Bazen alışageldi yaşıyoruz dünyayı, bazen farkında olmadan farkındalık yaratabiliyoruz. Çoğu kez döndüğümüz yanlışlardan artık zevk almaya başlıyoruz. Sizce nedir bunun adı, sonucunu bildiğin halde neden kaybetmek ister insan. Doğamızda var sanırım biz gibilerin, doğasının kanunudur belki acı çekmek. Hissettiklerimizin bir önemi yok, en azından sizler için yok.
Bizler kendi kafeslerinde kendi yalnızlığında mutlu olabilen insanlarız. Tek dostu yaslandığı gece bilip, tek temennisi sabahın olacağını bilmek bizimkisi. Sahi kendi iç dünyamızın sesini dinledik mi hiç? Galiba kendi iç dünyamızın sesinidinlediğimiz için oldu bütün bunlar. Bunca insanı dinlemekten iyidir diye düşünüyorum, bunca kötülüğün arasında küçük bir tebessümdü yaptığımız. Varsın gecelerimizde dolunay olmasın biz zaten karanlığın sesiydik. Uzun bir yol düşlüyorum çukurlarla ve engellerle kaplı, sonunda bir dağa uzanan bir yol, dağın ardı dağlarla.
Suskunluğum bu biliyorum, konuşunca herkes susacak görebiliyorum ama adım atamıyorum. Karanlığın ortasındaki kendime ışık arıyorum, körler şehrinde ayna satmak misali.
M.P