Kültür Sanat

Şanlıurfa’da Gezilmesi Gereken 15 Yer

Abone Ol

1. Hz. İbrahim'in (aleyhisselam) Doğduğu Mağara

Şanlıurfa Kalesi’nin kuzey kesiminde iki mağara bulunmaktadır. Bunlardan biri Hz. İbrahim’in doğduğu mağaradır. Şanlıurfa’nın en çok turist çeken ve Dergah da denilen bu mağaranın yakınında mescit, hücre ve havuzlarla birlikte küçük bir cami ve önünde havuzlu avlusu yer almaktadır.





2. Balıklıgöl

Hz. İbrahim (aleyhisselam), devrin zalim hükümdarı Nemrut ve halkının taptığı putlarla mücadele etmeye, tek tanrı (tevhid) inancını savunmaya başlayınca, Nemrut tarafından bugünkü Urfa Kalesinin bulunduğu tepeden ateşe atılır. Bu sırada Allahu Teala tarafından ateşe “Ey ateş, İbrahim’e karşı serin ve selamet ol.” (Enbiyâ Suresi 69. Ayeti Meali) emri verilir. Bu emir üzerine, ateş suya ve odunlar da balığa dönüşür. Hz. İbrahim (aleyhisselam) bir gül bahçesinin içerisine sağ olarak düşer. Hz. İbrahim’in (aleyhisselam) düştüğü yer Halil-ür Rahman gölüdür.
Şanlıurfa şehir merkezinin güneybatısında yer alan ve İbrahim Peygamberin ateşe atıldığında düştüğü yer olarak bilinen bu göl, kutsal balıkları ve çevrelerindeki tarihi eserler ile Şanlıurfa’nın turistler tarafından en çok ziyaret edilen yerlerindendir.



3. Mevlid-i Halil Camii
Hz. İbrahim’in (aleyhisselam) doğduğu mağaranın bitişiğinde yer alan Mevlid-i Halil Camii’nin avlusu ve avlu kapısı Hacı Müslim Hafız tarafından 1947 yılında halkın yardımı ile yaptırılmıştır.
Caminin çeşitli yerlerinde bulunan kitabelerden anlaşıldığına göre Hz. İbrahim’in (aleyhisselam) doğduğu sanılan mağara çevresindeki yapılanma 18. yüzyılda başlamıştır. Cami bu mağaranın batısına yapılmıştır. Kesme taştan dikdörtgen planlı olan caminin üzeri tonoz örtülüdür.



4. Hz. Eyyûb Peygamberin (aleyhisselam) Sabır Makamı
Yaşadığı musibetler ve en ileri sahfaya gelen hastalık sonrasında Hz. Eyyûb (aleyhisselam); “Ya Rabbi! Bana zarar dokundu. (Bu hastalık) Lisanen zikrime ve kalben ubudiyetime zarar veriyor. Sen merhametlilerin en merhametlisisin.” (Enbiyâ Suresi 83. ve Sâd Suresi 41. Ayet Mealleri) diye niyaz edince Cenab-ı Hakk, Cebrail (aleyhisselam) ile gönderdiği vahiy ile “Ayağını yere vur.” diye emretti. Hz. Eyyûb (aleyhisselam) gelen bu ilahi emirle hemen ayağını yere vurdu ve yerden latif bir su fışkırmaya başladı. Kuran-ı Kerim’de “İşte sana yıkanılacak ve içilecek bir su…” (Sâd Suresi 42. Ayeti Meali) diye nitelenen şifalı su ve sabır makamı Şanlıurfa’nın Eyyubiye mahallesinde bulunmaktadır.
Bizans döneminde M.S. 460 yılında Piskopos Nona bu kuyunun suyunun cüzzam, fil ve gut hastalıklarına iyi geldiğini fark edince buraya bir hastane ve hamam yaptırmıştır. Yine Bizans döneminde buraya inşa edilen şifacı azizler Cosmas ve Damian Manastırlarında kuyunun şifalı sularıyla hastalar tedavi edilmekteydi.
1145 yılında Urfa’yı Haçlılardan alan İslam komutanı İmadeddin Zengi, Hz. Eyyûb (aleyhisselam) kuyusunun şifalı suyu ile yıkanarak romatizma hastalığından kurtulmuştur.



5. Harran Evleri
MÖ. 2000 yılında Ur şehrinin bir ticari kolu olarak kurulduğuna inanılan Harran’ın Sümerce veya Akatça kervan veya geçit yeri anlamına gelen “Harran-U” kelimesinden türediği düşünülmektedir. Bu tarihi kentte, Moğol İstilasında yıkılan tarihi Harran Üniversitesinin harabeleri ile tarihi Harran evleri vardır.
Harran evlerinin yıllardır sahibi olan kişiler, hem o evlerde yaşayıp hem de gelen turistlere evlerini gezdirerek rehberlik ediyorlar.



6. Göbekli Tepe
Göbeklitepe, Şanlıurfa’nın Örencik Köyü yakınlarında yer alan dünyanın bilinen en eski kült yapılar topluluğudur. Bu yapıların ortak özelliği, T biçimindeki 10 – 12 dikilitaş yuvarlak planda dizilmiş, araları taş duvarla örülmüştür. Bu yapının merkezinde daha yüksek boyda iki dikilitaş karşılıklı olarak yerleştirilmiştir. Bu dikilitaşların çoğu üzerinde insan, el ve kol, çeşitli hayvan ve soyut semboller, kabartma ya da oyularak betimlenmiştir. Söz konusu motifler yer yer bir süsleme olamayacak kadar yoğun olarak kullanılmıştır. Bu kompozisyonun, bir öykü, bir anlatım ya da bir mesaj ifade ettiği düşünülmektedir. Tüm bunlar ve kazılarda ortaya çıkarılan anıtsal mimari, Göbekli Tepe’yi eşsiz ve özel yapmaktadır. Bu bağlamda UNESCO tarafından 15.04.2011 tarihinde Dünya Mirasları’na aday gösterilmiştir



7. Şuayb Şehri
Harran ilçesine bağlı Özkent Köyü adıyla anılan tarihi Şuayb Şehri harabelerine vardır. Bu kentteki mevcut mimari kalıntıların Roma devrine ait olduğu tahmin edilmektedir. Epeyce geniş bir alana yayılan bu tarihi şehrin etrafı, yer yer izleri görülen surlarla çevrilidir. Kent merkezinde çok sayıdaki kaya mezarı üzerine kesme taşlardan yapılar yapılmıştır. Çoğu yıkılmış olan bu yapıların bazı duvar ve temel kalıntıları günümüze kadar gelebilmiştir.



Halk arasında Şuayb Peygamber’in bu kentte yaşadığına ve kentin adını Şuayb Peygamber’den aldığına inanılmaktadır. Kalıntılar arasındaki bir mağara Şuayb Peygamber’in Makamı olarak ziyaret edilmektedir.

8. Halfeti (Saklı Cennet)




9. Selahaddin Eyyubi Camii
Eskiden Selahaddin Eyyubi Camii’nin bulunduğu yerde Aziz Yuhannes (Vaftizci Yahya) Kilisesi bulunuyordu. Selahattin Eyyubi döneminde bu kilisenin üzerine 900–1250 yılları arasında camii yapılmıştır. İbadet alanı, epeyce geniş ölçüde pencerelerle aydınlatılmıştır. Bu pencerelerin kenarlarında yarım sütunlar ve birbirlerine dolanmış ejder kabartmaları bulunmaktadır. Ayrıca yarım sütunların başlıkları üzerindeki haç taşıyan azizler ve kuş figürleri de yapının camiye çevrilmesinden sonra sıva ile kapatılmıştır.



10. Hasan Padişah Camii
Şanlıurfa il merkezinde bulunan bu cami, iki değişik zamanda yapılmıştır. Önündeki tek kubbeli bölüm Tokdemir isimli bir Türk Beyi tarafından, ana yapı ise Uzun Hasan olarak tanınan Şeyh Yakup tarafından 1499 yılında yaptırılmıştır. Bu camiinin, Akkoyunluların Şanlıurfa’ya egemen olduğu dönemde yapıldığı düşünülmektedir. Cami kesme taştan yapılmış olup, geniş bir avlunun ortasındadır.



11. Dünyanın İlk Üniversitesi
İlk çağ Helenizminin İskenderiye’deki bilim ve felsefe okulu dağıtılınca buradaki alimler Hz. Ömer (radıyallahu anh) zamanında Antakya ve Harran’daki okullara yerleştiler. İslamiyetten önce varlığı bilinen Harran okulu, İslami dönemde de ününü devam ettirdi.


Harran’daki İslam üniversitesinde Sabiiler, Hristiyan ve Müslümanlardan oluşan aydın gruplar vardı ve bunlar araştırmalar yapıyorlardı. Harran okulundaki Sabii alimlerinden büyük kısmı sonradan Müslüman olmuştur. 7. yüzyıl sonrası ile 8. yüzyılın ilk yarısında Harran okulunda tercüme işi hızlandı. İlk çağ Yunan bilginlerinin eserleri Arapçaya tercüme edildi. Harran; Yunanca ve Süryanice’nin Arapçaya tercüme edilme merkezi durumuna geldi.

Emevi Halifesi II. Mervan, Harran’ı başkent yapınca (744-750) buradaki bilimsel çalışmalar daha da ağırlık kazandı.
Harran okulunda sürdürülen bilimsel çalışmalar din, astronomi, tıp, matematik ve felsefe olmak üzere beş bölüme ayrılıyordu.

12. Harran Kalesi
Düzensiz dikdörtgen planındaki Harran Kalesinin dört köşesinde onikigen birer kule bulunmaktadır. Bunlardan kuzeybatıdaki kule tamamen yıkılmıştır. Güneydoğudaki kulenin dış kısmı yıkılmış olup iç kısmı ayaktadır.



13. Şeyh Yahya Hayat El-Harrani Türbesi
Şeyh Yahya Hayat el-Harrânî, XII. yüzyılda Harran’da yaşamış ve 1185 tarihinde burada vefat etmiş büyük bir İslâm alimi ve mutasavvufudur. Bu sultana Yahya Hayati demelerinin aslı, bir seccade üzerinde tahiyatta ve hayatta oturur gibi oturduğundandır. Hayat el- Harrani hazretleri ölümünden sonra da tasarrufu devam eden 4 büyük evliyadan biri olarak kabul edilmektedir.
Şeyh Yahya Hayat’ın türbesi ve bunun güneyine bitişik olan camiisi, Harran şehir surlarının kuzeybatısındaki mezarlık alanındadır.



14. Bazda Mağaraları
Harran-Han El Ba’rur yolunun 19 km ilerisinde yolun sağında yer alır. Burası eski bir taş ocağıdır. Kayalara yazılmış Arapça kitabelerden buranın 13. yüzyılda Abdurrahman el-Hakkari, Muhammed ibn-i Bakır, Muhammed El Uzzar tarafından işletildiği anlaşılmaktadır.



15. Fırfırlı Camii
Yapı kilise olarak inşa edilmiştir. Hristiyanlık açısından büyük önem taşıyan Varak haçı 1092 yılında Urfa’ya getirilerek bu kiliseye konulmuştur. Buraya Aziz Havariyun Kilisesi de denir. 1956 yılında camiiye çevrilmiş yapı kesme taştan ve üç nefli bazilika türünde inşa edilmiştir.