Hemen hemen hepimizin cüzdanında kredi kartları var. Bu kartların limitleri gelirlerimizin katbekat üzerinde oluyor genellikle. Asgari ücretle çalışan birisinde bile birkaç yüz bin liralık limitli kredi kartı var. Evet, bu kartlara sahibiz ancak harcama limitine sahip değiliz. O limit bizim değil. Bir süreliğine alınan ödünç bir para gibi düşünebiliriz.
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) verilerine göre, Ocak-Haziran 2024 döneminde kredi kartı borcunu ödemeyenlerin sayısı 645 bin 474'e ulaştı. Geçen yılın ilk 6 ayında 379 bin 591 kişi kredi kartı borcunu ödememişti. Yani bu yılın ilk 6 ayında geçen yılın aynı dönemine göre kart borcunu ödemeyenlerin sayısı yüzde 70 yükseldi.
Bu da demektir ki, insanlar gerçekte sahip olmadıkları bir hayatı yaşıyorlar. Ne kadar süreyle peki? Kredi kartının limiti dolana kadar. Taksitle satış kampanyaları bitene kadar. Kendilerine göre lüks olan ve sosyal medyada gösterdikleri yaşantılarından eser kalmıyor sonra.
Sonrasında kolayca ve hemen zengin olma hayalleri geliyor. Üstelik emek vermeden ve alın teri dökmeden istenen bir zenginlik.
Bu süreçten sonra sahip oldukları gelir onları tatmin etmiyor. Bu kez de gayri meşru işlerin peşine düşüyorlar ve ülkede suç oranları artıyor. Bunlarda beraberinde intihar olaylarını arttırıyor.
Bir kesim de şans oyunlarıyla içine girdikleri borç batağından çıkmaya çalışıyor. Belki yazıyı okurken kendinize şu soruyu soracaksınız ‘’bir insan kendisine neden bunu yapar?’’ Bu soruyu tek bir cevaba indirgemek yerinde olmaz. Bu durumdaki herkesi kendi özelinde incelemek ve yorumlamak gerekir.
Bu durum, bir girdaptır aslında. İnsanlar sırayla bu girdaba giriyorlar. Aile veya çevre desteğiyle bu girdaptan çıkanlar var. Bunun yanında birçok kişi bu girdapta kaybolup gidiyor. Geriye sosyal medyada paylaştığı hatıralar kalıyor sadece.