Dostluğun neyi ifade ettiği, geçmişten günümüze sorgulanmakta.

 Dostluğun neyi ifade ettiği, geçmişten günümüze sorgulanmakta. Bu mefhumun insanlar arasında özel bir yeri bulunmakta. Aslında günümüzde de fazla  kişiye dostum denilmemekte. Dostum denilen kişilerde de bazı özellikler olmalı veya aranmalı. Önceden, aranan özellikler arasında ‘erdem’ bulunsa da bu, günümüzde değişmiştir.

   Şimdilerde daha çok menfaat kavramı ortaya çıkmakta. Menfaat kavramı da dostlukları öldürüyor. Bu yüzden de hayatını dostsuz geçiren nice insan bulunmakta. Onu edinenler de güvenebilme açısından şüpheye düşüyor.

   Günümüzde dostluk kavramı, gerçekten erozyona uğramıştır. O kadar ki çok yüzlü insanlar türemiştir. Oysa böyle insanlar, bu konuda  kaybetmeye mahkumdurlar.

   Oysa eskilerin dostluk anlayışı çok daha farklı idi. Onların dostları az sayıda ama nitelikliydi. Bu sayede de kolay kolay ihanete uğranılmazdı. Dost dediğimiz insanlar, bize yönelmeli. Aksi taktirde de, patlayan bir balon gibi hayatımızdan yok olmalılar. Aslında dostluk mefhumu tamamen karakter ile ilgilidir. İnsanların karakterleri, bu kavram ile doğrudan ilişkili. Kişilikli insanlar daha sağlam dostluklar kurmakta.

   Çağımızda, gerçek dostluğu tatmamış birçok insan mevcut. Dostluğu gerçekten sindirmiş olanlar ise sahtelerini kolayca ayıklayabiliyor. Bu kavram  menfaat ötesi ve karşılıklı olmalı. Günümüzde maalesef ego ön planda tutulmaktadır. Dostluğu her karakter kaldıramamakta. Bunlar da genelde menfaatlerine yenik düşen, onun manevi getirilerinin farkında olmayan insanlar. Dostluğun hayatımızda çok önemli bir yeri var.

   Hz. Hamza’nın sözü bizi uyarıcı niteliktedir. ‘Beni düşmanımın kötülüğü değil, dostumun sinsiliği korkutur!’ Bu söz sadece dost görünümlü düşmanı anlatmaz. Bizleri, gerçek dostumuzun verebileceği zararlardan da haberdar eder. Dostun art niyetlisi düşmandan daha tehlikelidir.

DOSTUN KİMSE, SEN O’SUNDUR !...

   Dostlukta, uyanık ve akıllı havasına girilmemeli. Bu girişimler dostluk kavramına oldukça zarar vermekte. Dostlukta akıllı ve kurnaz geçinenler dostsuzluğu hak ederler. Dost dediğin yanındaki ile aynı hizada gitmeli, onun açığını aramamalı, hatta onu kıskanmamalı bile. Bu kimseler birbirlerinin sırlarını ifşa etmemeli hatta açıklarını kapatmalılar. Dostlar, birbirlerinin arkasından konuşmamalı da. Çünkü bu olumsuzluklar kendilerine büyük zarar vermekte.

   Gerçek dostluk cennette olmak gibidir. İçinde olmak mutluluk verir ve bitmesi istenmez. Dostsuz hayat cehenneme benzetilebilir. Dost, faydası olmasa bile zararı dokunmayacağından emin olduğun kimsedir. Dostluk özel bir durumdur ve bunu herkes kaldıramaz. Sorumluluk ister ve iki ayrı insanın aynı yolda yürümesi demektir. İnsan, ya kendine benzeyeni dost olarak seçer, ya da zamanla ona benzer. Burada doğru seçim son derece önemlidir.

   Günümüzde dostlar veya arkadaşlar arasında, bir haddini bilmezlik ve yüzsüzlük davranışları ortaya çıkmıştır. Haddini bilmeyen insanlar, karşı taraf tepki vermedikçe sınırlarını aşmaktalar. Bu insanlar, her şeyi söyleyebilme hakkını kendilerinde bulabilmekteler. Erdem yönünden eksiği olan bu insanlar, karşı tarafın, her şeyin farkında olduğunu göz ardı ederler. Siz susmaya devam ettikçe  yüzsüzlüklerine devam ederler. Dost hususunda, insanlar arasındaki kalite farkı bu şekilde ortaya çıkar.

   Dostluk ta dahil her ilişkide mesafe önemlidir. Mesafe koymadığınızda, haddini bilmeyenler size zarar verebilmekte. Haddini bilme yetisi de her insan da bulunmamakta. Hadlerini aşan  iletişimler yüzünden bir sürü birliktelik sona ermekte.

   Şu da var ki hayatta, düşmana bile gereksinim vardır. Düşman olmadan hayatımızın ve değerlerimizin kıymeti yeterince anlaşılamaz. ‘ Dost insana gücünü, düşman ödevini bildirir.’ Yine de iyi bir dostunuzun düşman olması kadar acı bir şey yoktur herhalde.