Şanlıurfa Barosu, Halepçe Katliamı’nın yıldönümü dolayısıyla X hesabından açıklamada bulundu.
Şanlıurfa Barosu X hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verdi; ‘’16 Mart 1988'de Kürt Halkı, dönemin Irak Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin'in emriyle tarihin tanık olduğu en büyük soykırımlardan birinin hedefi olmuştur. 1986-1988 yılları arasında Saddam Hüseyin yönetimindeki Irak Baas Rejimi tarafından, Kürdistan Bölgesinde yaşayan Kürt Halkı düzenli, sistematik saldırılarla katledildi. İnsanlık tarihinin utanç sayfası olan bu soykırımın etkileri günümüzde hala devam etmektedir.
Halepçe'de çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 5 bini aşkın sivil Kürt, kimyasal gazlardan zehirlenerek hayatını kaybetmiştir. 7 binden fazla Kürt ise saldırılardan yaralanmıştır. Uzun yıllar boyunca etkisi devam eden kimyasal gazlar sebebiyle yaklaşık 45 bin kişi yaşamını yitirmiş; 60 binden fazla kişi de sakat kalmıştır.
Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Engellenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesinin 2. maddesine göre soykırım "Ulusal, etnik, ırksal ve dinsel bir grubun bütününün ya da bir bölümünün yok edilmesi niyetiyle girişilen şu hareketlerden herhangi biridir. Grubun üyelerinin öldürülmesi, grubun üyelerine ciddi bedensel ya da zihinsel hasar verilmesi, grubun yaşam koşullarının grubun bütününe ya da bir kısmına getireceği fiziksel yıkım hesaplanarak kasti olarak bozulması, grup İçinde doğumları engelleyecek yöntemlerin uygulanması, çocukların zorla bir gruptan alınıp bir diğerine verilmesi" şeklinde tanımlamaktadır. Kimyasal silahların kullanılması da 1925 yılında Cenevre Antlaşmasıyla yasaklanmış ve uluslararası sözleşmelerle kimyasal silahların kullanılması savaş suçu olarak düzenlenmiştir. Kürt halkı, uluslararası hukukta en ağır suçlar olarak düzenlenen; savaş suçu, soykırım suçu ve insanlığa karşı suçların tümüne maruz kalmıştır.
Tüm Dünyanın tanık olduğu bu katliam hala uluslararası kamuoyunda soykırım olarak kabul edilmemiştir. Kürt Halkının bilinçle, düzenli ve sistematik şekilde yok etmeye çalışan bu soykırımın Dünyada tanınması adaletin bir yükümlülüğüdür. Tüm Dünya halkları işlenen bu soykırımda taraf olduğundan; tüm Dünya devletlerince bu soykırım tanınmalıdır. Bu soykırımın Türkiye ve Dünya devletlerince tanınmasının İleride oluşması muhtemel soykırımların gerçeklememesi için caydırıcı etkisi olacaktır.
Binlerce insanın yaşam hakkının ihlal edildiği Halepçe Soykırımının 36. Yıldönümünde yaşamının yitirenleri bir kez daha saygıyla anıyor; insanlığa karşı İşlenen bu utanç verici suçu lanetliyoruz. Başta Türkiye'ye olmak üzere bütün Dünya devletlerine bu soykırımı tanıması çağrısında bulunuyoruz.’’ Dedi.