Ülkemizde, bazı şehirler çok beğenilir. Gerçekten de mükemmel doğası, insanları, temiz havası v.s. yönünden benimsenir bu kentler. İnsanımız, yurtdışında gelişmiş ülkenin sıradan bir şehrine gittiğinde ise durum değişir.

Ülkemizde, bazı şehirler çok beğenilir. Gerçekten de mükemmel doğası, insanları, temiz havası v.s. yönünden benimsenir bu kentler. İnsanımız, yurtdışında gelişmiş ülkenin sıradan bir şehrine gittiğinde ise durum değişir. Ülkemizde beğendikleri şehrin eksikleri göz önüne gelir ve ne kadar bakımsız oldukları anlaşılır. Bu eksiklerin başında da planlama vardır.

   Ülkemizde çarpık kentleşme, belki de asırlar öncesine dayanmakta. Asırlar öncesinde var olan çarpık kentleşme, o zamandan beri insanlarımızı etkilemekte. Özellikle işinde ehil olmayan yetkililer, çarpık planlamaya neden olmakta kanımca.

   İlk başta büyük şehirlerimiz, şehir planlamasında yetersizler. Küçük şehirler ise bu konuda daha derli toplu görünmekte. Oysa hepsine de yeterli para tahsis edilmekte! Ülkemizde, park alanları yeterli sayıda bulunmamakta. Yetersiz ağaçlandırma belki de küresel ısınmaya katkıda bulunuyor. Aşırı betonlaşma almış başını gidiyor. Bu hususa bir türlü çözüm bulunamıyor. Belki de parasal getirisi yüzünden binalar hızla artıyor;  yeşil alan gerekliliği gözetilmeden. Belediyeler yapıları ve yolları sürekli bozmakta, yapmakta ve yeniden bozmakta. Bu nedenle fazla işgücü gerekmekte ve maddi kayıplar oluşmakta. Şehir içinde yollar yetersiz. Müteahhitler sağlam ve planlı yapılardan çok, az miktarda ve kalitesiz malzemelerden yapılan sağlıksız yapıları tercih ediyor. Onlar, daha fazla kar etmenin derdinde.

   Çarpık kentleşmenin en büyük belirtisi gecekondulaşma. Gecekondulaşma almış başını gidiyor. Çıkarılan aflar ve gecekondu yapanlara verilen destekler neticesinde bu yapıların önüne geçilemiyor. Nitekim gecekondular, ülkemizi çirkinleştirmeye devam ediyor. Türkiye’de gecekondulaşma 1930 yılında başladı. Ancak, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra hızlandı. Bugün insanlarımızın %12 si civarı gecekondularda yaşamakta. Ülkemizde en fazla gecekondu İstanbul’da bulunmakta. Gecekondulaşma için yeterince önlem alınamamakta. Tuhaf ama mafyalar gecekondulara da el atmış durumda. Bu konuda da kanuni yetersizlikler söz konusu. Aslında gecekondulaşmanın en büyük nedeni evlerin çok pahalı oluşundan kaynaklı. Bu sebeple insanlar kanuni yönden ev sahibi olamayıp, kanun dışı yollara baş vurmakta.

 BATI, PLANLAMA İŞİNİ ÇÖZMÜŞ!

   Bürokrasi, önceki zamanlardan daha hızlı ancak; yeterince hızlı olmadığından çoğu işler yine aksamakta. Nüfus artışının çok fazla olması yüzünden, planlamalar yetersiz kalıyor. Önceden de plansızlık olduğu için, yeni planların rahat uygulanabilmesi pek de mümkün görünmüyor. Eski yapıların yıkılabilmesi de büyük sorun oluşturmakta. Bu işlem de büyük emek ve para gerektirmekte.  Belki de geçmişin eksiklikleri günümüze yansıyor.

   Avrupa ve Amerika’nın planlı yapıları, 5-10 yılda yapılmamıştır. Bu kıtaların gelişmiş ülkeleri, şehir planlamalarını bir asır veya daha fazladır tasarlamaktalar.  Zaten o zamanlardan beri planlanmış kentlerde oturmaktalar. Hala da gelecek için kentlerini planlamaktalar. Bu yüzden de şehirlerinde konfor içinde yaşıyorlar. Kopenhag şehrinin planı incelendiğinde, bu konuda ilk sıralarda  olmasının sebebi daha iyi anlaşılacaktır. İyi planlama bakımından, bu ülkelerin kentlerine,  uzak doğudaki bazı şehirleri de eklemek mümkün.

   Tabi ülkemizden de güzel örnekler çıkabiliyor. Geçmişten bugüne bazı şehirlerimiz, yurtdışından bile birçok ödül almış vaziyette. Bunların başında da Konya gelmekte. Konya geçmişten beri planlı şehirleşmesiyle ülkemizin gözbebeği. Bu şehir geniş caddeleri, planlılığı ve gecekondusuz yapısıyla tüm dünyanın ilgisini çekmekte. İlgili örnek oluşum diğer illerimiz için de istenmekte, ama bu ütopyadan ileri geçememektedir.