Sabır deyince Eyyüb (a.s.) gelir akla...
Hz. Eyyüb tam bir sabır , sebat ve teslimiyet örneğidir.
En zor durumlarda bile Allah'a bağlılığından zerrece şaşmamıştır.
Eyyüb (a.s.), namaza durduğu zaman,
Dünya ile alakasını tamamen keser,
Hakk Teâlâ'dan başka bir şey düşünmezdi.
Hakk Teâlâ, O'nun ibadet ve taatteki sabrını övünce,
Yerde ve gökte bulunan bütün melekler, ziyaretine geldiler.
Şeytan, Eyyüb (a.s.)'ı kıskanarak Hakk Teâlâ'ya niyazda bulundu.
- Ya Rabb, bu kuluna ne izzet verdin de melekler onu ziyarete geliyor?
- Eyyüb benim sabırlı kulumdur. Sabırlı kullarıma böyle ikramlar da azdır.
- Ya Rabb, O'nun sabırlı olup olmadığı benim tecrübeme bağlıdır. İzin ver de, ben onu bir tecrübe edeyim!
- Ey melun haydi tecrübe et!
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
''Şüphe edilen altın, ateşle muayene edildiği gibi, insanlar da dert ile, bela ile imtihan olur..''
Taberani
Şeytan, izin üzerine, Eyyüb (a.s.)'ın yanına gitti. Sabrını taşırıp yoldan çıkarmak için önce malına el uzattı. Dağda otlayan bütün davarlarını öldürüp Eyyüb(a.s.)'ın yanına geldi. Onu secdede bulup dedi ki:
- Ya Eyyüb, sen hâlâ ibadetle meşgulsün. Halbuki Rabb'in sana hışmetti. Bütün davarlarını kırıp geçirdi. Ona hâlâ ibadet mi ediyorsun?
Hz. Eyyüb namazını bitirip selam verdikten sonra buyurdu ki:
- Davarların hepsinin helak olduğunu söylüyorsun. Onlarla benim ne alakam vardır? Ben sadece aciz bir kulum, köleyim. Kölenin nesi olur? Bütün mal-mülk efendinindir. Efendi, kendi davarlarını helak etmişse, bana ne? Ben kulum, kulluğumu bilirim.
Sonra, tekrar ibadete başlayınca, şeytan perişan oldu. Bu sefer de evlatlarına el attı. On çocuğunun hepsini öldürüp tekrar Eyyüb (a.s.)'ın yanına geldi. Dedi ki:
- Ya Eyyub yaptığın ibadetlerin Hakk katında bir sineğin kanadı kadar kıymeti yoktur. Rabb'in sana gazap etti. Bütün çocuklarını öldürdü.
- Çocuklarımın benimle ne ilgisi var? Yaratan, can veren, yaşatan, öldüren Odur. Hüküm yalnız kahhar olan Allah-ü Teâlânındır. Tekrar namaza durdu. Şeytan, umduğunu bulamayınca çok üzüldü. Hak teâlâya niyaz etti:
- Ya Rabb, Eyyüb kulunu çok sabırlı buldum. Mallarını ve evlatlarını helak ettiğim halde gönlünü Senden alamadım. Müsaade buyur da bir de gidip elimi Eyyüb'ün vücuduna süreyim, onu hastalandırayım!
Bakalım bu sefer sabredebilecek midir?
- Haydi git, bildiğini yap!
Şeytan, Eyyüb (a.s.)'ı secdede iken, burnundan üfledi. Bütün vücudu eridi. Zehirli yılan sokmuş gibi oldu. Her tarafı yara oldu. Buna rağmen bir defa inleyip sızlamadı.
Şeytan bir doktor şeklinde gelip,
Bir sıkıntın varsa söyle, hemen tedavi edeyim dedi. Fakat sıkıntısını belli etmedi, halinden şikayet etmedi. Yedi yıl, hasta yattı. Yine de gücünün yettiği nispette Rabb'ine ibadet ederdi..
Eyyüb (a.s.) Allahü Teâlâdan ümidini kesmeyip sabrederek imtihandan başarıyla çıkınca, bütün malı ve evladı tekrar kendisine verildi. Allahü Teâlâ, sabredenlerle beraberdir. Onun kaza ve kaderine sabredenler sonsuz nimetlere kavuşur.
Kur'an-ı Kerimde mealen buyuruldu ki:
''Sabredenlere, mükafatlar hesapsız verilecektir..''
Zümer s. / 10
Hadis-i şerifte de şöyle buyuruldu:
Allahü teâlâ buyurdu ki: "Kimin, bedenine, evladına veya malına bir musibet gelir de o da sabr-ı cemil gösterirse (güzel sabrederse), Kıyamette ona hesap sormaya haya ederim...