KUMAR BİR HASTALIK MI? KUMAR SONUCU YİTİRİLEN YAŞAMLAR

Abone Ol

Kumar bir hastalık mı? Sorusunun cevabını uzmanlar verecek, ben uzmanların cevabına geçmeden önce son beş yılda, kumar tutkusu yüzünden tanık olduğum yitik hayatlardan söz etmek istiyorum. Her ne kadar onlar kendi elleriyle mutluluklarını hançerleyip, kötü bir iş yapsalar da ben kısa hayat hikâyelerinde isimlerini deşifre etmeyeceğim.
Gözü yaşlı kadın evimize gelip yardım talebinde bulunmuştu. Kendisini ilk kez Bizim evde görmüştüm. Kadın:( iki çocuğu olduğunu eşinden sürekli dayak yediğini anlatıyordu)

Kadının anlatımlarına bakılırsa eşi hiçbir işte dikiş tutturamıyor. Adamda Kumara bağımlı bir kişilik oluşmuş. Kadının eşi çalışmadığı için, kadın çeşitli apartman merdivenlerini temizleyerek kazandığı üç beş kuruş parasını eşi zorla elinden alıyormuş. Kadın parayı vermeyince adam şiddet uyguluyormuş (yüzündeki morluklar bunun ispatıydı).
Kadın Kocasını defalarca şikâyet etmek istemiş, her seferinde ailesi kadını şikâyetten caydırmış. Aslında kadında boşanmaktan korkuyor. Gideceği bir yeri yok. Aslında var kardeşleri boşan gel ama yalnız gel, çocuklarınla sakın gelme! Ana yüreği iki yavrusunu geride bırakmak istemediği için, kadın kaderine razı olmuş.

Madem kumar alışkanlığı vardı niye evlendin?

Bu sorum ağır mı geldi? Yoksa kadının yüreğinde birikmiş acılardan mı? Bilinmez hüngür hüngür ağlamaya başladı. Kadının gözyaşlarından böyle bir soruyu sorduğum için pişman olmuştum.
Kadın birçok Siverekli genç kız gibi görücü usulü ve başlık parası alınarak evlendirilmiş. İlk yıllarda kocası kendisine iyi davranıyormuş, bir lokantada garson olarak çalışmış, kumar işine bahis oyunlarıyla başlamış, ilk başlarda küçük meblağlarla oynanan oyunlar giderek dozunu artırmış. Ramazan aylarında tombala denilen bir kumar şekliyle adam artık evine uğramaz olmuş. Çaresiz kadına komşuları, hayırseverler yardım etmiş, kadın bakmış çocuklar aç sadece yardımlarla hayat devam etmiyor, çalışmaya başlamış’’

Kadına ancak gıda ve giysi yardımı yapabileceğimizi, eşiyle ilgili şikâyetleri için tek merci cumhuriyet savcılığı olduğunu söyledim.
Kadının bir çıkmaz içinde olduğu kesin, bu çıkmazdan en zararsız şekliyle nasıl çıkacağı meçhul!
Şu an İstanbul da yaşayan tanıdık bir ablamız vardı. Eşi intihar ettiği için dört çocuğuyla bir başına kalmıştı.
En büyük oğlu, bir lokantada çırak olarak çalışıyordu. Kadın kendi evinde mahalleli kadınlara kuaförlük hizmeti vererek yaşam kavgasına devam ediyordu.

Kadınla ailelerimiz akraba gibi olmuştu, bu güne kadar kocasının neden intihar ettiği sorusunu sormamıştım. Bir yılbaşı gecesiydi, bende hediye diye iki çocuğuna piyango bileti alıp evlerine gitmiştim. Kadın elimde ki piyango biletlerini görünce cin çarpmışa dönmüştü. Kısa sürede kızgınlığına, öfkesine bir anlam vermemiştim. Olduğum yerde donup kaldım. Neye uğradığımı anlamadım. Gösterilen tepki nedeniyle evden çıkıp kendimi sokağa attığımda, bana kızan abla beni kolumdan tutup gitmemem için yalvarmıştı.
Eve girdiğimizde kadın gözyaşları arasında bana şunu anlattı ’’Benim kocam niye intihar etti biliyor musun? Ben hiçbir şey demeden kadın devam etti ’’Rahmetli kocam, içinde bulunduğu yoksulluğa isyan ediyordu, hep çok parası olmasını istiyordu. Her yılbaşında mutlaka bilet alır, her hafta loto oynardı. Giderek kumara alıştı, evimizde ne var ne yok satılarak kumar parası yapıldı. Geceler boyu gözyaşlarım dinmedi, hep ağladım ailesine söyledim, eşim hiç kimseyi dinlemiyordu. Kumar oynamadığı gece evde sanki hapisteymiş gibi sıkılıyordu. Gözünde ne ben nede çocuklarım vardı onun tek derdi kumardı. Yaşadığımız şehirde herkese borçlanmıştık. Kasap, manav, fırıncı kapımıza dayanmıştı. Kumar tutkusu yüzünden eşim işinden de atılınca yaşantımız adeta karardı. Küçük kızım üç aylıktı. Üzüntüden sütten kesildi. Çocuk aç olduğu için gece yatamıyordu. Eşim süt bulmak için dışarı çıktı. Uzun süre gelmeyince sabaha karşı dışarı çıkıp baktığımda eşimi avludaki incir ağacında asılı gördüm. Pantolonunun kemeriyle intihar etmişti’’

Kadının anlatımlarından sonra milli piyango biletine neden öfkelendiğini daha iyi anladım ve kendisine hak verdim.
Kumar tutkusu genelde küçük bahis oyunlarıyla başlar ve giderek insanı bağımlı yapar.
Kumar tutkusuyla ilgili defalarca yazı yazmamıza polis ve jandarmanın operasyonlarına rağmen bir yandan şans oyunlarıyla devlet kendi eliyle şans oyunları kisvesi altında kumar tutkusu oluşturmaya devam ediyorlar. Kumar tutkusu konusunda uzmanların görüşü ise şöyle: (Kumar bağımlısı insanlara ya da oynayan insanlara baktığımızda genel olarak iki ayrı bölümde incelenebilir.

Kumar Bağımlılığı ve Tedavi Yolu

Kumar bağımlısı insanlara ya da oynayan insanlara baktığımızda genel olarak iki ayrı bölümde incelenebilir. Birinci bölüm, yeteri kadar parası olup zevk için oynayanlar. İkinci bölüm ise ayrıca daha fazla rastlananı bu ikinci bölümdedir zevk için değil de lüks bir yaşam isteği çalışmadan para kazanma isteği ile oluşan bağımlılıktır.
Bunun dışında insanların kişilikleriyle de bire bir alakalıdır örneğin riski seven bir insan evinin arabasının anahtarını bile kumar masasına koyabilir.

Kumar bağımlılığı

Asıl karmaşa bağımlılığın tedavisi kısmındadır insanın kumara karşı ilgisinin azalması bağımlılığının yok olması için farkındalık duygusu çok önemlidir. Bu kişilerin hayatlarının zor durumda olduğunun farkına varmamaları durumunda bırakılması imkânsız bir hastalıktır. Tabi sadece farkındalık yeterli olmayacaktır ayrıca bu kişinin motive olması ve motivasyonunu yüksek tutulması gerekir.
Kişinin kendiliğinden bırakması neredeyse imkânsızdır ailesinin, arkadaşlarının da yardımına ihtiyaç duyulacaktır. Kişinin kumarda aldığı riskler yerine daha sağlıklı işlerle uğraşmasını sağlamakta ailesine düşen büyük bir görevdir.
Ayrıca kişilerin hayatını yeniden yapılandırması gerekir örneğin o gibi ortamlarda bulunmamalı kumar oynarken edindiği arkadaşlarıyla görüşmemelidir)

Kumar tutkusunun yaşamları karartmaması dileğiyle…