İT BİLE EMEKTEN ANLAR, İNSAN NEDEN ANLAMAZ

Abone Ol

Bazı insanlar içindir yazımın başlığı.
Emeğe, alın terine, insana ve doğaya saygı duyanları, yalanla dolanla adam satmayan, sevginin yolunun emekten geçtiğine inananlara zaten lafımız olmaz..
Lafımız ekmek yediği sofrayı hançerleyenlere.. Lafımız insan kılığında dolaşan insanlıktan, sevgiden, saygıdan nasibini almamış sadece kendisi rahat yaşasın diye kendisine emek verene ihanet eden it kılıklı insan müsveddelerinedir.
İt sözümüz haşa itten tüm dünyaları kendi kişisel zevki uğruna kendileri rahat etmeleri adına başkanlarına acı ve gözyaşını reva görenleredir.
Haşa itten, kendi yaşamı sürsün diye arsızca insanların emeğini çalanlardır, insanın çektiği acıları sarhoş sofrasında meze yapanlaradır.
Yaşasınlar, mutlu olsunlar diye korkular biriktirdiğimiz insancıkların korkularımızı, endişelerimizi, en utanmaz şekilde çektiğimiz acıları silah yapıp bizi soytarılar meydanında yaralayanlardır.
Ey haşa itten it kılıklı insancıklar biz; babamıza, anamıza zevkten acı ve hasretlikler yaşatmadık. Babalarımız bizim uğrumuzda hasretlikler çekerken biz onları kendimize hasret bırakmadık, başka analara babalara gözyaşı döküp, hasretlikler yaşamasın diye namus ve şeref kavramı adına çektik acılarımızı bedeli evladına hasret ölen babalarsa bu bedeli çoktan ödedik. Biz babamızla onur duyduk, babamızı burjuva züppelerinin masasında satmadık. İşkenceler acılar çektik daha güzel bir dünya uğruna. Farkımız bu işte siz babınızın sevgisini, emeğini sadece bencil yaşamınız gibi, bozuk para misali harcadınız. Farkımız var, olmalıda biz kardeşlerimiz bir elma, portakal yesin diye hamallık yaptık alın terimizi unumuza katıp hamur yaptık. Kardeşçe bölüştük bir parça ekmeği.
Anlatsam da anlayamazsınız, ne siz nede o burjuva yaşam üzentisi içinde olan arkadaşlarınız, siz ne anlarsınız kendinizden başka hiçbir canlıya yaşam hakkı tanımaz, vurdumduymazsınız, başka bir deyimle insan postuna bürünmüş birer insanlık düşmanı, kenesiniz!…
Ey sevgi ve insanlık fukaraları siz mutlu olasınız, gülesiniz diye sizi sevenler bir palyaçonun ustalığıyla yürekleri kan ağlarken her gülümsemenizin ardından onlar gözyaşlarıyla yalnızlıklarıyla kaldığını nerden bileceksiniz. Çünkü siz o kadar pisliğe batmışsınız ki çoktan unutmuşsunuz palyaçolarında ağladığını…
Biliyorum iyilik melekleri bir bir göçüp gidiyor bu dünyadan. En iyisi de göçüp gitmektir. Daha fazla soytarılara malzeme olmadan.
Kendi gölgesinden korkuttuğu halde defalarca ölüme baş koymuş insanları korkutmaya çalışmak hele yalnızlıkla ve hasretlikle korkutmak ancak sizin gibi soytarılar tiyatrosunda olur!..
Şunu iyi bilin; biz yanmış küllerimizden yeniden hayata merhaba diyen, gerektiğinde ateşler içinde halay çeken bir kuşağız…
Yanmadan çevremizdeki pislikler de yakmasını biliriz….