Ekonomi, bir insan topluluğunun ya da bir ülkenin, yaşayabilmek için üretme ve bunları bölüşme biçimlerinin ve bu eylemlerden doğan ilişkilerinin tümüdür. Bu açıklama ekonominin bilimsel karşılığıdır. Ekonomiyi dünya, ülke, bölge, şehir ve hatta kişisel ekonomiye kadar indirgeyebiliriz. En doğrusu sokağın ve halkın ekonomisidir. Ülkemizde nüfusun %20’ lik kısmı gelirin %49’ unu elde etmekte. Geri kalan nüfus ise gelirin %51’ ni bölüşmektedir. İşte halk bu sınıfa girmektedir. Sayı olarak fazla ancak gelir olarak az.
Bu dönem sıklıkla şu soruya denk geliyorum; ne olacak ekonominin hali? Soruyu şöyle toparlayayım; ne olacak halimiz? Nüfusun %20’ si zaten market alışverişinde etikete bakmadan alışveriş yapabiliyor. Sokağın diliyle, canının istediğini yiyebiliyor ve giyebiliyor. Peki, ya geri kalan kısım. En amiyane tabirle, boğazının derdine düşmüş durumda.
Hazine ve Maliye Bakanı bir takım kemer sıkma kararları açıkladı. Kamu harcamalarında tasarruf yapılacak. Bununla birlikte tecil ve gecikme faizi arttırıldı. Halkın, dolayısıyla %80’ lik nüfusun amme borçları daha hızlı artacak. Muhtemelen önümüzdeki süreçte, yeni bir yapılandırma paketiyle tahsil edilemeyen alacaklar, tahsil edilmeye çalışılacak.
Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi verilerine göre, 2024 yılının ilk çeyreğinde geçen yıla göre bankalara ibraz edilen çeklerin karşılıksız çıkma oranı artmış. Yılın ilk çeyreğinde bankalara ibraz edilen çeklerin, ibraz anında karşılıksız çıkan 75 bin adet çekin toplam tutarı 43 milyar Türk Lirası oldu. Karşılıksız işlem yapılan çeklerden 5 milyar Türk Lirası tutarındaki daha sonra ödendi. Bu da demektir ki, 38 milyar Türk Lirası tutarındaki çek karşılıksız kalmış. Tabii olarak bu durum adliyeler için iş yüküdür. Karşılıksız çeklerin artması piyasalarda güven problemine neden olur. Kendisini ve dolayısıyla alacağını güvende hissetmeyenler piyasadan çekilerek güvenli liman arayışına girerler. Günümüzde mevcut ekonomi şartları içerisinde %80’ lik nüfusun güvenli limanı bankalardır.
Ekonominin mevcut hali budur. Giderek daralan piyasalar ve bankalara aktarılan sermaye. Bunların yanında her gün biraz daha değer kaybeden para birimi ve azalan alım gücü.