Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu 2023 yılında öldürülen kadınlarla ilgili araştırma yaptı. Yapılan araştırmalar sonucu 2023 yılında 438 kadın öldürüldü.

Ertesi gün hapı da zamdan nasibini aldı Ertesi gün hapı da zamdan nasibini aldı

Federasyon, 135'inin şüpheli ölüm, 303 'ünün ise cinayet olarak kayıtlara geçtiğini açıkladı. Her geçen gün artan kadın cinayetlerine tepki gösteren kadın hakları dernekleri, yerel yönetimin kadınlar için harekete geçmesini istedi.

Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun veya 6284 Sayılı Kanun’un uygulanmasının önemine vurgu yapan Kadın derneği Yönetim kurulu üyesi Sema Köroğlu ve Dernek kurucu üyesi Sevinç İzol Özipek, gerekli tedbirler alınmadığı sürece sayı artacaktır dedi.

Urfanatik Mikrofonlarına konuşan Yönetim kurulu üyesi Sema Köroğlu ve Dernek kurucu üyesi Sevinç İzol Özipek kadınlar için yetkililere seslendi.

Urfa 'da en çok kadınların birbirleriyle olan iletişimden. Genelde bizde  sadece Şanlıurfa merkez değil bütün ilçelerden ve hatta başka illerden bile çok başvuru alabiliyoruz. Ulaşabildiğimiz başvurulara biz yardımcı oluyoruz, hukuksal ve psikolojik görüşmeden sonra neye ihtiyacı varsa ona göre ya hukuksal ya psikolojik destek sunmaya çalışıyoruz. Başka illerden olunca onları da kolaylaştırıcı olarak bulundukları illerdeki kadın derneklerine yönlendiriyoruz” dedi.

“EN YAKINLARI TARAFINDAN ÖLDÜRÜLÜYOR”

Dernek kurucu üyesi Sevinç İzol Özipek konuşmasında;

“Türkiye geneline baktığımız zaman kadına yönelik şiddetin son 10 yılda çok fazla artığını gözlemleyebiliyoruz. Bunu Urfa'ya genelleştirdiğimiz zaman da Urfa'da da son 4-5 yılda çok ciddi anlamda kadın cinayetlerinin arttığını görebiliyoruz zaten. Türkiye'de neredeyse günde 5 kadın öldürülüyor. Hem de en yakınları tarafından, eşleri tarafından, boşandığı eski eşleri tarafından, babaları tarafından. Yani aslında en korunaklı diye düşündüğümüz aile içerisinde öldürülüyorlar” ifadelerine yer verdi.

taciz , tecavüze maruz bırakıldığına değinen Dernek üyesi Özipek;

“Bunun sebebini baktığımız zaman eşitsizlik politikaları olarak görüyoruz biz. Kadın örgütleri öyle değerlendiriyoruz. Çünkü eşit görülmediğin zaman karşı kişi, yani öldürülen kişi tarafından öldürsem hiçbir ceza yemeyeceğim ya da ne kadar yatarım ki ne olur ki gibi söylemler kadın cinayetlerinin ardı arkası kesilmeden çoğalmasına sebep olan zihniyetlerden biri bu Urfa geneli için de öyle. Ölen kadınlar, intihara sürüklenen kadınlar hepsi aslında kadına yönelik cinayet vakaları olarak görülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü her şüpheli ölüm aslında bir kadın cinayetidir ve arkasında öyle bir hikâye vardır” dedi.

“FEODAL YAPIDA OLMASI VERİLERİ GİZLİYOR”

Şanlıurfa’nın Feodal yapısına değinen Sevinç İzol Özipek vakalar için;

“Şanlıurfa kapalı ve feodal bir toplum özellikleri taşıdığından veri olarak giren rakamlar dışında birçoğunun da gizlendiğini düşünüyoruz. Yani yansımayan çok fazla vaka olduğunu biliyoruz. Bu kadar kapalı ve kendi içerisinde kapalı bir toplum olmasına rağmen son zamanlarda aldığımız başvurulara baktığımız zaman gerçekten şiddetin çok çok arttığını görebiliyoruz sorun şiddet dilinin, şiddet sisteminin en üstten alta kadar sirayet etmesi. Bu dilin sürekli kullanılıyor olması ve bu dilin meşrulaştırılması kadın cinayetlerinin sebeplerinden biri olarak görüyoruz. Elbette kadınların ekonomik anlamda da eve hapsedilmeleri, kadınların bir adresinin olmaması, çaresizlik, intihara ya da işte istemedikleri evliliklere sürüklenmek gibi bir sürü şeyle karşı karşıya kalabiliyorlar” ifadelerini kullandı.

“KADINLAR SOYADI KANUNUNDAN FAYDALANAMIYOR”

Kadınların isterse kendi soyadını kullanabileceği yetkili merciler tarafından açıklanmışken bunun uygulamaya geçilmemesinden yakınan Sevinç İzol Özipek sözlerini şöyle sürdürdü;

“Yargı paketinde Anayasa Mahkemesi'nin kabul ettiği soyadı, kanunu vardı mesela. Kadınlar, Anayasa Mahkemesi kadınlar isterlerse kendi soyadını kullanabilirler meselesi vardı. Mesela bu iptal edildi. Bunun sebebi çocuklar anneyle aynı soyadı taşıması gerekiyor gibi belli şeylerle açıkladılar. Aslında bunun temelinde eşitsizlik politikaları yatmaktadır. Kadınların halen bir birey olarak görülmediğini çok net görebiliyoruz buradan.”

“25 KİŞİ KAPASİTELİ TEK SIĞINAK”

Nüfusu bini aşan her yerde bir kadın sığınağı oluşturma zorunluluğuna değinen Sevinç İzol Özipek; “Bu anayasada da kabul edilmiş bir durum ama bugün Şanlıurfa'ya baktığımızda büyükşehir, nüfusu verilen sayının çok üzerinde olmasına rağmen sadece bir tane kadın  istasyonu bulunmaktadır ve 25 kadın kalabiliyor. Can güvenliği olmayan kadınların gidebileceği hiçbir alan yok bu sistemler oluşturulması gerekiyor ve yerel yönetimlerin kadın danışma merkezlerini her mahallede açması gerekiyor” açıklamalarında bulundu.

“KADES HER TELEFONA İNDİRİLMİYOR”

Dernek kurucu üyesi Sevinç İzol Özipek;

“Kades uygulaması devam etmeli ancak bu uygulamaya her kadının ulaşamadığını bilmeliyiz. Bize gelen başvurulardan biliyoruz ulaşamadıklarını. Şiddet gören bireyin telefonu olmayabiliyor. Son altı ayda bize başvuran kadınların sayısı 50 kişi ve bunların içerisinden çoğunun %70 'inin aile içi şiddetten kaynaklı başvurduklarını görebiliyoruz. Bunlarla ilgili yaptığımız çalışma daha çok biz baronun kadın hakları komisyonuyla çalışıyoruz. Hukuksal çalışmaları onlara yönlendiriyoruz. Onlarla işbirliği içerisinde yürütüyoruz. Psikolojik desteği yine gönüllü psikologlarımızla yürüttüğümüz bir çalışma” diyerek açıkladı.

“İKİ DAYAKLA YAŞAYACAĞIN BİR ŞEY YOK”

Sevinç İzol Özipek, son olarak;

“Şanlıurfa için gördüğümüz çok uzun bir süre şiddete maruz kaldıktan sonra ancak kendi haklarıyla ilgili birilerinin desteğiyle başvurabiliyor. Toplum da şey diyor, ‘işte kadınsın, ne olacak? Bir iki sözle, bir iki dayakla yaşayacağın bir şey yok, yani nereye gideceksin’ gibi bir sürü söylemle karşılaşabiliyorlar. Kadınlar haklarını aramaya başladıkları zaman bazen daha çok haksızlığa da uğrayabiliyorlar. Bu da caydırıcı olabiliyor. Her şekilde bu başvuru birimlerinin toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimlerinden geçirilmesi gerekiyor. Öncelikle koruyucu, önleyici çalışmalara hız verilmesi gerekiyor. Ancak şiddet oluştuktan sonra da cezalandırma politikalarını uzaklaştırma politikalarının kadını güçlendirecek politikaların devreye girmesi gerekiyor.”

Sema Köroğlu ve Sevinç İzol Özipek kadınlara;

“Biz güçlüyüz, kadınlar olarak. Yaşam bizimle var oluyor. Her gün yaşamı biz var ediyoruz. Her sabah yaşamı biz doğuruyoruz. Biz üretiyoruz. Güçlü kadınlarız. Yeter ki gücümüzün farkına varalım. Yalnız olmadığımızı bilelim” mesajıyla desteklerini bildirdi.

Muhabir: Seher Ağaç