Değerli okuyucular dikkat ederseniz her hafta pahalılıktan ve alışverişin yüksek fiyatlarından bahsediyoruz.
Bunları yazarken, söylerken inanın içim yanıyor ama yazmak zorunda kalıyoruz.
31 Mart seçimleri yaklaşıyor, partilerin vaatleri bitmiyor fakat seçildiklerinde de bunların yarısını ancak görebiliyoruz.
Piyasa denetimi çok önemli, market fiyatları denetimi çok önemli, AVM'ler arası karşılaştırma yaptığımızda zaman marketler arasında bile %25'e yakın fiyatların fark ettiği ürünler görüyoruz.
Bunun sebebini anlayamıyoruz, bu devletin maliyesi zabıtası gıda denetçisi yok mu?
Tarım memleketi Şanlıurfa'da yaşıyoruz, fakat zeytinin, yoğurdun ve peynirin fiyatları çok yüksek vatandaş alamıyor. Zaten Emekli maaşlarındaki artış yeteri kadar insanları memnun etmedi, malul, dul ve yetim aylığı alan insanların maaşları 10.000 liranın çok altında kaldı.
Ayrıca İslam dininin önemli ayları üç aylara girdik. Gelecek hafta Şaban ayını karşılayacağız.
Şimdiden hayırlı olsun diyorum, fakat içimiz buruk. Çünkü insanlar oruç tutuyor, niyet ediyor, fakat iftar sofralarına baktığımız zaman makarna ve mercimek çorbasını geçmiyor.
Vatandaş meyveyi, sebzeyi dahi birer kilo almak zorunda kalıyor veya hiç alamıyor.
Kamu sektöründe yani devlet sektöründe çalışanlara bir şey demiyorum. Fakat özel sektörde çalışanların durumu işler açısı. Asgari ücret 17 bin liraya çıktı fakat alan kim. Özel sektörde iş arayan gençler asgari ücretin yarı fiyatına çalışmak zorunda kalıyor ama patronlar Mercedes ile geziyor. OSB'deki fabrikalarda istihdam edilen işçilere İşkur projeleri üzerinden maaş veriliyor. Çalışma garantisi olmasına rağmen proje bitince kapının önünü koyuyorlar. Bu memleketin çalışma yasası, işçi hakları yok mu, nerede bu yasalar, nerede hukukçular, nerede mahkemeler. Soruyorum size nerede?
Vatandaş kredi kartı ile hayatını çeviriyor. Kredi kartlarına rağbet %200 artmış durumda. Bankalar habire faiz yükseltiyor. Devlet bankalara teşvik amaçlı ucuz kredi veriyor. Özel bankalar ise ucuza aldığı krediyi vatandaşa kredi kartı adı altında, iki katına, devletten aldığı parayı satıyor.
Aileler ve gençler bunalımda. Partiler seçim beyannamesi hazırlığında ve kulağa hoş gelen projeler ortaya atıyorlar. Fakat seçimlere kadar. Seçimlerden sonra bunların istenilen şekilde yürüdüğünü göremiyoruz.
Ev kiraları 15 bin liraya dayanmış vaziyette. Asgari ücretin 17.000 lira olduğu bu devirde vatandaş bu parayla kirasını mı ödesin. Yoksa evdeki geçimini mi sağlasın. Tok’un açtan haberi yok maalesef.
Aş evlerinin önü tıklım tıklım dolu. Yoksulluk derseniz her gün sayıları artıyor. Ortalık aç gezen insanlardan geçilmiyor. Bir tarafta çorbaya talim olan fakirlik ve yoksulluk. Diğer tarafta vatandaşın sırtından geçinen trilyoner azınlık.
Evet ! İçimiz kan ağlasa da piyasa şartlarının aynen böyle olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Ama elimizden bir şey gelmiyor. Allah sonumuzu hayr etsin inşallah.
Saygılarımla