyle Trabzon’dan başlayan Doğu ve Güneydoğunun en ücra köşesine kadar uzayan bir kardeşlik zinciri var artık. Bu kardeşlik zincirinin sadece biz gazetecilerle sınırlı olmamasını diliyor Proje Koordinatörü Ahmet Külekçi’den daha birçok proje bekliyoruz.
Trabzon programının bitmesi neredeyse bir hafta oldu fakat kafamızı her çevirdiğimiz yerde gönül elçilerinin hiç durmadan Trabzon’u anlattığını görüyoruz. Her gün güne yeni bir haberle başlıyor oluşturduğumuz Whatsapp gurubuyla kardeşliğimizi pekiştiriyoruz.
Mesleğim boyunca sadece yazdım her alanda kalemimi çalıştırdım ama kalemimi oynatırken hiç bu kadar duygu yüklü olmamıştım. Çocukluk hayalim olan Trabzon’a gönül elçisi olarak gitmek hayalden öteyken gerçek olmuştu.
Sayın Bakanım bu projenin devamını ve benim gibi birçok basın mensubunun hayalini gerçekleştirmeye devam etmenizi en içten duygularımla istiyorum. Hainler bu kardeşlik zincirini kıramasın bu zincire dolanıp boğulsun istiyorum.
KARDEŞLİK ZİNCİRİNE SAYIN BAKANIMIZI DA KATMAK İSTİYORUZ
Oluşturduğumuz bu kardeşlik zincirinde Sayın Bakanımız Süleyman Soylunun da aramıza katılmasını gücümüze güç katmasını istiyoruz. Trabzon’dan başlayan bu zincir Proje Koordinatörü Ahmet Külekçi’yle her geçen gün büyürken Bakanımız Soylu ’ya ziyaret gerçekleştirip Bakanımızı da aramızda görmek istiyoruz.
Daha yazmaya doyamadığım bu serüvene nokta koymuyorum virgül atıyorum çünkü bu son değil bu bir başlangıç (,)