İnsanlık, varolduğu günden bugüne dek umutla yaşar ve daha fazla mutlu olmanın arayışı içerisine girer. Mutluluk kavramı kişiye göre değişir: Kimileri sevdikleriyle birlikte sağlıklı, huzurlu yediği bir lokma ekmeğe şükrederken, kimileri ise bulunduğu sosyo-ekonomik durumunu aşarak büyük hayaller kurar.
Umutlarımızı yeni bir yıla bağlamak ve şartlarımızı aşan hayaller kurmak zamanla bizleri mutsuzluğa, umutsuzluğa ve karamsarlığa sürükler. Her yeni yıl hepimiz için yeni umutlar demektir. Hayallerimizin sınırı yoktur. Aslında yeni yılın bize tam olarak ne ifade ettiğini ya da kimimize göre çok da anlam ifade etmediğini birçoğumuzbiliyoruz. Sadece takvim değişiyor ve biz bu takvim değişikliğine manevi ve pembe anlamlar yükleyip bunubilinçaltımıza yerleştirmeyi seviyoruz. Yeni yıl, geçmiş yıllarda yapamadığımız, başaramadığımız hayallerimizin bilinçaltından çıkıp tekrar hayal kurmanın verdiği enerjidir.
Yeni yılda herkesin dileği, istemi farklıdır. Kimisi sağlık, huzur sevgi, isterken kimisi de ev, araba para ister. Hayallerimizin sınırı yoktur. Bizler şartlarımızı zorlayan uç noktadaki hayallerle yeni yıla girerken hastanede, hapishanede madenlerde, kısacası zor yaşam koşulları içinde olan insanların hayallerini hiç düşünmeyiz. Hasta yatağında yatan bir insan yeni yıla kolunda serumsuz sağlıklı girmeyi hayal eder. Hapishanedeki insan ailesiyle geçireceği yeni yılın hayalini kurarak demir parmaklıklar arkasında mavi gökyüzünü görmeye çalışır. Tüm bu istem ve arzularımızın temel sebebi; iç huzurumuzun eksik olmasıdır. Yeni yıl işin bahanesi olur ve yeni yıldaki hayallerimizle sadece iç huzurumuzu rahatlatma çabasıdır.
Çocukluğumuzda yeni yıla girerken büyüklerimiz birbirlerine iyi temennilerde bulunurdu. Herkes ailesi sevdikleri ve yakın çevresi için maneviyat içeren hoş sözler söylerdi. Şimdilerde insanlar genelde şahsına yönelik maddiyat içeren dileklerde bulunuyor. Dileklerinsınırı kalmadı. İnsanlar aileleri ile birlikte genelde ev ortamında yeni yılda nasıl zaman geçireceğini, eğleneceğini planlarken şimdilerde sosyo-ekonomik nedenlerden dolayı bırakın yakınlarımızı düşünmeyi kendimizi dahi unutur olduk. Özellikle metropollerde işsizlik, iş stresi, trafik, mobing altında çalışma, ekonomik kaygılar vs. yoğun kaygı duyup kendimizi dahi unutur olduk.
2019 yılının son günlerinde yeni yıla sesleniyorum; hoşça gel ve hoşça kal bizimle…
Öyle bir gel ki; masum çocukların ölmelerini, tacize uğramalarını engelle! İnsanların yüreğine sevgi, merhamet ve şefkat koy, vicdanlarını sızlat, sızlat ki yanlışlardan uzak dursunlar. Aç yatan komşusuyla bir lokma ekmeği paylaşmayı bilsinler.
Öyle bir hoş gel ki; kadın cinayetleri tacizleri son bulsun. Hatta insanın insana yaptığı şiddet ve hatta insanların tüm canlılara yaptığı eziyet son bulsun. Hayvanlar doysun, ağaçlar bitkiler rahat nefes alsın. Özgürce korkusuzca köklerini salsınlar toprağa, dallarını uzatsınlar gökyüzüne.
Gel yeni yıl! Hoş gel ve insanlara duygu-düşüncelerini özgürce ifade edebilme şansı ver. Utanıp sıkılmadan, ulu orta yerde hıçkıra hıçkıra ağlayabilsinler sevinçlerini. Küçücük bir şeyden mutlu olup evreni çınlatacak kahkahalar atabilsinler. Birbirlerini en önemlisi hayatı sevsinler, daha çok sevsinler. O kadar çok sevsinler ki; bir karanfili koklamasını kaldırım kenarında açan bir papatyayı seyredip mutlu olmasını bilsinler. Bir şarkıya eşlik edip ritim tutabilsinler.
Hoş gel hoşça kal yeni yıl. Sevgisizlik duvarlarını kaldır aramızdan, tüm sevdiklerimizle dolu dolu yaşat hayatımızı. Bir parçada olsa sorumluluklarımızdan uzaklaşıp, kendimiz için yaşamayı öğret bize. İhanetlerden uzak tut bizi, vefasızları çıkarma karşımıza. Hastane kapılarında şifa bekleyenlere, mahpus damlarında haksız yere kalanlara umut ol, çare ol aydınlat dünyamızı. Egoist gözünü hırs, para vemakam bürümüş insanlara ışık ol, yüreklerine vicdan koy. İlmek ilmek nakış gibi sevgi yükle yüreğimize. Bize daha çok sevmeyi öğret. Bir çocuğun acı dolu çığlığıyla, yüreği yanan bir ananın feryadı, isyan dolu ağıtlarıyla değil kuş sesleriyle uyandır bizi. Top, silah, tüfeğe dur de, savaşlara son ver.
Ya hoş gel, hoşça kal bizimle ya da al bu dünyadan tüm insanlığı; al ki doğa dengesine kavuşsun. Papatyalar boynunu bükmesin, gelincikler yaprak dökmesin, baharda açsın kardelenler.
En önemlisi sen önce çocukları yaşat. Yaşat ki gülüşleri yankılansın insanların yüreklerinde.