Nicedir ortalıkta görünmüyordun. Beni de bir merak sarmıştı. Neredeyse kayıp başvurusunda bulunacaktım. Neyse ki yıl sonu yaklaştığında, bizi alıştıra alıştıra piyasaya çıktın. Her yıl olduğu gibi... Sen farkında değilsin belki ama bir efsanesin. Adının geçmediği Mali Müşavirlik Ofisi yok. Sen Mali Müşavirlerin meslektaşı değil rakibisin. Mükellefin hep emsal gösterdiği kişisin.
Geçenlerde bir mükellefime gidip ‘’bana getirin defterinizi, size kredi çıkarırım’’ demişsin. Hiç yüzünü buruşturma, senden beklenen hareketler bunlar. Ben de mükellefin yalancısıyım. Bir başkasına da başka bir vaatte bulunmuşsun.
Bohçacı gibi kapı kapı gezmeye başlamışsın. Allahtan binaların girişine ‘’komşunun mali müşaviri giremez’’ yazmıyorlar. Nasıl başarıyorsun bilmiyorum ama enflasyondan hiç etkilenmiyorsun. Tabii olarak mükellefi de enflasyon karşısında ezdirmiyorsun. Her işi en ucuza sen yapıyorsun. Üstelik vergide çıkarmıyormuşsun. Kanunda senden yana galiba ya da sen kendine göre yorumluyorsun. Çünkü canının istediği her şeyi gider olarak yazabiliyorsun. Yeni bir düzenleme yapıldığında ilk sen duyuyorsun, sen başvuruyorsun, bazen alanına girmeyen işleri de yapıyorsun.
Sen farkında değilsin belki ama geçen hafta senin gibiler yüzünden sözüm ona bir avukat bizleri ramazan davulcusuna benzetme cüretinde bulundu.
Biliyor musun, aslında en çok meslek etiğinden sen bahsediyorsun ama en çok kendisiyle çelişende sensin. Bir defa karşılaştık seninle, dalma hemen öyle uzaklara. Kaldır başını. Staj gördüğüm ofise gelmiştin. Bize kendince etik dersi verdin. Bayağı da etkilemiştin bizi. Hatta ‘’üstat’’ diye hitap etmiştik sana. Sen de münafıklık alametleri de var. Sonra da üzerinden etik dersi verdiğin ve iki mali müşavir arasında tartışma konusu olan defteri kendin aldın.
Biz seni çok iyi biliyoruz. Tanıyoruz. Bak kalemimiz bile yeri geldiğinde senden besleniyor. İzahın yok senin biz de mizahını yapıyoruz.