Bugün çok uzun yıllardır bakkal dükkânıişleten eski bir dostumla telefon görüşmemiz oldu. Salgın hastalıktan dolayı yaşanan bu süreçte işlerinin çok kötü olduğunu kolay kolay toparlanamayacağını anlattı. Dükkân kirası, çocuklarının üniversite giderleri ve bir türlü tahsil edemediği veresiye defteriyle zaten çok zor ayakta duruyordu Coronavirüsde adeta tuzu biberi oldu. Telefonu kapattıktan sonra uzun bir süre anlattıklarını düşündüm. Düşündükçe kendimi geçmişimde çocukluğumda buldum.
Çocukluğumdaki mahallemizin bakkalı Hasan Amca geldi aklıma. Sokağımızda arkadaşlarımızla oyun oynayıp yorulduğumuzda kan ter içerisinde kalıp bakkal Hasan Amcaya koşardık. Bir anda bakkal dükkânının içerisi çocuk dolar Hasan amca neye uğradığını şaşırırdı. Hep bir ağızdan;
“Hasan amca bana bir gazoz bir leblebi tozu” çığlık çığlığa bağrışmaya devam ederdik. Aslında hepimiz aynı şeyi alacaktık sakin olup teker teker alıp çıkabilirdik, ama çocukluk işte… O heyecanı coşkuyu bir daha yaşadığımı sanmıyorum. Hasan amca dondurma külahında satılan leblebi tozlarını elimize verip bakkalın dışına çıkarak kapıda kasalarda bulunan gazozları teker teker açıp bizlere uzatırdı. Bakkalın önünde âdete bayram havası, yüreğinden gelerek sevgi dolu gözlerle bakarak “ yavaş çocuklar boğazınıza kaçar dikkat edin” derdi. Âmâ onu dinleyen kim! Dondurma külahında en üst bölümde kapak amaçlı konulan şekerlemeyi yedikten sonra sıra leblebi tozuna gelirdi. Tozları ağzımıza alıp birbirimize üflemekten keyif alırdık. Tam nefesimiz kesilip boğulmak üzereyken gazozumuzdan bir yudum içer rahatlardık. Bazen gazoz alacak parası olmayan arkadaşlarımız olurdu onlarla gazozumuzu paylaşırdık aynı şişeden sırayla içerdik. Biz kendi içimizde eğlenmeye devam ederken yoldan geçenler bakkalın üzerinde bulunan kiralık daireyi tutmak isteyene yardımcı olurdu. Hasan Amca üstelik karşılığında bir bedel almadan sadece iyilik olsun diye uğraşırdı. Yandaki berber dükkânı Mahmut Abiye “iki dakika dükkânıma göz kulak ol geliyorum” derdi ve kiralık daireyi göstermeye giderdi. Mahallenin en güvenilir yeriydi Hasan Amcanın dükkânı, sırf para kazanmak için okul çıkışında tek sigara almaya gelen çocuklara sigara satmaz birde nasihat eder evlerine yollardı. Evde acil iş çıktığında evin anahtarı komşunun çocuğuna verilmek üzere Hasan Amcaya teslim edilirdi. Arka sokağa gidip oyuna daldığımızda annelerimiz Hasan amcaya sorardı nerede olduğumuzu. Gecenin bir yarısı diş ağrımız tuttuğunda babamızın saate bakmadan ağrı kesici ilaç almak için elimizden tutup götürdüğü yerdi Hasan amcanın evi.
Peki, ne oldu bizim Bakkal Hasan amcaya hatta Hasan Amcalara! Ülkemizde yaklaşık 25 yıldan bu yana mahalle bakkallarımız yok olurken adım başı büyük marketler açılarak küçük esnafımızı bitirme noktasına getirdiler. Marketlerin maddi güçleri daha iyi olduğu için Hasan Amcalar marketlerle rekabet etme şansını yakalayamadılar. Aslında düşününce büyük marketlerin açılmasıyla sadece bakkallar bitmedi, mahallenin kasabı, fırını, manavı hepsi bitme noktasına geldi. Çünkü marketler et, süt, sebze, zücaciye vb. her tür ürünü reyonlara koydular. Eline kredi kartını alan marketlerin yolunu tuttu. Mahallenin ‘Hasan amcaları’ bugün sadece ekmek, sigara, çikolata gibi küçük ürünler satarak ayakta kalma savaşı veriyor. Mahalle sakinlerinin isimlerinin yer aldığı veresiye defterleri artık yavaş yavaş tarihe karışıyor.
Şimdi salgın hastalık zamanı, hepimizin bütçe dengeleri bozuldu Hasan amcaya çok ihtiyacımız var, bu ekonomik krizde ayakta kalabilmesi işletmesini devam ettirebilmesi için onunda bize ihtiyacı var. Peki, cebimizde paramız olmadan alış veriş yapabildiğimiz tek işletme olan bakkalımızı neden yalnız bırakıyoruz? Büyük marketler gibi bir yığın paralar döküp reklam yaptırmadığı için olabilir mi! Ya da ürünlerini allayıp pullayıp gözümüzün içine kadar sokmadığı için olabilir mi? Yaptığı reklam doğrultusunda kapitalist sistemin içerisine sizi çekerek farkında olmadan alıp eve gelince bir kenara fırlattığınız ürünleri marketlerin yaptığı gibi size zorla satmadığı için mi? Marketler kullandığınız poşetten dahi para alırken bakkallar almadığı için mi? Markete selamsız girip çıktığınız Hasan amcalar hal-hatır sorduğu için mi? Marketten bir ekmeği dahi bedava alamazken Hasan amcadan istediğiniz kadar ürün alıp veresiye defterine yazdırdığınız için mi?
Hasan amcalar mahallenin babasıydı, başın dara girdiğinde en büyük destekti, sevginin sevincin adıydı, dayanışmaydı, yardımlaşmaydı. Maalesef kapitalizm birçok şeyi hayatımızdan alıp götürdüğü gibi mahallemizden Hasan amcalarımızı da götürdü.
‘Hasan amcanın ve yurdum insanı küçük esnafın dayanacak gücü kalmadı’ lütfen destek olalım, mahalle bakkalımızı ve küçük esnaflarımızı yaşatalım. En azından günlük ihtiyaçlarınızı onlardan temin edelim, onları kapitalist düzene karşı yaşatalım…