Kitap okuma kültürü; dünyanın en güzel, her asırda ve mekanda geçerli ve değerli ortak mirası olarak kabul edilmelidir. Dijitalleşme ve küreselleşme dünyayı bambaşka bir hale getirmiş olsa da değişmeyecek olan temel mirasımız yine kitap okuma kültürü olacaktır. Kitap okumayı kültür olarak nitelememin temelinde kültür teriminin anlamı yatmaktadır. Bu terimin farklı tanımlamaları olsa da anlam bakımından benzerlik gösterir.
Bakalım kültür ne demek?
Kültür: Bir toplumun duyuş ve düşünüş birliğini oluşturan, gelenek durumundaki her türlü yaşayış, düşünce ve sanat varlıklarının tamamı.
Toplumbilim terimi olarak kültür: Tarihsel ve toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan her türlü değerlerle bunları kullanmada, sonraki kuşaklara iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların tümü.
Kültür: Toplumun yaşayış ve düşünüş tarzıdır.
Bu tanımların tümünde toplumun ruh yapısı ya da canlılık emaresi olarak kültür teriminin geçerli bir tanım olduğunu görüyoruz. Kitap okuma kültürü ise bu ruhun ve yaşayan toplumun damarlarında akan kan ya da vücudu ayakta tutan omurga gibidir.
Bizler kitap okumayı alacağımız nefes ya da o nefesteki oksijen gibi değerli göremezsek yukarıda tanımlanan toplumun ruhu ya da canına kastetmiş oluruz. Geriye ne kültür ne bilim ne de hayata egemen olan bir varlık kalır.
Kitap okumak bir yaşam biçimidir. Düşünceleri olgunlaştırır, zindelik sağlayan ve stresi azaltan bir ilaç gibidir. Güzel görmenizi sağlar, hayattan zevk alır ve hantallıktan kurtulursunuz. Okuyan insan bilge insandır. Okuyanın ruhu yücelir, kalbi ferahlar ve yeni dünyaları keşfeden bir seyyah misali olur.
Boş zamanlarını, çoğu kez hiçbir yararlı bilgi aktarmayan televizyon karşısında geçirmek yerine kitap okuyarak değerlendiren kişiler, edindikleri bilgi ve kültür sonucunda aynı zamanda toplum içinde etkin bir kişiliğe sahip olurlar. Tüm bu özellikler, kişilerin öncelikle kendileri için okumaları gerektiğinin çok önemli bir göstergesidir. Okuyarak kendini geliştiren kişiler ise elbette çevrelerinde gelişen olaylara da hakim olacak ve toplum içinde eğitim seviyesinde zamanla bir ilerleme sağlanacaktır.
Okumak;
Bazen yaşadığın şehri,
Bazen tüm dünyayı,
Bazen geçmişi,
Bazen bugünü,
Bazen bir yabancıyı,
Bazen sadece kendini keşfetmektir ...
Bizler toplumun tamamına hitap edecek ve ekmek-su gibi herkesin okumaya ihtiyacı olduğunu belirten ulusal bir okuma kültürü politikası geliştirebilirsek işte o zaman herkesin hayal ettiği mutlu bir hayat ve dünya inşa edebiliriz.
Zaman değişebilir asır başkalaşabilir, yeryüzünde farklı farklı kültürler ve inanışlar hakim olabilir ama unutmayalım ki okumadan geçen bir gün, yitirilmiş bir gündür.
Son olarak şunu belirtebilirim; çocukların geleceğine yapılan en büyük yatırım, iyi bir ahlak, dürüst bir kişilik ve onlara kitap okuma sevgisi aşılamaktır.