Arabesk müziğin unutulmaz ismi Müslüm Gürses, 5 Temmuz 1953’te Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesindeki Fıstıközü köyünde, kerpiç bir evde dünyaya geldi.
Emine Hanım ve Mehmet Bey’in ilk çocuğu olarak hayata gözlerini açan Gürses, yoksulluk içinde geçen çocukluğunda ailesinin daha iyi bir yaşam umuduyla Adana’ya taşınmasıyla hayatındaki önemli dönemeçlerden birini yaşadı.
ADANA’DAN ÇIKIŞ VE MÜZİĞE ADIM
Müslüm Gürses’in müzik kariyeri, 1967’de TRT Adana Çukurova Radyosu’nda canlı türkü performanslarıyla başladı. 1968’de çıkardığı ilk 45’lik plağı “Emmioğlu / Ovada Taşa Basma” ile müzik dünyasına adım atan Gürses, kısa sürede güçlü yorumu ve duygusal yorumlarıyla büyük bir hayran kitlesi kazandı.
2000’li yıllarda Gürses’in kariyeri, Murathan Mungan ile yaptığı ortak proje “Aşk Tesadüfleri Sever” ile farklı bir boyuta ulaştı. Bu albümde Leonard Cohen, David Bowie ve Garbage gibi dünyaca ünlü sanatçıların bestelerini Türkçe sözlerle seslendiren Gürses, sadece arabesk dinleyicilerinin değil, geniş bir kitleye hitap etmeyi başardı.
2009 yılında çıkardığı “Sandık” albümü ve ardından gelen “Yalan Dünya”, Müslüm Gürses’in sanatındaki derinliği bir kez daha ortaya koydu. Sahne performansları ve albümleriyle Müslüm Baba, hayranlarının gözünde bir idol hâline geldi.
HÜZÜNLÜ VEDA
Müslüm Gürses, 15 Kasım 2012’de geçirdiği by-pass ameliyatı sonrası akciğer ve kalp yetmezliği nedeniyle yoğun bakıma kaldırıldı. 3 Mart 2013 tarihinde, tedavi görmekte olduğu İstanbul’da özel bir hastanede hayata gözlerini yumdu. Sevenleri tarafından gözyaşlarıyla uğurlanan Gürses, Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.
BİR EFSANENİN ARDINDAN
Şanlıurfa’da doğup Adana’dan yükselen ve İstanbul’da bir efsaneye dönüşen Müslüm Gürses, müzik dünyasında bıraktığı izlerle filmlere ve kitaplara konu oldu. Müslüm Baba’nın yaşamı, milyonların hafızasında yer etmiş şarkıları ve hayata dair derin sözleriyle ölümsüzleşti.
