Öncelikle sunu belirtmeliyim ki amacım;
Ne veliye dil uzatmak
Ne deliyi taşlamak
Karınca misali
Kalemimle de olsa Şanlıurfa’mızın sorunlarına dikkat çekmektir diyor ve konumuza dönüyorum.
Şanlıurfa’mızda sadece görüyoruz, bakıyoruz ve geçiyoruz. Sonrada son pişmanlığın fayda etmediğini yaşayarak pahallı bedeller ödüyoruz. Çözümün, iyiliğin ve güzelliğin ortaya çıkması için akıl, irade, samimiyet, çaba ve gayret gerektirir. Bunu dile getiriyoruz ama icraata gelince “Siye ne lo veya Ağe siye mi düşmüş memleketin sorunları. Ağrımayan başı ağrıtacaksan der için içinden çıkarırız kendimiz ve yakın gördüklerimizi. Sonrada şikayet ediyoruz. Ama lafla, sloganla ve hamasetle hayata hiç bir değer katmadan kendimizi kandırmaya devam ediyoruz.
Bakın son günlerde sosyal medyada görüyorum.
Neymiş efendim.
Muhtarlar mahallelerine uyuşturucu için pankart assınlar.
Bende Oldu da bitti maşallah diyorum.
Belediye her yere pankart asıyor da n’olmuş ?
Bitirdi mi sorunları ?
Bitirmeyi boş verin. Ne acı ki günden güne kötüye gidiyor memleketin durumu. Ve bütün bunları bilmemize rağmen sadece boş ver ağe, siyemi kalmış memleketin sorunları. Böyle gelmiş böyle gider diyoruz hep. Yani hiç birimiz bu olayların masumu değiliz. İşledik , şahit olduk, yahut sustuk kötülüklere yada yapılması gerekirken yapılmayanlara. Hatta işin acı tarafı mı desem veya ilginci mi desem hala günden güne bozulan aile düzenimizi ve şehrin yaşanmaz hale gelişini sadece pankartla veya “babosan, dedosan” gibi içi boş söylemlerle çözeceğiz. Helal olsun vallahi. Gerçekten pratik çözüm.
Bakın Hacı Bektaşı Veli derki;
“Ayağa kalkarsan hizmet amacıyla kalk,
Eğer konuşacaksan, hikmet ile konuş,
Ve oturacağın zaman, saygı ile otur!”
Ve bunları derken de işe yarayacaksa eğer demeyi eklemiştir.
Yani umuda inandığımız şu günlerde yalan vaatlerden müsvedde bir hayat çıkıyor ve bunun hala farkında değiliz maalesef. Neler kaybettiklerini hatırlamak istemeyenler , neler kazanacaklarının hayaliyle yaşıyor duruma geldiler. Uyanın artık uyuşturucunun evlerimize kadar girdiği bir dönemde, çocuklarımız ve aile düzenimiz hatta memleketimiz asla güvende değildir. Bizi bekleyen ve acele eden bataklığa koşar adım giderken kirli ya da kanlı nasıl olursa olsun parayı bulmak insanların öznesi olmuşken haysiyet, onur, erdem gibi gerçeklerin sinek pisliği kadar değeri kalmamışken İnsanlar (!) icat ettiği kötülüklerle bir anda zengin oluyor haberiniz olsun. Sigara, alkol ve insan satanlar için yeni bir alışveriş merkezi daha açıldı. Adı madde bağımlılığı olan bu illet üstelik kötülük zinciri kuruyor paraya para demediği gibi; Adalete adalet demiyor. Yeter ki ortamını bulsun, şerefsizliğin kana karışması bir salise. Sonrada sokaklar aklı başından alınan genç nesillerle dolu ve geleceğimiz karartılıyor. Bakın insanı sadece ölüm terbiye etmiyor veya kötülüklerden haberdar etmiyor. Bu yüzdende sadece muhtarların mahallelerine pankart asması veya söylemler yetmiyor. Mahallenin ileri gelenleri, Cami imamları, okul müdürleri , hatta sağlık ocakları, emniyet ve aileler el birliği yapmalı ve bu yola baş koymalıdır. Camiler daha faal, okullar daha faal ve açık olmalı. Cami imamları namaz kılma memuriyeti zihniyetinden daha ötesine görevlerini taşımalı. Dini, maneviyatı anlatmalı. Yani kapatılmamalı 24 saat camiler. Bu çocuklar sokakta ve köprü altlarında kalacaklarına gelir orada kalırlar. İlgilenen din görevlisi veya okul görevlisi de olunca bakarsınız bu sefil hayatlarına son verirler. Kısacası her tarafta seferberlik ilan edilmelidir. Bu uğurda gece gündüz demeden çaba sarf edilmelidir. Ve yarınlar için kanlı ve kirli parada gözü olmayan, yere düşeni kaldıran, kendisinden çok başkaları için de yaşayan, sistemden nemalanmak, hak yemek, hukuku çiğnemek gibi dertleri olmayan bir nesil için çaba göstermek olmalıdır. Bunun için geç kalmış olunsa bile hep beraber mücadele edilmelidir. Yoksa kuruduktan sonra çiçeğe su vermenin alemi kalmıyor haberiniz olsun. Sağlıklı günler temennisiyle saygılar sunuyorum.