Sevgili okuyucularım günümüzde kimine olduğu, kimin insan olduğu belli değil. Eskiler her zaman söylerler. Sen doğru ol ve doğru yoldan şaşma iyilik seni bulur derler. Çok doğru ama günümüzde ne kadar doğru insan var, kime güvecesin belli değil. Ama bir insan her zaman gittiği yolla kendisi karar verir. İyi mi kötümü diyerek yola çıkmadan bunu düşünür. Tam karar verdikten sonra gideceği yolla çıkarak geri dönmez.
İnsanlar devlet kapısına gittiğinde orada çalışan memurlar vatandaşa yardımcı olmayıp vatandaşın yüzüne bile bakmıyorlar. Vatandaş ne yapsın orada durakalır ve işini yapmadan geri döner. Sizlere bir yaşanmış olan bir öykü ile yazımı sonlandırmak istedim
Bir bürokrat, görevli olarak şehirden kasabaya giderken yolda sulak ama bataklık bir yerde mola vermiş. Nasıl olmuşsa ayağı kayıp bataklığa düşmüş:
- "İmdat, Boğuluyorum. Kurtarın beni!" diye bağırmaya başlamış.
O sırada yakınlardan geçen bir köylü, sesini duyup yaklaşmış.
Bürokrat: "Bataklığa düştüm. Kurtar beni!" diye bağırmış.
Köylü: "Geçmiş olsun" demiş. Ama kurtarmak için hiç gayret göstermemiş. Hani neredeyse dönüp gidecek.
Bürokrat paniklemiş ister istemez: "Lütfen, bir dal uzat. Kurtar beni!" diye yalvarmış..
Köylü: "Olmaz sen şu anda hazine toprakları üzerindesin. Hazine malından bir şey almak suçtur"
Bürokrat: "Sen, dalga mı geçiyorsun. Ölüyorum. Kurtar beni!" diye bağırmış ağzına dolan çamurlarla.
Köylü hiç istifini bozmadan cevap vermiş: "Ben Hazine'den mal alıp suçlu duruma düşemem. Fakat seni böyle bırakacak değilim. Gidip muhtara haber vereceğim. O kaymakama, kaymakam da valiyi arar mutlaka. Mal müdürüne talimat verilir. Şayet, hazine arazisi değilse. İtfaiyeye talimat verir ve seni kurtarırlar..."
Bürokrat: "Yahu, bunlar oluncaya kadar ben burada ölürüm, be adam."
Köylü gülmüş: "Ben ölmezsin demiyorum ki... Bizim devletle bir işimiz olsa siz de bu yolları takip etmemizi söylemiyor musunuz? Biz de oradan oraya gide gide ölüyoruz adeta....
Sen de ölsen, mevzuata uygun ölmüş olursun...