Dünya genelinde birçok bitki türü, insan faaliyetleri ve doğal sebeplerden dolayı nesli tükenmiş veya tehdit altında bulunmaktadır. İşte nesli tükenen bazı tarihi bitkiler:

  •  Kıbrıs Tohumlu Dereotu (Anethum cyprium)
  • Madeira Kuzu Kulağı (Stachys maderensis)
  • Toromiro Ağacı (Sophora Toromiro)
  • Şili Sandal Ağacı (Santalum Fernandezianum)
  • Orbexilum Stipulatum
  • Glossopteris
  • Kanarya Adaları Dikenli Kaktüsü (Opuntia echios var. Gigantea)
  • Güney Afrika Sarı İrisi (Iris lutescens)
  • Atriplex Tularensis
  • Aziz Helena Zeytini
  • Thismia
  • Frankliana Çiçeği
  • Angraecopsis dolabriformis
  • Küçük Süleyman Mührü Çiçeği (Polygonatum biflorum melleum)

Nesli tükenen bitkilerin kaybı, biyolojik çeşitlilik kaybı ve ekosistem işleyişinde bozulmaya neden olabilir. Bu nedenle, bu bitki türlerinin korunması ve restorasyonu önemlidir.

Bitkilerin neslinin tükenmesinin pek çok sebebi vardır:

  • Habitat kaybı: Habitat kaybı, bitkilerin doğal yaşam alanlarının yok edilmesi veya değiştirilmesi sonucu nesillerinin tükenmesine yol açar. Ormanların yok edilmesi, tarım alanlarının genişletilmesi, kentsel gelişim ve çevresel kirlilik gibi insan faaliyetleri, habitat kaybına neden olabilir.
  • İklim değişikliği: İklim değişikliği, bitki türlerinin yaşadığı iklim koşullarının değişmesine neden olabilir. Bu değişiklikler, bitkilerin üreme döngülerini, çiçeklenme zamanlarını ve tohum verimlerini etkileyebilir.
  • Doğal afetler: Doğal afetler, özellikle seller, yangınlar ve kuraklıklar, bitki türlerinin nesillerinin tükenmesine neden olabilir.
  • Hastalık ve zararlılar: Bitki hastalıkları ve zararlıları, bitki türlerinin nesillerinin tükenmesine neden olabilir. Özellikle, yabancı türlerin bitki popülasyonlarına girmesi ve doğal düzeni bozması, yerel bitki türlerinin neslinin tükenmesine yol açabilir.
  • Aşırı avlanma: Bazı bitki türleri, özellikle tıbbi bitkiler, geleneksel ilaçlar ve baharatlar için avlanırlar. Aşırı avlanma, bitki popülasyonlarını azaltır ve nesillerinin tükenmesine neden olabilir.
  • İnsan faaliyetleri: İnsan faaliyetleri, özellikle tarım, madencilik, orman endüstrisi, baraj inşaatı ve turizm, doğal bitki türlerinin neslinin tükenmesine neden olabilir.
  • Nesli tükenen bitkilerin kaybı, ekosistemlerin işleyişini ve biyolojik çeşitliliği etkiler. Ayrıca, tıbbi tedavi ve diğer kullanımlar için kullanılan bitki kaynaklarına erişimi azaltabilir ve ekonomik kayıplara neden olabilir. Bu nedenle, nesli tükenen bitkilerin korunması ve restorasyonu önemlidir.

1.KIBRIS TOHUMLU DEREOTU (ANETHUM CYPRİUM)

  • Kıbrıs Tohumlu Dereotu (Anethum cyprium), Dereotu ailesine ait bir bitki türüdür ve sadece Kıbrıs'ta doğal olarak yetişir. Nesli tükenmiş bir bitki türüdür ve son olarak 1963 yılında gözlemlenmiştir.
  • Kıbrıs Tohumlu Dereotu, 60-70 cm yüksekliğinde, çiçekli ve otsu bir bitkidir. Yaprakları ince telli ve yeşil renklidir. Çiçekleri sarımtırak beyazdır ve yaz mevsiminde görülür. Tohumlarından baharat olarak kullanılan dereotu elde edilir.
  • Kıbrıs Tohumlu Dereotu, habitat kaybı ve aşırı otlatma nedeniyle nesli tükenmiştir. Tarım alanlarının genişletilmesi, inşaat faaliyetleri ve turizm sektöründeki artış, bitki türünün yaşam alanını azaltmıştır. Ayrıca, bölgedeki hayvan popülasyonunun artması da bitkinin neslinin tükenmesine katkıda bulunmuştur.
  • Nesli tükenmiş bitki türlerinin korunması ve restorasyonu, biyolojik çeşitliliğin korunması ve ekosistem işleyişinin devam ettirilmesi açısından önemlidir. Bu nedenle, Kıbrıs Tohumlu Dereotu gibi nesli tükenmiş bitki türlerinin yeniden üretimi ve doğal yaşam alanlarının korunması için çaba sarf edilmelidir.

2.MADEİRA KUZU KULAĞI (STACHYS MADERENSİS)

Madeira Kuzu Kulağı (Stachys maderensis), Portekiz'in Madeira Adası'na endemik olan bir bitki türüdür. Yaklaşık 1 metre yüksekliğe kadar büyüyebilen bu bitki türü, mor renkli çiçekleriyle dikkat çeker.

Madeira Kuzu Kulağı, nesli tükenmiş bir bitki türüdür ve son olarak 1983 yılında gözlemlenmiştir. Habitat kaybı, aşırı otlatma ve insan faaliyetleri nedeniyle nesli tükenmiştir. Özellikle, orman yangınları ve bölgedeki turistik faaliyetler bitkinin doğal yaşam alanını azaltmıştır. Ayrıca, bitkinin nadir bulunması ve özel koşullara ihtiyaç duyması nedeniyle tohumların elde edilmesi ve üretilmesi zor olmuştur.

Nesli tükenmiş bitki türlerinin kaybı, biyolojik çeşitlilik kaybına ve ekosistem işleyişinde bozulmaya neden olabilir. Bu nedenle, bu türlerin korunması ve restorasyonu önemlidir. Madeira Kuzu Kulağı gibi nesli tükenmiş bitki türlerinin yeniden üretimi ve doğal yaşam alanlarının korunması için çalışmalar yapılmalıdır.

3.TOROMİRO AĞACI (SOPHORA TOROMİRO)

Toromiro ağacı (Sophora toromiro), Polinezya adalarında doğal olarak bulunan bir ağaç türüdür. Bu tür, Rapa Nui (Paskalya Adası) gibi adalarda yüzyıllardır önemli bir kültürel ve ekolojik rol oynadı.

Ancak, Toromiro ağacı nesli tükenmekte olan bir türdür. 20. yüzyılın ortalarında, adada bulunan Toromiro ağaçlarına bir virüs salgını nedeniyle ciddi bir zarar verdi. Ayrıca, ağaçların aşırı kesilmesi, çevre değişiklikleri ve diğer insan faaliyetleri de türün neslinin tükenmesine katkıda bulundu.

Bugün, Toromiro ağacının doğal popülasyonu sadece birkaç birey ile sınırlıdır ve tamamen yok olma tehlikesi altındadır. Ancak, bazı ağaçlar botanik bahçelerinde korunuyor ve türün klonlama yoluyla yeniden üretimi üzerine çalışmalar yapılıyor.

Toromiro ağacı, yerel halk için kutsal bir ağaçtı ve Rapa Nui adasında çeşitli amaçlar için kullanılıyordu. Ağacın tükenmesi, adanın ekolojik dengeyi bozması ve yerel kültür açısından büyük bir kayıp olarak görülüyor.

4.ŞİLİ SANDAL AĞACI (SANTALUM FERNANDEZİANUM)

Şili sandal ağacı (Santalum fernandezianum), Şili'nin Juan Fernandez Adaları'nda doğal olarak bulunan bir ağaç türüdür. Bu tür, koku, reçine ve dayanıklı ahşapları için çok değerli olan tropikal bir sandal ağacıdır.

Ancak, Şili sandal ağacı, tarihi olarak aşırı kullanım ve orman tahribi nedeniyle nesli tükenme tehlikesi altında olan bir türdür. Ayrıca, adalarda yaşayan keçilerin de ağaçların büyümesini engellemesi ve bitki örtüsünün tahrip etmesi nedeniyle doğal yaşam alanları daralmıştır.

Şili sandal ağacı, ağaçların kesilmesi ve ticari kullanımı nedeniyle neredeyse yok olmuştur. Bugün, türün nesli tamamen tükenme tehlikesi altındadır. Ancak, Şili hükümeti ve diğer kuruluşlar, türün korunması ve yeniden üretimi için çeşitli çalışmalar yürütmektedir.

Şili sandal ağacının neslinin tükenmesi, yerel ekosistemin dengeyi bozulmasına neden olabilir ve ayrıca kültürel ve tarihi bir kayıp olarak da görülmektedir. Bu nedenle, türün korunması ve yeniden üretimi için çaba harcanması önemlidir.

5.ORBEXİLUM STİPULATUM

Orbexilum stipulatum, Fabaceae (baklagiller) familyasına ait, Kuzey Amerika'da doğal olarak yetişen bir bitki türüdür. Bu bitki, çiçeklerinin güzel görünümü nedeniyle süs bitkisi olarak yetiştirilir, ancak aynı zamanda bazı yerel halklar tarafından tıbbi amaçlarla da kullanılır.

Orbexilum stipulatum, çoğunlukla kumlu topraklarda ve açık alanlarda yetişir. Bitkinin çiçekleri, mor-mavi renkte ve küçük boyutlu olup, uzun ve ince bir sap üzerinde gruplar halinde yer alır.

Bu bitki türü, bazı eyaletlerde nadir olarak bulunan bir türdür. Ancak, Orbexilum stipulatum'un nesli tehlike altında değildir ve geniş bir dağılıma sahiptir. Tarım ve kentsel gelişim gibi insan faaliyetleri, yerel olarak nesillerinin azalmasına neden olabilse de, genel olarak bu bitkinin popülasyonları stabil olarak kabul edilmektedir.

Orbexilum stipulatum, toprağı tutmak ve erozyonu önlemek için önemlidir ve bazı yerel türler için de besin kaynağıdır. Ayrıca, bitkinin tıbbi özellikleri de vardır ve yerel halklar tarafından geleneksel olarak kullanılır. Örneğin, yaprakları ve çiçekleri üriner sistem sorunlarına iyi geldiği için çay olarak tüketilir.

6.GLOSSOPTERİS

Glossopteris, fosil kalıntılarına dayanarak karbonifer ve permiyen dönemlerde (yaklaşık 300 milyon yıl önce) dünya üzerinde yaygın olarak bulunan bir bitki cinsidir. Bu bitki cinsi, dünya çapında dağılmış fosil kayıtlarında en çok bulunan bitki türlerinden biridir.

Glossopteris, büyük boyutlu yaprakları, sığ kökleri ve çiçekleriyle karakterize edilir. Glossopteris yaprakları, küçük bir sap üzerinde sıralanmış ve geniş bir yüzeye sahip olan uzun, dar ve pürüzsüz yapraklardır. Bu bitkinin yaprakları, çoğunlukla maden kömürü yataklarının bulunduğu yerlerde bulunur.

Glossopteris, karbonifer döneminin sonlarında başlayarak, dünya çapında yaygın bir bitki haline geldi. Ancak, permiyen döneminin sonlarına doğru, Glossopteris türleri hızla yok oldu. Bu bitkilerin neden tükendiği tam olarak bilinmemekle birlikte, çevresel değişiklikler, özellikle de iklim değişiklikleri, bu türlerin azalmasına neden olmuş olabilir.

Glossopteris'in yok olması, günümüzdeki bitki türlerinin gelişimini etkilemiştir. Fosil kalıntıları, Glossopteris türlerinin dünya çapında dağıldığını ve farklı iklimlerde büyüyebildiğini göstermektedir. Bu nedenle, Glossopteris fosilleri, geçmiş iklim koşulları hakkında bilgi verir ve modern bitki türlerinin evrimini anlamak için önemli bir araçtır.

7.KANARYA ADALARI DİKENLİKAKTÜSÜ (OPUNTİA ECHİOS VAR. GİGANTEA)

Kanarya Adaları Dikenli Kaktüsü (Opuntia echios var. gigantea), Opuntia cinsine ait bir kaktüs türüdür ve Ekvator çizgisinin yaklaşık 1000 kilometre batısında, Pasifik Okyanusu'ndaki Galapagos Adaları'nda yetişir. Adını, Kanarya Adaları'ndan göç eden göçmen kuşlarla birlikte Galapagos'a getirilen bu kaktüsün devasa boyutundan almıştır.

Kanarya Adaları Dikenli Kaktüsü, diğer Opuntia türlerinden farklı olarak, dev boyutlarıyla bilinir. Birçok bitki bu türün altında gölgelenir. Büyük gövdesi ve çiçekleri, ziyaretçilerin ve yerli hayvanların ilgisini çeker.

Bu kaktüs türü, doğal habitatında birçok hayvanın besin kaynağıdır. Kaktüsün meyveleri, iguanalar, dev kaplumbağalar ve diğer kuşlar tarafından tüketilir. Ancak, kaktüsün aşırı tüketimi nedeniyle bazı hayvan türleri popülasyonları azalmıştır.

Kanarya Adaları Dikenli Kaktüsü, endemik bir tür olarak, Galapagos Adaları'nın biyolojik çeşitliliğinin bir parçasıdır ve bu adalarda önemli bir ekosistem rolü oynamaktadır. Ancak, turizm ve insan faaliyetleri, bu türün neslinin tehlikeye girmesine neden olabilir. Özellikle, Galapagos Adaları'nda yaşayan keçilerin kaktüsleri tüketmesi, bu türün sayısının azalmasına neden olmuştur.

Kanarya Adaları Dikenli Kaktüsü, birçok botanik bahçesinde ve hobi bahçelerinde süs bitkisi olarak da yetiştirilmektedir. Ancak, bu türün popülasyonunun korunması için doğal habitatında kalmaları ve kontrollü çoğaltmaları tercih edilir.

8.GÜNEY AFRİKA SARI İRİSİ (IRİS LUTESCENS)

Güney Afrika Sarı İrisi (Iris lutescens), Güney Afrika'nın Cape Floristik Bölgesi'nde endemik bir bitki türüdür. Iris familyasına aittir ve sığır kuyruğu, çamur çiçeği ve mantar çiçeği gibi diğer bitkilerle birlikte bataklık alanlarda yetişir.

Bu bitkinin en belirgin özelliği, güzel sarı çiçekleri ve ince, uzun yapraklarıdır. Çiçekler, ilkbahar ve yaz aylarında açar ve arılar tarafından tozlaşır. Bitki, ayrıca yer altındaki yumrularıyla da ürer.

Güney Afrika Sarı İrisi, doğal habitatında birçok hayvan türüne ev sahipliği yapar. Sığır, su aygırı, su samuru ve kuşlar gibi hayvanlar, bu bitkinin bulunduğu bataklık alanlarından faydalanır. Ancak, habitat kaybı ve tarım faaliyetleri, bu türün popülasyonunun azalmasına neden olmuştur.

Güney Afrika Sarı İrisi, bahçecilikte popüler bir bitkidir ve çoğaltması kolaydır. Ancak, türün doğal habitatındaki azalma göz önüne alındığında, özellikle türün neslinin tehlikeye girdiği durumlarda, bitkinin doğal habitatında korunması ve üremesi tercih edilir.

Güney Afrika Sarı İrisi, Güney Afrika'daki doğal çiçeklerden biridir ve yerel bitki türlerinin korunması için önemlidir. Ayrıca, bu bitki, bahçecilikte yetiştirilerek de yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.

9.ATRİPLEX TULARENSİS

Atriplex tularensis, tuzlu topraklarda yetişen bir bitki türüdür ve çalı veya küçük ağaç formunda büyüyebilir. Tür adını, ilk kez Tulare County, California'da keşfedildiği yerden almıştır.

Atriplex tularensis, çöl ve yarı-çöl bölgelerinde yetişir ve genellikle tuzlu ve alkali toprakları tercih eder. Bu bitki, tuzlu topraklarda yetişen diğer bitkilerden farklı olarak, yüksek tuz konsantrasyonlarına karşı dayanıklıdır. Ayrıca, kuraklığa ve yüksek sıcaklıklara da dayanıklıdır.

Bu bitkinin tohumları, yerli Amerikalılar tarafından geleneksel olarak gıda kaynağı olarak kullanılmıştır. Ayrıca, hayvan yemi olarak da kullanılır ve tıbbi amaçlar için kullanımı da vardır.

Ancak, Atriplex tularensis ve diğer tuzlu toprak bitkileri, insan faaliyetleri tarafından tehdit altındadır. Tuzlu toprakların tarımsal kullanımı, tarım kimyasalları ve kirlilik, tuzlu toprak bitkilerinin yaşam alanlarını tahrip edebilir. Bu türün popülasyonu azalmaktadır ve bazı bölgelerde tehlike altındadır. Bu nedenle, Atriplex tularensis gibi tuzlu toprak bitkilerinin korunması, tuzlu toprakların sürdürülebilir kullanımı ile ilgili önemli bir konudur.

10.AZİZ HELENA ZEYTİNİ

Aziz Helena zeytini (Olea europaea var. cuspidata), Aziz Helena Adası'na özgü bir zeytin çeşididir. Aziz Helena Adası, Güney Atlantik Okyanusu'nda yer alan bir İngiliz denizaşırı bölgesidir ve dünya genelinde endemik birçok bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapar.

Aziz Helena zeytin ağaçları, 15 metre kadar yükselebilir ve yavaş büyürler. Yaprakları küçük ve sık olarak dizilir ve beyaz çiçekleri vardır. Bu zeytin çeşidi, küçük meyveleri nedeniyle ticari olarak ekonomik bir öneme sahip değildir. Ancak, yerel halk tarafından tüketilir ve adada sıklıkla yetiştirilir.

Aziz Helena zeytin ağaçları, adanın zorlu iklim koşullarına dayanıklıdır. Ancak, turizm faaliyetleri ve habitat kaybı gibi insan faaliyetleri, bu nadir bitki türünü tehdit eder. Ayrıca, zeytin sineği gibi zararlılar da bu zeytin çeşidini tehdit eder. Aziz Helena zeytini, IUCN tarafından nesli tehlikede olan türler listesinde sınıflandırılmaktadır ve korunması gereken nadir bitki türleri arasındadır.

11.THİSMİA

Thismia, güzel ve nadir bir orkide türüdür ve dünya genelinde tropik ve subtropik ormanlarda yetişir. Bu bitkinin adı, Latince "thismos" kelimesinden gelir, bu kelime "gizli" veya "gizemli" anlamına gelir.Thismia bitkileri, toprak altında büyüyen parazitik bitkilerdir. Bu bitkilerin sadece çiçekleri toprak yüzeyinde görülebilir, geri kalan kısımları toprak altında gizlidir. Bu nedenle, bu bitkilerin diğer orkide türlerinden farklı bir büyüme biçimi vardır.

Thismia çiçekleri, genellikle kahverengi veya siyah renktedir ve bazı türlerinde narin desenler ve çizgiler vardır. Bu çiçekler, tozlaşmayı çekmek için kökleri ile birlikte çalışan mantarlarla ortaklaşa bir yaşam sürdürürler.

Ne yazık ki, Thismia türleri, nadir ve endemik oldukları için, habitat kaybı ve insan faaliyetleri nedeniyle tehlike altındadır. Bu bitkilerin çoğu, endemik oldukları bölgelerdeki orman tahribatı, tarım ve madencilik faaliyetleri nedeniyle tehdit altındadır. IUCN tarafından birçok Thismia türü nesli tükenme tehlikesi altında olarak sınıflandırılmaktadır ve bu türlerin korunması için acil önlemler alınması gerekmektedir.

12.FRANKLİANA ÇİÇEĞİ

Frankliana çiçeği (Hibbertia frankliniana), Avustralya'ya özgü küçük bir bitki türüdür. Bu bitki, Tasmanya adasının batısında, Cradle Dağları Milli Parkı'nda yetişir. Hibbertia cinsine ait bir bitki olan frankliana çiçeği, bu cinsin yaklaşık 250 türünden biridir.

Frankliana çiçeği, 10 ila 20 cm uzunluğunda küçük bir çalıdır ve yaprakları ince ve uzun, çiçekleri ise parlak sarı renklidir. Bu bitki, habitatının dar sınırları nedeniyle oldukça nadir bir türdür. Ayrıca, habitat kaybı, çiftlikleşme ve turizm faaliyetleri gibi insan etkileri, bu bitkiyi tehdit eder.

Hibbertia frankliniana, 1986'da keşfedildi ve o zamandan beri sadece üç yerde bulundu. Bu nedenle, frankliana çiçeği, nesli tükenme tehlikesi altındaki nadir bitki türleri arasında yer almaktadır ve korunması gerekmektedir.

13.ANGRAECOPSİS DOLABRİFORMİS

Angraecopsis dolabriformis, Afrika'nın tropik ormanlarında yetişen bir orkide türüdür. Bu bitki, uzun ve ince yapraklara sahip bir epifit olarak yetişir. Küçük, beyaz çiçekleri vardır ve uzun, ince bir çiçek sapı üzerinde sıralanmıştır.

Angraecopsis dolabriformis, kıtanın tropik ormanlarında özellikle Kamerun, Nijerya, Gabon ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde bulunur. Bu bitki, ağaçlarda epifit olarak yetişir ve diğer epifitik orkide türleri gibi diğer bitkilerin kökleriyle birlikte yaşayan mikroorganizmalarla ortaklaşa bir yaşam sürdürür.

Ancak, Angraecopsis dolabriformis gibi pek çok orkide türü, yaşadığı habitatların tahrip edilmesi ve ormanların kesilmesi nedeniyle ciddi bir tehditle karşı karşıyadır. Ayrıca, bu bitkilerin toplanması ve ticaretinin yapılması, bu türlerin tükenme riskini artırır. Bu nedenle, Angraecopsis dolabriformis gibi endemik orkide türlerinin korunması için acil önlemler alınması gerekmektedir.

14.KÜÇÜK SÜLEYMAN MÜHRÜ ÇİÇEĞİ (POLYGONATUM BİFLORUM MELLEUM)

Küçük Süleyman Mührü Çiçeği (Polygonatum biflorum melleum), Liliaceae familyasına ait bir bitki türüdür ve Türkiye'nin güneydoğu Anadolu bölgesinde, özellikle Şanlıurfa ve Mardin illerinde yetişir. Bu bitki, adını yapraklarındaki mühür benzeri işaretlerden almıştır.

Küçük Süleyman Mührü Çiçeği, 40-60 cm yüksekliğinde uzun, ince yaprakları olan ve dallanmamış bir sapı olan çok yıllık bir bitkidir. Çiçekleri küçük, sarı renkli ve ikişerli gruplar halinde yer alır. Bu bitki türü, Nisan ve Haziran ayları arasında çiçek açar.

Küçük Süleyman Mührü Çiçeği, kendi habitatında nadir bir bitki türüdür ve yaşadığı bölgedeki tarım, çevresel bozulma ve insan faaliyetleri gibi faktörler nedeniyle tehdit altındadır. Bu nedenle, koruma çalışmaları ve habitat restorasyonu gibi önlemler alınarak bu türün korunması gerekmektedir.

TÜRKİYE' DE NESLİ TÜKENEN BİTKİLER HANGİLERİ

Türkiye'de maalesef birçok bitki türü yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmış ve nesli tükenmiş durumda. İşte bazı örnekler:

  • Karaçam (Pinus nigra subsp. pallasiana)
  • Kocayemiş (Arbutus andrachne)
  • Türk kayagülü (Aethionema turcicum)
  • Kıbrıs Şerbetçi Otu (Centaurea akamantis)
  • İbradı Zambak (Lilium candidum subsp. candidum)
  • Şakayık (Paeonia mascula )
  • Çağlayan Karabaş Otunun (Scutellaria argyrea)
  • Ağrı Çökerten (Pterocephalus hookeri)
  • Ters lale (Fritillaria imperialis )
  • Aladağ Kengeri (Echinops aladaghensis)
  • Abant çiğdemi (Crocus abantensis )
  • Denizli Geyiği (Rhaponticum olympicum)
  • Herdemtaze (Ruscus aquleatus )
  • Muscari adili
  • Akdeniz Servisi (Juniperus phoenicea subsp. turbinata)
  • Adıyaman Çitlenbik (Paliurus spina-christi)

Bu bitki türlerinin birçoğu, habitatlarının yok edilmesi, aşırı otlatma, ormancılık uygulamaları, turizm faaliyetleri ve tarım gibi insana bağlı faaliyetler nedeniyle tehdit altındadır. Koruma çalışmaları, habitat restorasyonu ve sürdürülebilir kullanım yöntemleri gibi önlemler alınarak bu bitki türlerinin korunması önemlidir.

KARAÇAM (PİNUS NİGRA SUBSP. PALLASİANA)

  • Karaçam (Pinus nigra subsp. pallasiana), Pinaceae familyasından Türkiye'ye özgü bir çam türüdür. Adını siyah-koyu renkli gövdesinden almıştır. Türkiye'nin kuzeybatısındaki ormanlarda yetişir.
  • Karaçam ağacı, yaklaşık 40-50 metre yüksekliğe ve 1-2 metre gövde çapına kadar büyüyebilir. Gövde kabuğu siyahımsı-koyu kahverengi renktedir ve yüzeysel çatlaklıdır. İğne yaprakları, 15-25 cm uzunluğunda, 2 iğne şeklinde sarmallı ve koyu yeşil renklidir. Tohumları küçük ve kahverengi renklidir.
  • Karaçam, Türkiye'de orman ekosistemleri için önemli bir türdür. Ağaç, kerestesi için değerli olduğu gibi, erozyon kontrolünde, toprak stabilizasyonunda ve su tutma kapasitesi gibi ekolojik işlevlerinde de yararlıdır. Ancak, aşırı ağaç kesimi, ormansızlaşma, yangınlar ve iklim değişikliği gibi faktörler nedeniyle karaçamın popülasyonu azalmaktadır.
  • Karaçam, Türkiye'de ve Avrupa'da koruma altında bir tür olarak kabul edilmekte ve yeniden ağaçlandırma, rehabilitasyon ve koruma gibi önlemler alınarak korunmaktadır.

KOCAYEMİŞ (ARBUTUS ANDRACHNE)

  • Kocayemiş (Arbutus andrachne), Ericaceae familyasından bir ağaç türüdür. Türkiye, Yunanistan ve Güneybatı Asya'da doğal olarak yetişir.
  • Kocayemiş ağacı, 15-20 m yüksekliğe kadar büyüyebilir. Kabuğu koyu kırmızı-kahverengi, çatlaklı ve pul puldurdur. Yaprakları derimsi, oval veya yuvarlak, kenarları testere dişli ve parlak yeşil renklidir. Çiçekleri beyaz veya pembe, küçük çan şeklindedir ve dalların ucunda salkım şeklindedir. Meyveleri küre şeklinde ve 2 cm çapında olup olgunlaştığında kırmızı renge dönüşür.
  • Kocayemiş ağacı, meyveleri için özellikle değerlidir. Tatlı, ekşi ve hoş aromalı meyveleri, taze olarak veya reçel, marmelat ve likör yapımında kullanılır. Ancak, aşırı toplama ve habitat kaybı gibi faktörler nedeniyle kocayemişin popülasyonu azalmaktadır.
  • Kocayemiş, Türkiye'de ve Yunanistan'da koruma altında bir tür olarak kabul edilmektedir ve yeniden ağaçlandırma ve koruma gibi önlemlerle korunmaktadır.

TÜRK KAYAGÜLÜ (AETHİONEMA TURCİCUM)

  • Türk kayagülü (Aethionema turcicum), Brassicaceae (hardal) familyasından, Türkiye'nin endemik bir bitki türüdür.
  • Türk kayagülü, genellikle 5-15 cm yüksekliğe kadar uzanan çok yıllık bir bitkidir. Yaprakları grimsi-yeşil renkte, tüysüz ve dikenli kenarlıdır. Çiçekleri ilkbaharda açar pembe veya mor renkte, sık çiçekli bir salkımın tepesinde yer alır. Çiçeklenme dönemi Mart-Nisan ayları arasındadır.
  • Türk Kayagülü, bahçecilikte dekoratif amaçlarla kullanılan bir bitkidir. Ayrıca, geleneksel tıbbi kullanımlarda da tercih edilir ve özellikle mide ağrısı, hazımsızlık, öksürük ve soğuk algınlığı gibi rahatsızlıkların tedavisinde kullanılır. Bitkinin yaprakları ve çiçekleri aktif bileşenler içerir ve bu bileşenlerin antioksidan ve anti-inflamatuar etkileri vardır.
  • Türk kayagülü, doğal habitatları olan kayalık yamaçlar, taşlık bölgeler, çalılıklar ve orman açıklıklarında yetişir. Ancak, habitat kaybı ve insan faaliyetleri nedeniyle popülasyonları azalmaktadır ve nesli tükenme riski altındaki türler arasında yer almaktadır.
  • Türk kayagülü, Türkiye'de koruma altında bir bitki türü olarak kabul edilir ve yeniden ağaçlandırma, habitat restorasyonu ve koruma gibi önlemlerle korunmaktadır.

KIBRIS ŞERBETÇİ OTU (CENTAUREA AKAMANTİS)

  • Kıbrıs şerbetçi otu (Centaurea akamantis), Kıbrıs adasına özgü, endemik bir bitki türüdür. Türün adı, adanın güneybatısındaki Akamas yarımadasından gelmektedir.
  • Kıbrıs şerbetçi otu, yaklaşık 50 cm yüksekliğe kadar büyüyen çok yıllık bir bitkidir. Yaprakları yeşilimsi-gri renkte, tüysüz ve dikenli kenarlıdır. Çiçekleri turuncu veya sarı renkte, büyük bir başak şeklinde gruplar halinde yer alır. Çiçeklenme dönemi Nisan-Temmuz ayları arasındadır.
  • Kıbrıs şerbetçi otunun doğal yaşam alanları, kayalık yamaçlar, çalılıklar ve dağlık alanlardır. Ancak, habitat kaybı, çevre kirliliği ve turizm faaliyetleri nedeniyle popülasyonları azalmaktadır ve nesli tükenme riski altındaki türler arasında yer almaktadır.
  • Kıbrıs şerbetçi otu, Kıbrıs'ta koruma altında bir bitki türü olarak kabul edilir ve yeniden ağaçlandırma, habitat restorasyonu ve koruma gibi önlemlerle korunmaktadır.

İBRADI ZAMBAK (LİLİUM CANDİDUM SUBSP. CANDİDUM)

  • İbradı zambak (Lilium candidum subsp. candidum), Türkiye'nin endemik bitkilerinden biridir ve Antalya'nın İbradı ilçesi yakınlarındaki dağlık alanlarda yetişir. Beyaz zambak olarak da bilinir.
  • İbradı zambakları çok yıllık soğanlı bitkilerdir ve boyu 1 metreye kadar ulaşabilirler. Gösterişli beyaz çiçekleri ve tatlı bir kokusu vardır. Çiçeklerinin boyutu ortalama 10 cm kadardır ve Haziran ayında açarlar.
  • İbradı zambakları, Türkiye'nin diğer doğal zambak türleri gibi tarım faaliyetleri, orman yangınları, habitat kaybı ve yasa dışı toplama nedeniyle tehdit altındadır. Bu nedenle, Türkiye'de koruma altında olan bitkiler arasında yer almaktadır. İbradı zambaklarının doğal yaşam alanlarının korunması, yeniden ağaçlandırma ve habitat restorasyonu gibi koruma faaliyetleri ile nesillerinin devam ettirilmesi amaçlanmaktadır.

ŞAKAYIK (PAEONİA MASCULA )

  • Şakayık (Paeonia mascula), Türkiye'nin ve diğer bazı ülkelerin doğal bitkilerinden biridir. Şakayık ailesine ait çok yıllık bir bitkidir ve ilkbaharda çiçek açar. Şakayık, Orta ve Güney Avrupa, Doğu Akdeniz ve Batı Asya'da yetişir.
  • Şakayık bitkisi, yaprak döken çalı veya ağaç formunda olabilir. Çiçekleri genellikle kırmızı, pembe veya beyaz renktedir. Çiçekler, büyük ve gösterişlidir ve koku yaymazlar.
  • Şakayık, doğal yaşam alanlarına yapılan müdahaleler, tarım faaliyetleri, ormansızlaşma, çiçek toplama ve habitat kaybı nedeniyle tehdit altındadır. Türkiye'de koruma altında olan bitkiler arasında yer alır. Şakayık bitkisinin doğal yaşam alanlarının korunması, yeniden ağaçlandırma ve habitat restorasyonu gibi koruma faaliyetleri ile nesillerinin devam ettirilmesi amaçlanmaktadır.

ÇAĞLAYAN KARABAŞ OTUNUN (SCUTELLARİA ARGYREA)

  • Çağlayan Karabaş Otu (Scutellaria argyrea), Lamiaceae familyasından Türkiye'ye endemik bir bitkidir. Genellikle kalkerli ve taşlık arazilerde yetişir ve 20-40 cm boylarındadır. Gövdeleri çok dallıdır ve tüysüz, gri-tüylüdür. Yaprakları sıklıkla kıvrımlı ve tüysüzdür, grimsi-yeşil renklidir ve yaprak kenarları dişlidir. Çiçekleri açık mavi-mor renkli ve dalların uçlarında yer alır.
  • Çağlayan Karabaş Otunun nesli, habitat kaybı, toprağın erozyonu, otlatma ve tarım faaliyetleri nedeniyle tehlike altındadır. Bu nedenle, Türkiye'nin endemik bitki türlerinin korunmasına yönelik çalışmalar kapsamında, Çağlayan Karabaş Otu da koruma altına alınmıştır. Bu çalışmalar arasında, doğal yaşam alanlarının korunması, yeniden ağaçlandırma ve habitat restorasyonu gibi koruma faaliyetleri yer almaktadır.

AĞRI ÇÖKERTEN (PTEROCEPHALUS HOOKERİ)

  • Ağrı Çökerten (Pterocephalus hookeri), Orobanchaceae familyasından Türkiye'nin endemik bitki türlerinden biridir. Ağrı Dağı'nda, özellikle volkanik kayalıkların arasında yetişir. Çok yıllık otsu bir bitkidir ve yaklaşık 20-30 cm boyundadır. Gövdesi tüysüz ve odunsu, dallıdır ve yapraklar saplı, derimsi ve dişlidir. Çiçekler kırmızımsı mor renkli, dalların ucunda ve salkım şeklindedir.
  • Ağrı Çökerten bitkisi, doğal yaşam alanlarının yok edilmesi, turizm faaliyetleri, tahribat ve aşırı otlatma nedeniyle tehlike altındadır. Ayrıca, bitkinin popülasyonunda doğal yaşlanma süreci de etkili olmaktadır. Bu nedenle, Türkiye'deki endemik bitki türlerinin korunması için çeşitli koruma önlemleri alınmaktadır. Bu koruma önlemleri arasında, doğal yaşam alanlarının korunması, yeniden ağaçlandırma ve habitat restorasyonu gibi faaliyetler yer almaktadır.

TERS LALE (FRİTİLLARİA İMPERİALİS )

  • Ters Lale (Fritillaria imperialis), Lalegiller (Liliaceae) familyasından çok yıllık soğanlı bir bitki türüdür. Yaklaşık 1 metre boyunda, gösterişli kırmızımsı veya sarı renkli çiçekleri ve kalın, tüysüz yapraklarıyla dikkat çeker. Aslen Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Batı Asya'da doğal olarak yayılım gösterir.
  • Ters Lale, habitat kaybı, aşırı toplama, otlatma, ormansızlaşma ve çevresel faktörler gibi çeşitli nedenlerle doğal ortamında azalmıştır ve bazı bölgelerde türün nesli tehlike altındadır. Bu nedenle, uluslararası ve yerel düzeyde Ters Lale gibi nadir bitki türlerinin korunması için birçok koruma önlemi alınmaktadır. Bu koruma önlemleri arasında, habitatlarının korunması, kontrolsüz toplamanın önlenmesi, yeniden ağaçlandırma ve yetiştirme gibi faaliyetler yer almaktadır. Ayrıca, bazı ülkelerde Ters Lale'nin doğal yaşam alanlarını korumak için yasal düzenlemeler de yapılmıştır.

ALADAĞ KENGERİ (ECHİNOPS ALADAGHENSİS)

  • Aladağ Kengeri (Echinops aladaghensis), Asterales takımının Asteraceae familyasından Türkiye'nin endemik bir bitki türüdür. Adını, Türkiye'nin Adana ilinde bulunan Aladağlar'dan almaktadır.
  • Aladağ Kengeri, 50-60 cm boylanabilen otsu bir bitkidir. Yaprakları tüysüzdür ve kışın dökülürler. Çiçekleri küçük ve mor-mavi renklidir ve küçük başlar halinde toplanırlar. Mayıs ve Haziran ayları arasında çiçeklenir.
  • Doğal yaşam alanı Aladağlar'da sınırlı olan Aladağ Kengeri, endemik bir tür olarak korunması gereken nadir bitkiler arasındadır. Habitat kaybı ve tarım faaliyetleri gibi insan kaynaklı etkenler ile dağcılık faaliyetleri gibi doğal faktörler nedeniyle tehlike altındadır. Bu nedenle, Türkiye'de koruma altında olan bitkiler arasında yer almaktadır ve korunması için çeşitli çalışmalar yapılmaktadır.

ABANT ÇİĞDEMİ (CROCUS ABANTENSİS )

  • Abant Çiğdemi (Crocus abantensis), Türkiye'nin endemik bir bitki türüdür ve Iridaceae familyasına aittir. Adını Bolu ilindeki Abant Gölü'nden almaktadır.
  • Abant Çiğdemi, 5-10 cm boylarında çiçek açan soğanlı bir bitkidir. Çiçekleri, açık mor-mavi renkli, alt kısımları beyaz bir yaka ile süslenmiştir. Çiçeklenme dönemi genellikle Mart ve Nisan ayları arasındadır.
  • Abant Çiğdemi, doğal yaşam alanı olan Abant Gölü çevresindeki ormanlarda, mera alanlarında ve yamaçlarda yetişir. Ancak, tarım faaliyetleri, turizm etkinlikleri, orman yangınları ve diğer insan faaliyetleri nedeniyle habitat kaybı yaşamaktadır. Bu nedenle, tehlike altında olan bitkiler listesinde yer almaktadır ve korunması için çeşitli çalışmalar yürütülmektedir.

DENİZLİ GEYİĞİ (RHAPONTİCUM OLYMPİCUM)

  • Denizli Geyiği, bilimsel adı Rhaponticum olympicum olan, papatyagiller familyasına ait bir bitki türüdür. Türkiye'nin batısında, özellikle de Ege Bölgesi'nde yetişir.
  • Denizli Geyiği, çok yıllık otsu bir bitkidir ve 1-2 metre yüksekliğe kadar büyüyebilir. Gövdesi dik ve serttir, dalları üzerinde büyük ve sivri uçlu yaprakları vardır. Çiçekleri yaz aylarında açar ve pembe-mor renkte olurlar. Bitkinin tohumları küçük, oval şekilli ve tüylüdür.
  • Denizli Geyiği, geleneksel tıbbi kullanımlarda kullanılmıştır ve özellikle enerji artırıcı ve bağışıklık sistemini güçlendirici etkileri nedeniyle tercih edilir. Bitkinin kökleri, yaprakları ve çiçekleri aktif bileşenler içerir ve bu bileşenlerin antioksidan, anti-inflamatuar ve adaptogenik etkileri vardır. Ayrıca, bitkinin yaprakları salatalarda kullanılabilir ve çiçekleri dekoratif amaçlarla tercih edilen bitkilerden biridir.

HERDEMTAZE (RUSCUS AQULEATUS )

  • Herdemtaze, bilimsel adı Ruscus aculeatus olan, asparagaceae familyasına ait bir bitki türüdür. Türkiye'nin birçok bölgesinde, özellikle de Akdeniz Bölgesi'nde yetişir.
  • Herdemtaze, yaprak dökmeyen bir çalıdır ve 1-1.5 metre yüksekliğe kadar büyüyebilir. Gövdesi yeşilimsi renkte ve çalı şeklindedir. Yapraklar ise küçük ve sivri uçlu, yeşilimsi renkte ve gövde üzerinde dalların etrafında sarmal şekilde yer alırlar. Çiçekleri yeşilimsi beyaz renkte ve ilkbaharda açarlar. Meyveleri kırmızımsı ve etli, küçük ve yuvarlaktır.
  • Herdemtaze, geleneksel tıbbi kullanımlarda kullanılmıştır ve özellikle dolaşım bozuklukları, ödem ve varis gibi rahatsızlıkların tedavisinde kullanılır. Bitkinin kökleri, yaprakları ve meyveleri aktif bileşenler içerir ve bu bileşenlerin kan damarlarını daraltıcı ve ödemi azaltıcı etkileri vardır. Ayrıca, bitkinin yaprakları dekoratif amaçlarla kullanılır ve çiçekçilikte tercih edilen bitkilerden biridir.

MUSCARİ ADİLİ

  • Muscari Adili, çiçekleri nedeniyle süs bitkisi olarak yetiştirilen bir soğanlı bitki türüdür. Hyacinthaceae familyasına aittir ve doğal olarak Türkiye'de yetişir. Türkmen Dağları, Çankırı ve Konya yörelerindeki kireçli kayalık arazilerde yetişir.
  • Muscari Adili, kısa boylu ve küçük bir bitkidir, yüksekliği 10-15 cm'ye kadar ulaşabilir. İnce yaprakları vardır ve çiçekleri çok sayıda küçük çiçek kümesi şeklinde oluşur. Çiçekler genellikle mavi veya mor renklidir, ancak beyaz veya pembe tonlarda da olabilirler.
  • Muscari Adili, bahçe süs bitkisi olarak yetiştirilir. Soğanlar sonbaharda dikilir ve ilkbaharda çiçekler açarlar. Kuru ve sıcak yaz aylarında dinlenme dönemi geçirirler. Bitkinin popülasyonları, habitat kaybı ve aşırı toplama nedeniyle tehdit altındadır ve koruma altına alınması gereken bir türdür.

AKDENİZ SERVİSİ (JUNİPERUS PHOENİCEA SUBSP. TURBİNATA)

  • Akdeniz Servisi (Juniperus phoenicea subsp. turbinata), Servigiller (Cupressaceae) familyasına ait bir çalı veya ağaç türüdür. Doğal olarak Akdeniz bölgesinde yetişir ve Türkiye'de de özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde görülür.
  • Akdeniz Servisi, 3-10 m yüksekliğe kadar büyüyebilen, yavaş büyüyen bir ağaç veya çalıdır. Gövde çapı 50 cm'ye kadar olabilir. Sürgünleri ince ve kıvrımlıdır. İğne yaprakları, 8-15 mm uzunluğunda ve üçgen şeklindedir. Kozalakları 8-10 mm çapında, mavi-siyah renkte ve üzerinde wachs tabaka bulunmaktadır.
  • Akdeniz Servisi, kumlu veya kayalık topraklarda yetişir ve kurak iklimlere dayanıklıdır. Genellikle maki ormanlarında, sahil kenarlarında ve dağlık bölgelerde görülür. Servi türleri, zeytinlik ve meşeliklerin aksine arazinin bozulmuş ve erozyona uğramış kısımlarında yetişebilir ve toprak erozyonunu önlemede önemli bir rol oynarlar.
  • Akdeniz Servisi'nin bazı popülasyonları, habitat kaybı ve aşırı otlatma gibi nedenlerle tehlike altındadır. Ayrıca, bu tür bazı kültürel amaçlar için de toplanmaktadır. Bu nedenle, koruma altına alınması gereken bir türdür.

ADIYAMAN ÇİTLENBİK (PALİURUS SPİNA-CHRİSTİ)

  • Adıyaman Çitlenbik, bilimsel adı Paliurus spina-christi olan, çitgiller familyasına ait bir bitki türüdür. Türkiye'nin güneydoğu bölgesinde, özellikle de Adıyaman ilinde sıklıkla yetişir.
  • Adıyaman Çitlenbik, genellikle 4-5 metre yüksekliğe kadar büyüyebilir ve çalı şeklinde bir görünüme sahiptir. Dal ve gövdesi dik ve sert dikenlerle kaplıdır. Yaprakları sert ve parlak yeşildir. Çiçekleri yeşilimsi beyaz renkte olup ilkbaharda açarlar. Meyveleri kahverengi veya kırmızımsı renkte olup küçük ve yuvarlaktır.
  • Adıyaman Çitlenbik, geleneksel tıbbi kullanımlarda kullanılmıştır ve çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde kullanılan aktif bileşenler içerir. Ayrıca, geleneksel olarak sabun yapımında kullanılır ve ahşap malzemelerin işlenmesinde de kullanılabilir.

NESLİ TÜKENMİŞ BİTKİLER TEKNOLOJİ İLE YENİDEN HAYAT BULUR MU?

  • Bazı bitki türlerinin nesli tükenmiş olsa da, bazı durumlarda bitki materyalleri hala var olabilir. Bu materyaller, bitki dokularından örnekler (doku kültürü) veya tohumlar olabilir. Teknolojik gelişmeler sayesinde, bu materyaller kullanılarak bitki türleri yeniden hayat bulabilir.
  • Ancak, nesli tükenen bitkilerin teknoloji ile yeniden hayat bulması oldukça zorlu bir süreçtir ve başarısı tam olarak garantilenemez. Yeniden canlandırılan bitkiler, genetik olarak orijinal bitki türüne benzer olabilir, ancak tam olarak aynı değildir.
  • Ayrıca, yeniden canlandırılan bitkilerin doğal ortamlarına geri getirilmesi ve başarıyla üretilmesi için uygun koşulların sağlanması da gereklidir. Bu nedenle, nesli tükenmiş bitkilerin yeniden canlandırılması için teknoloji önemli bir araç olmasına rağmen, aynı zamanda doğal yaşam alanlarının korunması, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı ve doğal türlerin korunması için kapsamlı bir yaklaşım gerektirir.

DOKU KÜLTÜRÜ NEDİR?

  • Doku kültürü, bitki veya hayvan hücrelerinin steril laboratuvar koşullarında, özel bir besin ortamında, kontrol edilen sıcaklık, nem ve aydınlatma koşulları altında, büyütülmesi işlemidir. Bu yöntem sayesinde bitki dokuları, hücreleri, organları veya hatta tohumlar kültür ortamında çoğaltılabilirler.
  • Doku kültürü teknolojisi, bitki üretiminde kullanılan yaygın bir teknik olarak kullanılmaktadır. Bu teknikle, hızlı üreme, hastalık kontrolü, tohum saklama ve bitki genetiği gibi birçok alanda çalışmalar yapılabilir. Ayrıca, nesli tükenmiş bitki türlerinin korunması ve yeniden üretilmesi gibi konularda da kullanılabilir.
  • Doku kültürü yöntemi, bitki dokusundan küçük bir parça alarak başlar. Bu dokuya uygun bir besin ortamı verilir ve gerekli koşullar sağlandığında hücreler çoğalmaya başlar. Bu işlem sonucunda, yeni bitki dokuları veya organları elde edilebilir.

NESLİ TÜKENEN BİTKİLER NASIL YETİŞTİRİLİYOR?

  • Nesli tükenen bitkilerin doku kültürü ile yetiştirilmesi, bitkinin küçük bir parçasının laboratuvar koşullarında steril bir ortamda uygun bir besin çözeltisi içinde büyütülmesini içerir. Bu küçük parça, bitkinin hücrelerinden oluşan bir dokudur ve "eksplant" olarak adlandırılır.
  • Eksplantlar, steril bir ortamda işlenerek, uygun besin çözeltisinde büyütülür. Doku kültürü tekniği ile eksplantlar, bitkinin büyüme faktörlerini ve hormonlarını içeren besin çözeltilerinde gelişir. Bu işlem sonucunda, eksplantlar kök, yaprak ve gövde gibi bitkinin farklı kısımlarına dönüşebilirler.
  • Doku kültürü tekniği, nadir bitki türlerinin klonlanmasına ve üretimine olanak sağlar. Bitki dokuları, hızlı bir şekilde çoğaltılabilir ve daha sonra tohumlar veya fideler gibi geleneksel yöntemlerle yetiştirilebilir. Bu, nesli tükenen veya nadir bitkilerin korunması ve yeniden üretilmesi için önemli bir yoldur.
  • Türkiye'de nesli tükenen bitkilerin doku kültürü ile yetiştirildiği birkaç tesis şunlardır:
  • Ege Üniversitesi Bitki Biyoteknolojisi Uygulama ve Araştırma Merkezi (EBBAM): Ege Üniversitesi'nde bulunan EBBAM, nesli tükenen bitkilerin doku kültürü ile üretimi konusunda çalışmalar yürütmektedir.
  • TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) Bitki Biyoteknolojisi Enstitüsü: TÜBİTAK MAM, bitki biyoteknolojisi alanında araştırmalar yürüten bir enstitüdür ve nesli tükenen bitkilerin doku kültürü ile üretimi konusunda da çalışmalar yapmaktadır.
  • Konya Selçuk Üniversitesi Tarla Bitkileri Bölümü: Selçuk Üniversitesi, tarla bitkileri konusunda eğitim veren bir üniversitedir ve nesli tükenen bitkilerin doku kültürü ile üretimi konusunda da çalışmalar yürütmektedir.
  • Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Biyomühendislik Bölümü: Gazi Üniversitesi, biyomühendislik alanında eğitim veren bir üniversitedir ve bitki biyoteknolojisi konusunda da araştırmalar yapmaktadır. Nesli tükenen bitkilerin doku kültürü ile üretimi konusunda da çalışmalar yürütmektedir.
  • Bu tesisler, nesli tükenen bitkilerin korunması ve yeniden üretimi konusunda önemli çalışmalar yapmaktadırlar.

NESLİ TÜKENEN BİTKİLERİ KORUMAK İÇİN NELER YAPILABİLİR?

Nesli tükenen bitkilerin korunması için birkaç yöntem vardır:

  • Koruma altına alma: Bu yöntem, nesli tükenmekte olan bitkilerin doğal yaşam alanlarının koruma altına alınması anlamına gelir. Bu alanlar, milli parklar, doğal sit alanları, biyosfer rezervleri gibi korunan alanlar olabilir.
  • Yeniden üretme: Bu yöntem, bitkilerin yeniden üretilmesi ve doğal yaşam alanlarına geri getirilmesi anlamına gelir. Bu, tohum toplama, aşı yapma, mikroçoğaltma veya klonlama gibi teknikler kullanılarak yapılabilir.
  • Habitat restorasyonu: Bu yöntem, nesli tükenmekte olan bitkilerin doğal yaşam alanlarının restorasyonu anlamına gelir. Bu, tahrip edilmiş veya bozulmuş habitatların restore edilmesi, bitkilerin tekrar doğal yaşam alanlarına yerleştirilmesi, ayrıca ormanların yeniden ağaçlandırılması gibi yöntemleri içerir.
  • Eğitim ve farkındalık: Nesli tükenmekte olan bitkilerin korunması, toplumda farkındalık yaratmayı ve insanların bu bitkilerin önemini anlamalarını gerektirir. Bu, okullarda eğitim programları, seminerler, konferanslar ve kampanyalar yoluyla yapılabilir.
  • Yasal düzenlemeler: Yasal düzenlemeler, nesli tükenmekte olan bitkilerin korunması için önemli bir araçtır. Bu, ulusal ve uluslararası düzeyde, yasalar ve düzenlemelerin oluşturulmasını ve uygulanmasını içerir. Ayrıca, bitkilerin kaçak toplanması ve ticareti gibi faaliyetlerin yasaklanması, koruma altına alınan alanların korunması, habitat restorasyonu gibi konularda yasal düzenlemeler yapılabilir.

ULUSAL DÜZEYDE TÜR KORUMA EYLEM PLANLARI

  • Ulusal düzeyde tür koruma eylem planları, bir ülkenin kendi topraklarındaki nesli tükenme tehlikesi altındaki türleri belirlemesine ve koruma altına alınmasına yardımcı olur. Bu planlar, türlerin nedenleri, dağılımı, ekolojisi, koruma durumu, yönetim ihtiyaçları ve koruma önlemlerinin belirlenmesiyle hazırlanır. Ayrıca, kaynakların yönetimi, tehlikeli madde kullanımının kontrolü, doğal yaşam alanlarının korunması, biyolojik mücadele ve üreme programları gibi türlerin korunması için gerekli olan tüm önlemleri de içerirler.
  • Bu planlar genellikle bir dizi aşamada hazırlanır. İlk olarak, korunması gereken türlerin listesi oluşturulur ve nesli tükenme riski altındaki türlerin belirlenmesi için bilimsel veriler toplanır. Ardından, türlerin korunması için gerekli olan öncelikler belirlenir ve koruma ihtiyaçlarına göre önceliklendirilir. Sonra, belirlenen türlerin korunması için gereken yönetim önlemleri, araştırma ve izleme gereksinimleri, topluluk katılımı ve eğitim programları, mali kaynaklar ve diğer kaynaklar belirlenir.
  • Koruma eylem planları, türlerin korunması için bir çerçeve sağlayarak, yönetim ve uygulama için gereken adımları belirler. Planlar aynı zamanda, türlerin kaybını önlemek için ilgili hükümetler, kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri arasındaki işbirliği ve koordinasyonu da artırır.

TÜR KORUMA EYLEM PLANLARINA DESTEK SAĞLAYAN SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ

Tür koruma eylem planlarına destek sağlayan sivil toplum örgütleri, bu alanda faaliyet gösteren çeşitli yerel ve ulusal kuruluşlar olabilir. Örneğin, doğa koruma dernekleri, botanik bahçeleri, araştırma merkezleri, üniversiteler, yerel topluluklar, çiftçi dernekleri ve yerli halklar gibi kuruluşlar bu alanda çalışmalar yürütebilir.

Doğa koruma dernekleri, özellikle nesli tükenmekte olan bitki türlerinin korunması için farkındalık yaratma, eğitim ve kampanyalar düzenleme, bilimsel araştırmalar yapma, habitatların korunması ve restorasyonu, yerel toplulukların dahil edilmesi ve yasal düzenlemelerin geliştirilmesi gibi konularda çalışmalar yürütürler.

1.Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD): 1951 yılında kurulmuş olan, doğal varlıkların korunmasına yönelik en eski sivil toplum örgütlerinden biridir. Amacı, Türkiye'deki doğal varlıkların korunması, doğal çevrenin iyileştirilmesi, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımının sağlanması, doğal yaşamın tanıtımı ve bilimsel araştırmaların teşvik edilmesidir. TTKD, pek çok tür koruma projesi yürütmekte ve tür koruma eylem planlarına destek sağlamaktadır.

2.Doğa Derneği: Türkiye'de doğanın ve biyo çeşitliliğin korunması, sürdürülebilir kullanımı ve doğa dostu bir yaşam tarzının benimsenmesi amacıyla faaliyet gösteren bir sivil toplum örgütüdür. Doğa koruma projeleri yürüten, araştırmalar yaparak bilimsel verilerle doğanın korunması için çalışmalar yapan, doğa eğitimi programları düzenleyen ve kamuoyu oluşturarak doğa koruma konusunda farkındalık yaratan Doğa Derneği, ülkemizdeki biyo çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımı konusunda önemli bir role sahiptir.

3.WWF Türkiye: Doğal kaynakları ve biyoçeşitliliği korumak, insanlar ve doğa arasındaki dengeyi sağlamak, iklim değişikliği gibi çevresel sorunlara çözüm bulmak amacıyla faaliyet gösteren uluslararası bir sivil toplum örgütüdür. Türkiye'de 2000 yılında kurulmuştur ve Türkiye'nin biyoçeşitliliğini korumak, habitatların iyileştirilmesi, türlerin korunması, su kaynaklarının yönetimi, ormansızlaşma ile mücadele, sürdürülebilir tarım ve balıkçılık gibi konularda çalışmalar yürütmektedir. WWF Türkiye, aynı zamanda Türkiye'nin doğal varlıklarının yönetimi konusunda hükümetler, özel sektör, yerel yönetimler ve toplumun diğer kesimleriyle işbirliği yaparak sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda çalışmalar yürütmektedir.

4.Dünya Doğayı Koruma Vakfı (World Conservation Union - IUCN) Türkiye Temsilciliği: Türkiye'deki doğal varlıkların korunmasına yönelik çalışmalar yürütmekte olan bir sivil toplum örgütüdür. IUCN, dünya çapında biyolojik çeşitlilik, ekosistemlerin korunması, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı ve çevre politikaları konularında uzmanlaşmış bir organizasyondur. Türkiye Temsilciliği ise ülkedeki doğal varlıkların korunması, sürdürülebilir kullanımı ve yönetimi, ekosistemlerin restorasyonu gibi konularda çalışmalar yapmaktadır.

5.Türkiye Ornitoloji Derneği (TOD): Türkiye'deki kuşların takibi, araştırılması, korunması ve yaşam alanlarının sürdürülebilirliği için çalışan bir sivil toplum kuruluşudur. TOD, kuş gözlemleri, araştırmaları ve eğitim faaliyetleri yürütmektedir. Türkiye'de özellikle kuşların göç yollarındaki korunması ve doğal yaşam alanlarının korunması konularında çalışmalar yapmaktadır. TOD, kuş türlerinin popülasyonlarını takip etmek, doğal yaşam alanlarını korumak ve sürdürülebilir turizm faaliyetlerine destek vermek amacıyla projeler yürütmektedir.

6.Çevre ve Orman Gönüllüleri Vakfı (ÇOGEV): 1992 yılında kurulmuş bir sivil toplum örgütüdür. Amacı, doğayı koruma, çevre kirliliği ve iklim değişikliği gibi konulara dikkat çekmek, kamuoyu oluşturmak ve bu alanlarda farkındalık yaratmaktır. ÇOGEV, Türkiye'nin doğal zenginliklerinin korunması, sürdürülebilir kullanımı ve gelecek nesillere aktarılması amacıyla çalışmalar yapmaktadır. Bu kapsamda, farklı yaş gruplarına yönelik eğitimler, doğa yürüyüşleri, temizlik etkinlikleri, çevre bilinci geliştirme çalışmaları gibi faaliyetler yürütmektedir.

7.Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP): 1989 yılında kurulmuş bir sivil toplum örgütüdür. Platform, Ege Bölgesi'ndeki doğal ve kültürel varlıkların korunması, sürdürülebilir kalkınma ve çevre bilincinin yaygınlaştırılması için çalışmalar yürütmektedir. Tarım, turizm, sanayi gibi sektörlerin çevreye etkilerini azaltmak için projeler geliştiren EGEÇEP, aynı zamanda yerel halkın da katılımını sağlayarak çevre sorunlarına duyarlılık oluşturmayı hedeflemektedir.

8.Yeşil Artvin Derneği: Artvin ilinde doğal alanların korunması, çevre ve sürdürülebilir kalkınma konularında çalışmalar yapan bir sivil toplum örgütüdür. Doğal alanların korunması, biyolojik çeşitliliğin korunması, ormansızlaşmanın önlenmesi, ekoturizmin teşvik edilmesi gibi konularda çalışmalar yürütmektedir.

9.Kuzey Doğa Derneği: Türkiye'nin doğal kaynaklarının korunması, doğa değerlerinin ve biyoçeşitliliğin sürdürülebilir kullanımının teşvik edilmesi, doğal yaşamın korunması, bilimsel çalışmalar yapılması, araştırma-geliştirme faaliyetlerinin desteklenmesi, eğitim ve farkındalık faaliyetleri yürütülmesi gibi konularda faaliyet gösteren bir sivil toplum örgütüdür. Kuzey Doğa, özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi'nde yürüttüğü çalışmalarla bilinmektedir.

10.Kuzey Ormanları Savunması (KOS): Türkiye'nin kuzeyinde yer alan ormanların ve biyoçeşitliliğin korunması için çalışan bir sivil toplum örgütüdür. KOS, ormancılık ve çevre politikaları konusunda bilinçlendirme çalışmaları yapmakta, yasal düzenlemelerin izlenmesini ve doğaya zarar veren uygulamalara karşı mücadele etmektedir. Ayrıca KOS, kuzey ormanları ekosistemlerinin korunmasına yönelik projeler yürütmekte ve bölgedeki yerel halkın da katılımını sağlamaktadır.

Botanik bahçeleri, nadir bitki türlerinin tohum toplama, çoğaltma, habitat restorasyonu, botanik bahçelerde koruma altına alma gibi konularda önemli bir rol oynarlar. Bu bahçeler aynı zamanda araştırmacılar için de bir kaynak oluşturur. Örneğin, İstanbul Üniversitesi Botanik Bahçesi, Ege Üniversitesi Botanik Bahçesi, Ankara Üniversitesi Botanik Bahçesi gibi botanik bahçeler Tür koruma eylem planlarına destek vermektedirler.

Sonuç olarak, Tür koruma eylem planlarına destek sağlayan sivil toplum örgütleri farkındalık yaratma, bilimsel araştırmalar yapma, habitatların korunması ve restorasyonu, yerel toplulukların dahil edilmesi ve yasal düzenlemelerin geliştirilmesi gibi konularda önemli bir rol oynarlar.

Nesli Tükenen Bitkileri Koparanlara Verilen Cezalar

Türkiye'de nesli tükenen bitkileri koparanlara verilen cezalar, 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu ve 6831 sayılı Orman Kanunu gibi yasal düzenlemelerle belirlenmektedir. Bu kanunlar, nesli tükenen türlerin avlanması, toplanması, taşınması ve ticaretini yasaklamaktadır. Ayrıca, Türkiye'de nesli tükenmiş türlerin korunmasına yönelik olarak çeşitli yasal düzenlemeler ve uluslararası sözleşmeler de bulunmaktadır. Nesli tükenen bitkileri koparanlara verilen cezalar, yapılan ihlalin niteliğine ve yoğunluğuna göre değişebilmektedir. Bu cezalar arasında para cezaları, hapis cezaları ve kamu hizmeti cezaları yer alabilir.

6831 sayılı Orman Kanunu: 6831 sayılı Orman Kanunu, ormanların korunması, yönetimi, rehabilitasyonu, ağaçlandırılması, yangınla mücadele ve orman köylüsü ile ormanların sürdürülebilir bir şekilde kullanımını düzenleyen kanundur. Bu kanunun ilgili maddeleri, ormanlık alanlarda bulunan bitki türlerinin korunmasına yönelik hükümler içermektedir. Buna göre, ormanlık alanlarda bulunan bitki türleri koruma altına alınmıştır ve bu türlerin korunması amacıyla belirli yaptırımlar uygulanmaktadır. Kanuna göre, ormanlık alanlardaki bitki türlerinin koparılması veya tahrip edilmesi yasaktır ve bu eylemler cezai yaptırımlarla karşılanmaktadır.