Geçtiğimiz günlerde açıkçası çokta şaşırmadığım bir istatistik verisi paylaşıldı. Yerel basınımız ‘’çok şükür son sırada değiliz’’ benzeri cümlelerle istatistik tablosunu haber yaptı. Özel bir şirket tarafından yapılan araştırmadan elde edilen verilere göre Şanlıurfa ülke genelinde kitap okuma sıralamasında 79. sırada yer aldı. Komşu illere baktığımızda Diyarbakır 67. Adıyaman 77. Gaziantep 59. ve Mardin 69. sırada yer aldı. İlk üçte Ankara, İstanbul ve Muğla var. Son üçte ise Şanlıurfa, Ağrı ve Muş illeri var.
Şanlıurfa’ da özellikle dışarıdan atanan öğretmenlerin kitap toplama ve kütüphane oluşturma ile ilgili özverili çalışmalarına sosyal medya sayesinde sık sık şahit olmaktayız. Bu anlamda öğretmenlerimizin özverisi takdire şayan. Öğretmenlerimizin bu çabası boşuna diyemeyiz ancak paylaşılan verilere baktığımızda okumadığımız ortaya çıkıyor. Ben ilkokulda okurken her gün kitap okuma için on beş dakikalık bir zaman okul yönetimi tarafından ders içerisinde ayrılmıştı. Halen böyle uygulamalar okullarda var mı bilmiyorum.
İlk üç şehre baktığımız da. Hemen hemen herkes çantasında kitap taşıyor. Durakta beklerken, toplu taşmada kısacası buldukları her fırsatta kitap okumaktalar. Şehrimizde maalesef böyle bir alışkanlık yok. Şanlıurfa’ dan herhangi bir yere otobüsle veya uçakla seyahat ettiğimizde seyahat esnasında kitap okuyan kişi sayısı bir veya iki kişiden fazla değil.
Okuduğumuz bir kitap bizi asırlar öncesine götürebilir, hayatımıza farklı bir pencere açabilir, bakış açımızı değiştirebilir ve hatta geleceğe götürebilir. Bir kitapla hayatımız değişebilir. Kitap okumanın yararları, su gibi, hava gibi saymakla bitmez. Sınavlarda başarıya etkisinden tutunda entelektüel anlamda başarının yolu kitap okumaktan geçer. Şehrimizin boğuştuğu cehaletle mücadelede bana göre en büyük güç kitap okumaktır. Şu da var ki feodalite hiçbir zaman çok okuyan aydın bir kesimi istemez.
Unutmayalım ki ilk vahiy ikra(oku)’ ydı.