Dün yine Ortadoğululaştı İslam! toplulukları. Yine acı yağdı inananların üzerine, yine bir Cuma namazı çıkışında. Mısır'da, El Ariş kentinde bir camide bombalı ve makinalı silahlarla yapılan bir saldırı düzenlendi. Saldırıda en az 235 kişi öldü bir hayli de yaralı var.
İnsanlar bilgileri ve iradeleri haricinde koşulları belirlenmiş bir ortama gözlerini açarlar. Bu ortamın beslenme, barınma, eğlenme vb özellikleri ile diğer coğrafyalardan farklı olması ona kültür katabilir, ancak acı ve kan kültür değildir değiştirilmesi gerekir.
Ölümün sıradanlaştığı bir coğrafyaya kaderini yaşıyor diyemeyiz. İnsanların duyguları yüceltilip akıl ve mantığı küçümsenerek her bir emel adına rahatlıkla kullanıldığı bir coğrafyaya dönüşen bir Ortadoğu resmi acı bir biçimde karşımızdadır.
Bugün, Ortadoğu mantalitesi tüm İslam toplumlarını saran bir zihinsel yapıya dönüşmüştür. Sözü yüksek olanın değil, sesi yüksek olanının makbul sayıldığı bu coğrafyanın kültürel etkileri bizim yaşadığımız yerlerde de varlığını sürdürmektedir maalesef.
Bireyselleşemeden bloklaştırılan insan toplulukları kitleler halinde birilerinin yanlışlarına çok inanıp az düşünmeye devam ediyorlar maalesef. İşte Ortadoğululaşmış kültürün tanımı budur ve acı resim ortadadır.
Haberlere göre Camidekiler sufi bir gruba yakın kimselermiş. Yapan da İşid veya selefi militanlarmış. Bu aklıziyanları ne rahatsız etmiş ola ki tanımadıkları yüzlerce insanı acımasızca katletmeyi meşru görebilmişlerdir. Bunun bilgisini hangi kaynağa dayandırdınız zalimler.
Sahipsiz insan blokları diyorum çünkü kişiler ve toplumlar kendilerine sahip olabildikleri müddetçe sahipliler demektir, aksi halde sahip olmaya çalışanların elinde savrulup durmak zorunda kalacaklardır bu sahipsizler.
Ortadoğululaşmamak adına binlerce yıllık tarihi yok saymak, bütün birikmişlikleri çöpe atmak demiyorum, Avrupalılaşmak demiyorum, Resetlenmek diyorum. Yeniden yaşamı anlamlandırmak doğruyu, adaleti, saygıyı, bilgiyi ikame etmek, yüzyıllarca gecikerek gelen matbaa (bilgi) kültürünü canlandırmak diyorum.
Atalarla övünmek yerine bireysel başarıya yönelmek, din adına her bilgiye kayıtsız teslim olmamak. Açık bir elin sıkılmış bir yumruktan daha güçlü olduğuna inanmak, önde gideni körü körüne takip etmemek. Eleştiri yapılmasına tahammül edebilmektir Ortadoğululuğu dönüştürecek olan.
Maalesef bu coğrafya, akılla değil acıyla dahi öğrenemeyenlerin coğrafyasına dönüşmüştür.
Bu eleştiriler biraz fazla gibi görünüyorsa da acı gerçek şudur, İnsanlar ölüm pahasına batıya doğru kaçıyor… Yurtlarını, anıların, sevdiklerini bıraktıkları gibi inançlarını ve dinlerini de bırakmayı yeğliyorlar maalesef.
Maalesef birçok orta doğu ülkesi liderleri kendi geleneğine ters bir eş ve sosyal hayata meyletmektedir. Kendi ülkelerini modernleştirmek yerine, modern ülkelerde hayatlarını sürdürüyorlar.
Bu coğrafya eleştirilmeyi sevmez, ortak güçlü irade yerine şahıslara körü körüne teslimiyet esastır.
Doğduğumuz coğrafya kültürü kader olmak zorunda değildir. Ya dönüştürülürüz ya dönüştürürüz savaşı yerine " Hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna" ayetindeki gibi iyiliği ayağa kaldırmaya çalışmaya devam edeceğiz bir ömür.…
Saygılarımla…