Hayatta saadeti yapan şeyler çok küçük parçalardır.
Bir iyilik,
Bir gülümseme,
Tatlı bir bakış,
Ve iyi bir dilek olarak sayabiliriz. Çünkü mutluluk ve hüzün bulaşıcıdır. Siz bu iki duyguyu çevrenizdekilere ne yoğunlukta yaşatırsanız aynı oranda onlarda size yaşatır. Bu gün olmasa bile yarın oda olmasa er ya da geç yaşattığınızı mutlaka yaşarsınız. Çünkü yaşadığınız hayat nefes alıp vermekten daha fazlasını hakkediyor. Vebali var, hayrı var, şerri var ve en önemlisi ahireti var.
Bakıyorum son dönemlerde hak yemeyi yaşam biçimi sayarken zerre kadar utanmayanlar; adaletliymiş gibi, haktan yanaymış gibi, iyiymiş gibi, dürüstmüş gibi, en beteri de insancılmış gibi yapmaya başladılar. Bunun için yaygara koparmak, tribüne oynamak, hoplamak zıplamak gibi ucuz gerekçelere gerek yok. Artık herkes biliyor ki kitabınızda hak, hukuk, adalet ve insani değerler yoktur. Sizin için varsa yoksa menfaatleriniz ve tanınmış bir sima olmak her şeye bedeldir. Çünkü çürüyen dünyanızda haysiyetsiz olmak, kirli kalmak ve adaletsiz olmak utanılacak bir şey değil artık. Bu yüzden Bütün güzelim değerleri katlettiniz. Hak, hukuk, adalet, saygı, sevgi ve hoşgörüyü hükümsüz bıraktınız. Bir bakıyoruz çıkmışsınız görsel yada yazılı medyaya göz boyamak için hep konuşursunuz ama icraat yok. Fakat önümüze senaryosu sizce yazılmış bir oyunu servis edersiniz. Bizleri de ara vermeden bu oyunu oynamaya mecbur edersiniz. Başka seçenek de bırakmazsınız. Sadece dayattığınız oyunu başardığımızda veya sizlerden yana tavır aldığımızda oyuna yani bize biçtiğiniz hayatın koşullarına rahatlıkla ulaşabiliriz yada sevmediğimiz bu sahneleri daha rahat oynayabiliriz. Fakat oyunun kendisinde de başrolde de yokuz ne yazık ki. Gülünç ve bir o kadar da acıklı olanda bu maalesef. Düşünüyorum da aptal yerine koyduklarınızın vebalini nereye koyacaksınız. Çünkü hayat sadece buradan ibaret değil. Ve iki nefes kadarlık bir ömrünüz var. Karun da olsanız, dünyaya da hükmetseniz ne yazar.
Bir düşünün bence.
Sonuç olarak ne acıdır ki, hak hukuk ve adaletin olmadığı bir dünyamız var. O yüzden bu kadar riyakarın olduğu dünyada hak asla yerini bulmaz. Ama ne zaman ki; anne karnına sığarken dünyaya neden sığmadığını ve en sonunda bir metrekarelik yere nasıl sığmak zorunda kalacağını fark ederse insan. İşte o zaman dünya yaşanabilir bir yer olur artık. İnşallah biz de o günleri görürüz.