Allah(cc)'ü Teâlâ ile görüşmek üzere Tûr dağına giderken, sürekli olarak kuru ekmekle beslenen bir garibanı görür...
Bu adam Hz. Musa(as)'ya;
"Ya Musa...Allah(cc)'ü Teâlâ'ya, bana kuru ekmekten başka rızık verip vermeyeceğini sorarmısın.." der...
Hz Musa(as), adamın bu sorusunu Allah(cc)'ü Teâla'ya iletir..Ve;
" Ey Musa(as)! o kulumun dünyadaki rızkı kuru ekmektir" cevabını alır...
Hz Musa(as) geri dönerken bu cevabı adama iletir..Adam çok sinirlenir...öfkeli öfkeli hadsiz laflar sarfederek oradan ayrılır...Aradan bayağı uzun zaman geçer.
Hz. Musa(as) yine birgün bu adamla karşılaşır...Ama bu defa adamı iki dirhem bir çekirdek giyinmiş hâlde görür..Hâli tavrı değişmiştir. Şaşırır. Ona hâl hatır eder.
Adam iyi olduğunu, Onu gördüğünden bu yana maddi durumunun çok değiştiğini, çok zenginlediğini, Bir çok yerde mal mülk edindiğini böbürlenerek anlatır. Anlatır anlatmasına da..
Hz Musa(as) duruma çok şaşırır.. Çünkü Allah(cc)'ü Teâlâ'nın o kulu hakkında " onun dünyadaki rızkı, kuru ekmektir" sözünü hatırlar..Birden aklına adamı denemek gelir...Hemen uzanır...Ve heybesindeki helvayı çıkartır..Adama uzatır.
Adam titremeye başlar..."Ben ekmekten başka bir şey yiyemiyorum" der...Hz Musa(as) adamdan bu cevabı alınca hikmeti anlar...
"Ne kadar malın olursa olsun...sadece sana rızık olarak yazılanı yersin"...
Yani rızık kazanılan değil...Kullanılabilinendir...