URFANATİK- Son olarak yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’deki çalışma saatleri Avrupa Birliği’ndeki (AB) ülkelerin üzerinde yer alıyor.
AB’de çalışma saatlerinin en yüksek olduğu ülkeler yüzde 11,6 ile Yunanistan, yüzde 10,4 ile Kıbrıs ve yüzde 10,1 ile Fransa olarak kayıtlara geçti. Türkiye ise yüzde 27,2’lik oranla bu ülkelerin üzerinde yer aldı.
Türkiye’deki haftalık çalışma saati de AB ülkelerinin üzerinde. Türkiye’deki haftalık çalışma süresi 44,2 saat olurken, AB ortalama 36,1 olarak belirlendi.
Çalışma saatlerinin uzun olması tartışmalara neden olurken; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, geçtiğimiz günlerde katıldığı bir televizyon programında konuya ilişkin açıklama yaptı.
COVID-19 döneminde uzaktan çalışma, hibrit ve esnek çalışma modellerini deneme fırsatını bulduklarını ifade eden Bakan Işıkhan, yeni nesil çalışma modelleriyle ilgili çalışma yaptıklarını belirterek konuyla ilgili düzenleme içerisinde bulunacaklarını kaydetti.
Peki mevcut çalışma saatleri personellerin psikolojisini nasıl etkiliyor, çalışma saatlerinin kısalması personelleri psikolojik olarak nasıl etkiler? Psikolog Merve Kubat, konuyla ilgili merak edilenleri Urfanatik mikrofonuna anlattı.
“ÇALIŞMA SAATLERİ ÇEŞİTLİ PROBLEMLER YARATABİLİYOR”
Çalışma saatlerinin personellerin ruhsal durumunda çeşitli problemler yaratabileceğini ifade eden Kubat, konuya ilişkin şunları dile getirdi:
“Çalışma saatleri dediğimiz şey; çalışanların ulusal mevzuata uygun olarak işverenlerin verdikleri görevleri yerine getirme süresidir. Bu sürelerin uygulanması, düzenlenmesi ve molalar çalışanların ruhsal durumunda çeşitli problemler yaratabiliyor. 2014 yılında Stanford Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada çalışanların çalışma saatleri uzadıkça çeşitli psikolojik problemlerin ortaya çıktığı gözlemlenmiş. Güney Kore’de yapılan bir araştırmada çalışma saatleri arttıkça intihar düşünceleri, anksiyete bozuklukları, depresyon gibi problemlerde artış yaşanmış.”
“İŞ-YAŞAM DENGESİNİN DÜZELDİĞİ GÖZLEMLENECEK”
Çalışma saatlerinin personellerin psikolojisinde nasıl bir etki yaratacağını anlatan Kubat, cümlelerine şu şekilde devam etti:
“Sadece çalışanları değil, aynı zamanda işverenleri de etkileyecek bir durumdur. Burada yapılan pozitif durumlar birçok açıdan değişikliklerin gözlemlenmesini sağlayacaktır. Özellikle çalışma saatleri azaldıkça iş-yaşam dengesinin düzeldiği gözlemlenecek. Bununla birlikte birey ailevi ilişkileri, sosyal yaşantısı, arkadaşlarına ya da özel yaşamına daha çok zaman ayıracağından duygusal bozukluklar, anksiyete bozuklukları, kaygı, strese maruz kalma gibi durumların da azalacağını da uzun vadede gözlemleyebiliriz.”
PERSONELLERİN HAYATINI NELER OLUMLU YÖNDE ETKİLER?
Personellerin hayatını olumlu yönde etkileyecek olan tavsiyelerde de bulunan Kubat, sözlerini şu şekilde noktaladı:
“Bireyin iş-yaşam dengesini sağlayabilmesi için hayatında dengenin olması şart. Düzenli olarak egzersiz yapması, sağlıklı beslenmesi, stresle baş etme yöntemlerini öğrenmesi, gerekirse profesyonel destek alması gibi durumlar personelin hayatını olumlu yönde etkileyecektir. Bunun dışında işverenlerin de psikolojik sağlığı daha ön plana alması, çalışma ortamlarında stresle baş etme yöntemlerini uygulayacak programlar geliştirmesi, çalışanlarına dengeli beslenme desteği sağlaması gibi durumlar da olumlu etki yaratır.”