Bir zamanlar, dükkânları yan yana olan iki baharatçı varmış. Bu baharatçılar birbirini hiç çekemezmiş. Dükkânlarına gelen müşterilere "Aman sakın ha! Yan dükkândan alışveriş yapmayın, oranın malları bayat" diyerek birbirlerini kötülerlermiş.
Müşterilerin bu sözlerle kafası karıştığından, iki baharatçının da günden güne geleni gideni azalmış. Öyle ki dükkânlarına uğrayan kalmamış.
Çarşının diğer ucunda İse yan yana iki peynirci dükkanı varmış. İkisi de peynir satmasına rağmen birbirlerini hiç kıskanmazlarmış. Üstelik müşterileri azalmaz günden güne çoğalırmış.
Bir gün birbirini çekemeyen baharatçılardan birisi bunun sırrını merak etmiş. Peynirci dükkânından birine girerek "Bir kilo peynir İstiyorum" demiş.
Peynirci güler yüzle "Tabi efendim" diyerek bir kilo peynir vermiş.
Baharatçı "Bir kilo da çökelek istiyorum" diye ilave etmiş.
Peynirci gülümseyerek "Onu da lütfen yan komşumdan alın" demiş. "Bugün ona hiç müşteri uğramadı da!"
Baharatçı, peynir satıcısının bu sözlerinden çok etkilenmiş. Birbirine komşu iki peynircinin kazançlarının nasıl bereketlendiğini anlamış. Bir kilo çökelek almak için yan dükkâna geçerken, 'Meğer kıskançlık insanın hem ticaretini hem komşuluğunu zarara uğratıyormuş' diye düşünüyormuş...