İnternet Ne Kadar Dost Ne Kadar Düşman

Değerli dostlar bugün sizlere internet ve sanal alemle ilgili dağarcığıma düşen bilgilerimi paylaşmak istiyorum.

Abone Ol

Değerli dostlar bugün sizlere internet ve sanal alemle ilgili dağarcığıma düşen bilgilerimi paylaşmak istiyorum.

Hayatı kolaylaştıran bir çok şeyin yan tesirlerinin olabileceği hiç bir zaman unutulmamalıdır.

Hatta bazen bu işte zarar mı çok yoksa kar mı daha çok, diye düşündüğümüzde olmuştur.

İşte bundan dolayı internet ve sanal ortamda kişinin vakit geçirmesi ve proje anlayışına göre çok iyi bir dost veya çok zararlı bir düşman da olabilir.

Yeni ergen gençlerin, çocukluktan çıkmış genç insanların, internette benim, sanal ortamda benim, istediğimi yaparım, istediğime bakarım istediklerimi de yazar çizerim diyerek sanal ortamda gezinmesi kadar korkunç bir şey düşünemiyorum.

Bu işlerin başında olanlar topluma öyle bir virüs yayıyorlar ki, toplumda ne ahlak ne din ne sosyal hak  ne de adil hukuk anlayışı kalıyor, her şey karmakarışık ve sonucu belirsiz bir yola doğru hızla gidiyor.

İnternet ortamının yaymış olduğu ticari sosyal yapı ise ayrı bir alem.

İnsanların geçim darlığı çektiği bu dönemlerde, gençlerin internet tuzağına düşerek alışveriş cazibesine kapılıp ebeveynlerine baskı yapması ve aile huzursuzluğu çıkarması, aile hayatında büyük huzursuzluğa ve önü alınamaz kavgaların oluşmasına da sebep olmaktadır. Çünkü İnternet alışveriş ortamı gençliği tüketim canavarı haline dönüştürmüştür.

Büyüklerimiz bu konuda da mutlaka önlem almak zorundadır.

İnternette ve sanal alemin, gençliği okul hayatından da uzaklaştırdığı herkesçe malumdur.

Çocuk gündüz arkadaşları ile konuştuğu konuyu akşam internetten araştırarak bulup ona eğilmekte ve ona kafa yormaktadır.

Okulda öğretmenin verdiği ders ve ödev onun için artık hiçbir önemi kalmamaktadır.

Gençlik hayatını fanteziler üzerine bina etmekte ve hayal alemi ile yaşamaya başlamaktadır.

Aile büyüklerinin % 90 ı çocuklarının internet ortamında yaşamlarını devam ettirmesinden şikayetçi olmalarına rağmen, elleri kolları bağlı vaziyette hiçbir şey yapamamanın endişesi içinde hayıflanmaktadır.

Aslında gençlerimizi internet ortamından kurtarmanın en önemli yolu, okullarda sosyal kulüpler oluşturup gençliği hobilerine doğru yönlendirmek olmalıdır. Okullardaki rehber hocalar biraz daha aktif olsalar bunu başaracaklarını umuyorum. Gençlerin hobilerini geliştirmek için zaman ayırmaya başladığında, rehber hocalar onlara sorumluluk katarak hem eğlenmeye hem de müzik spor okuma resim sanat gibi hobi ortamları hazırlamış olurlar hem de hobilerini geliştirmelerine sebep olurlar.

Okulların açılacağı bugünlerde bu tavsiyelerimin dikkate alınacağını umarken, sanal ortamsız bir ders yılı öğrencilere ve öğretmenlerimize temenni eder, başarılar dilerim.