Osmanlı Döneminden kalma Germuş Kilisesinin tarihini Pastör (Papaz) Eyyüp Badem Urfanatik Mikrofonlarına anlattı.
Şanlıurfa’nın Haliliye ilçesine bağlı Dağeteği Mahallesinde bulunan, Surp Asdvadzadzin Kilisesi olarak da bilinen Germuş Kilisesi 19. yy iki katlı olarak inşa edildi.
Germuş Dağlarının, eteklerinde kurulan Germuş Kilisesi birçok medeniyete ev sahipliği yaparak Osmanlı Döneminden günümüze kadar geldi.
Surp Asdvadzadzin Kilisesi olarak da adlandırılan Germuş Kilisesinin tarihi kesin olarak bilinmezken 19. yy'da Ortodoks Ermenileri tarafından yapıldığı iddia ediliyor.
Surp Asdvadzadzin Kilisesi Dağeteği mahallesinde 1880’li yıllarda 900 haneli kasaba gibi bir yerleşim alanında inşa edildi. Devasa görünümündeki kubbe ve sütunlarla yapılan Tarihi Kilisenin yönü ise Harran ilçesine bakıyor.
Osmanlı Döneminde padişahların izni ile yapılan tarihi kiliselerden biri olan Germuş Kilisesi 1915 yılına kadar Ortodoks Ermenileri tarafından ibadet amaçlı kullanılmaktaydı.
Geçmişten günümüze kadar uzanan Germuş Kilisesi’nin şu an ki görünümü ise yerini taş yığınlara bırakmış durumda.
Urfanatik Mikrofonuna Germuş Kilisesi’nin tarihi hakkında konuşan Pastör (Papaz) Eyyüp Badem, Osmanlı döneminde kiliselere karşı herhangi bir tavır alınmadığını daha çok birliğin, beraberliğin sevginin ve hoşgörünün olduğunu söyledi.
“GERMUŞ KİLİSESİNİN YÖNÜ HARRAN İLÇESİNE BAKIYOR”
Germuş Kilisesinin Germuş Dağı'nın eteğindeki Dağeteği Mahallesi'nde inşa edildiğini beyan eden Pastör (Papaz) Eyyüp Badem, “Germuş Kilisesi Germuş’ un kendi bulunduğu yöreden geliyor orda 900 haneli kasaba gibi bir yerleşim alanında Harran ilçesine bakıyor dolayısıyla orada bir kilise inşa ediliyor halk dilinde de oraya Germuş Kilisesi deniliyor. Germuş Kilisesi halkın Germuş’ta yoğunlaşmasından dolayı daha önce orda kilise vardı zannedersem o bakımsızlıktan dolayı yıkıldı oradaki taşlar kullanıldı ama Germuş daha büyük bir kilise daha büyük bir cemaati barındırabiliyor içinde insanlar daha rahat ibadet edebiliyor ondan dolayı o büyük kiliseyi inşa ettiler” dedi.
“KİLİSELER PADİŞAHIN İZNİYLE İNŞA EDİLİRDİ”
Germuş Kilisesinin 1880’li yıllarda yapıldığını dile getiren Pastör (Papaz) Eyyüp Badem, “O zamanlarda restoreye uğramış ve restore etmişler ismi de Surp Asdvadzadzin Kilisesi olarak geçiyor. Germıuş Kilisesi Osmanlı döneminde yapılmıştır tabi kiliseler padişahın izniyle inşa edilirdi padişahın izni olmadan kimse kilise inşa edemezdi burada da biz anlıyoruz ki Osmanlı döneminde bütün dinlere karşı saygı, sevgi, anlayış vardı ve dolayısıyla Osmanlı yönetiminde de padişah tarafından kilise yapılmasına izin veriliyor. Urfa’da sadece Germuş değil buradaki fırfırlı kilisede daha önce yıkılan ve sonra onarılan birçok kilise var ki Osmanlı döneminde padişah tarafından bunlara izin verildiğini görüyoruz onun için Osmanlı döneminde kiliselere karşı herhangi bir tavır alındığını biz o tarihi okuduğumuzda görmüyoruz daha çok birlik, beraberlik, sevgi, hoşgörü o iklimin sahip olduğu bir devlet görüyoruz imparatorluk görüyoruz” şeklinde konuştu.
“KİLİSEDE İLAHİ OKUNUR, DUA EDİLİR”
Pastör (Papaz) Eyyüp Badem konuşmasının devamında, “kilisede ilahi okuyoruz rabbimiz ve kurtarıcımız İsa Meshiyi yüceltmek ,kendisi çağırmakta bizim günahlarımıza kefalet olarak çağırmaya gelirdi ve biz onu çağırmakta günahlarımızın ortadan kaldırıldığı Allah’ın affettiğini, örtüğünü anlatıyor ve biz İsa meshiyi bize merhamet ettiği için bizi sevdiği için bize lütfettiği için biz gelip burada onu yüceltiyoruz ona ibadet ediyoruz tabi ki o başlangıç ilahilerle olur dualarla olur ve sonra vaaza geçiyoruz vaazda anlatıyoruz ve sadece Hristiyanlar için değil kendi yaşadığımız ülke için dua ediyoruz ülkede yaşayan halk için dua ediyoruz kilisenin cemaatin toplanması ve ibadet ettirmesi bu şekilde bir diğer tarafta sorunları olan hastaları olanlar gelirler dua isterler ve hamdolsun ki birçok hasta da şifa buluyor” diye konuştu.