İslam inancına göre imtihan edilmek üzere dünyaya gönderilmişiz. Yaşadığımız süre içerisinde de bir şekilde imtihan edildiğimizi düşünüyoruz. Sıklıkla ‘’Bu da benim imtihanımmış’’ dediğimiz oluyor. Bazen de o kadar zorlanıyoruz ki ‘’İmtihanım daha bitmemiş’’ diyoruz. Peki, her zaman başka insanlarla mı imtihan oluyoruz? Bence değil. İnsan, eşref-i mahlukat olmakla beraber anlık ruh hali değişebilen tuhaf bir varlık. Çoğu zaman kendi kendimizle de imtihan oluyoruz.
İhtiraslarımız en büyük imtihanımız. İhtiraslarımızı elde edebilmek için yaptıklarımız. Her biri, başlı başına birer imtihan. Hem kendimize yaptıklarımız, hem de başkalarına yaptıklarımız. Bazen bu uğurda dünyanın birleşip bize yapamayacağını biz kendi kendimize yaparız. Öyle ya mantığımızla kalbimiz arasında kalırız. Her biri bizi farklı bir yöne çeker. Mantığımız daha realist iken, kalbimiz olaylara duygusal yaklaşır ve bu duygusal yaklaşım çoğu zaman bize hata yaptırır. Hatta geri dönülmez felaketlere sürükleyebilir.
En çokta kendi kendimizi tanıyamadığımızda imtihanımız zorlaşır. Sınırlarımızı bilmediğimizde, kendimizden kapasitemizin üstünde bir beklentiye girdiğimizde ve bu beklenti bizi kaldıramayacağımız yüklerin altına koyduğunda. Önceki cümleyi bitirdikten sonra gözlerimin önüne bir karikatür geldi. Bir çoğunuzun da o karikatüre denk geldiğini düşünüyorum. Kendisini aynada at olarak gören bir eşeğin karikatürü. Şöyle bir etrafınıza göz gezdirin ama bakmakla yetinmeyin görmeye çalışın ne çok insan var bu şekilde kendinden bihaber.
Elimizdekiyle yetinmediğimizde gözümüzü çevremizdekilere çevirdiğimizde ve ‘’ Onda var ben de neden yok’’ dediğimizde. Kendi kendimizi huzursuz ederiz. Biz de olmadığında varmış çabasına girdiğimizde huzursuzluğumuz ceddelenir. Bakın sosyal medya paylaşımlarına taklit ve kendi kendisini ispat etme paylaşımları neredeyse telefonumuzdan taşacak. İnsanlar başka birine benzemeye çalışıyor. Ne yazık ki bu durumun sırıttığının farkında bile değiller.
Yaşam olduğu sürece, insanın kendi kendisiyle imtihanı devam edecek.