İbni Haldun derki; coğrafya kaderdir. Galiba tam da yerinde bir cümledir. Ama tek bir farkla.

İbni Haldun derki; coğrafya kaderdir. Galiba tam da yerinde bir cümledir. Ama tek bir farkla. Eğitimi, teknolojiyi ve kendini geliştirmeyi bir tarafa bırakarak veya unutarak. Bu yüzdende üzerine bombalar yağıyor. Yerinden yurdundan ediliyor. Ve buna bizler kader diyoruz. Örneğin doğuda doğan bir çocuk ile batıda doğan bir çocuğun doğumundan ölümüne kadar ki süreçte yaşadıkları. Kimi derki kaderini yaşıyor. Kimi der alın yazısı ama kimse eğitimsizlik ve ve gelişmemişliği göz önüne getirmiyor. Kimi güllük gülistanlık bir hayat yaşıyor. Kimi azap içerisinde ve buna kader deniliyor. Kiminin her şeyi tam takır. Kiminin üzerinde oturacak çulu ve yiyeceği kuru ekmeği yok. Eğitim, yaşam ve imkan noktasında hiç kimsenin fırsat eşitliği yok. Sırf bu yüzden kimi sokakta kimi güzel imkanlarda. Çocuğun ne günahı var bunda. Buna da kader diyoruz. Acaba şartlar insanları o yöne sürüklemiyor mu ?

Örneğin çocuk diyoruz. Yer yüzünün en temiz varlığı. Kimi okuyup güzel imkanlar içerisinde gelişip kariyer yapıyor. Kimi de başına bombalar yağdırılıp evi barkı yok edilip kar kış demeden yaşam mücadelesi veriyor. Olmadı sokaktan çöpten beslenmeye çalışıyor. İkisi de çocuk ama farklı hayatları yaşıyorlar. Buna da kader mi denilir bilmiyorum. Yada Ebevenlerin imkanlar dahilinde onlara sunduğu yaşam şartları mı ?. Veya güçlünün güçsüzü bitirme mantığı mı. Aslında bütün kapılar insanın insana reva gördüğünde saklı.

Sonuç olarak güzel düşünen güzel yaşar mantığını hayatımıza yerleştirmeliyiz. Ya da kendin için istediğini veya istemediğini başkası içinde düşün ve uygula mantığı oluşursa kader sadece Kur'anda belirtildiği üzere  “Biz her insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık”(isra;13) doğrusunu ortaya çıkarır. Yoksa kendi eğitimsizliğimize, beceriksizliğimize kader deyip kendimizi daha çok avuturuz. Sağlıklı günler temennisiyle saygılar sunuyorum.