Bir gün;
Dudakları boyalı, tırnakları cilalı
Üç, beş kadın
Asilerin kenti,
Sevdası uğruna asılanların memleketi
Diyarbakır’da
Parfüm konak bir salonda
Sordular Demirci Mehmed’e
Sizce; “sevgi nedir?”
Mehmed hiç düşünmeden
Nazım Hikmet’ten sıraladı mısraları
“Tahir olmak ta ayıp değil
Zühre olmakta
Hatta sevda yüzünden ölmekte ayıp değil
Bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte yani yürekte....
Mesela bir barikatta dövüşerek
Mesela Kuzey Kutbu'nu keşfe giderken
Mesela denerken damarlarında bir serumu ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak ta ayıp değil Zühre olmak ta
Hatta sevda yüzünden ölmekte ayıp değil..”
Biri sarı saçlarında gezdirdi parmağını,
Bir diğeri büktü kırmızıya boyadığı dudaklarını
Mehmed sıkıldı
Eli kalemde tutsa yüreği şiirde yazsa
Yeri bu salonun olmadığını anlayarak
Sevgiyi şöyle anlatı sevgisiz kadınlar
Ben dedi; sustu
Düğümlendi cümleler boğazından
Anlatsam da anlayamazsınız
Sizin mahallede sevgi milyon dolarlık pırlantadır parmaklarınızda
Bizim mahallede sevginin adı bir baş soğan bir dilim ekmeğin bölüşmesidir
Desemki Emek!..
Siz bir sinema salonu anlarsınız
En iyisi şunu bilin sevgide iki kere iki dört etmez
Sevgi anlayışımızda ki fark Kaf dağından su içmek gibidir,
İğrenmeden sevdiğinin gözyaşını öpmektir
Yani emektir
Size anlamsız gelse de üç kibrit çöpüyle sevdası uğruna yanmaktır
Yani anlayacağınız
Sevgi sevdası uğruna ölenlerin
Yazdığı destanların adıdır…
ŞÜKRÜ DOLAŞ/SİVEREK 04.06.2014