Şanlıurfa’nın farklı ilçelerinde birbirinden farklı isimlerle adlandırılan ağbani, heft renk, hibriye, hemmavi ve ğışvalı gibi yöresel ürünler günümüzde genç kesimler tarafından fazla talep görmezken, unutulmaya yüz tutmuş bu ürünler yaşlı kesim tarafından yaşatılmaya çalışılıyor.
Siverek, Viranşehir ve Karacadağ bölgesinde ağbani olarak adlandırılan yöresel kumaş eskiden gelin duvağı olarak tercih edilirken günümüzde sadece düğün zamanlarında kadınlar tarafından eşarp olarak takılıyor. Kent genelinde ağırlıklı olarak kullanılan ve pamuk yününden yapılan ğışvalı bazı ilçelerde bel kuşağı olarak da kullanılıyor.
Heft renk denilen ve 7 renkten yapılan kumaş ise bel kuşağı olarak kullanıldığı gibi yelek, ceket ve gömlek yapımında da tercih ediliyor. Harran, Akçakale, Ceylanpınar bölgesinde de hibriye diye tabir edilen, ipekten yapılma eşarp Arap kadınların günlük hayatta olduğu gibi düğün zamanında alın kısımlarına bağladığı bir kumaştır. Son olarak da Hemmavi denilen ürün ise Kürt kökenli vatandaşlar tarafından eşarp ve boyunda süs amaçlı olarak kullanılıyor.
Urfanatik Gazetesi olarak Şanlıurfa’da yöresel ürün satışı yapan Murat Taşkın’ın iş yerine giderek ağbani, heft renk, hibriye, hemmavi ve ğışvalı gibi eski ürünlerin nerde ve niçin kullanıldığı hakkında bilgi aldık.
Urfanatik mikrofonuna konuşan Taşkın, Devletin ve gerekli mercilerin bu tür yöresel ürünlere, destek vermesi gerektiğini söyledi.
“HER İLÇENİN HER BÖLGENİN KENDİNE HAS ÜRÜNLERİ BULUNMAKTA”
Şanlıurfa geniş bir coğrafyaya ve 13 ilçeden oluştuğunu vurgulayan Murat Taşkın, “Her ilçenin her bölgenin kendine has ürünleri olduğu için bunların bir kısmı geçmişten günümüze kadar ulaşmış ve halen günümüzde kullanabilen ürünlerimiz var. Siverek, Viranşehir ve Karacadağ bölgesinde ağbani dediğimiz eşarplarımız bulunmakta bunlar 50- 60 yıl önce gelin duvaklarında tercih ediliyordu. Ağbani ve aba ile kullanılıyordu. O zamanın şartlarına göre gelinlik yoktu, ortası boş olan ağbani şal modellerimiz de var bunlarda Barak yöresinin kullandığı Ahmedi şal diye geçer. Suruç ve Birecik bölgesinde de şeğır denilen ipek ve yünden yapılmaktadır. Üretimi çok az sayıda yapılmakta malum eski ürünlerin işçilikleri şu an yetişmiyor yetişmediğinden dolayı da çok az üretiliyor” şeklinde konuştu.
“ESKİ ÜRÜNLERİN GÜNÜMÜZ DE YAŞLI KESİMLER TARAFINDAN AYAKTA TUTMAYA ÇALIŞILIYOR”
Eski ürünlerin günümüz de yaşlı kesimler tarafından ayakta tutmaya çalıştığını vurgulayan Murat Taşkın, “Tabi bunu için de baya çaba sarf etmek gerekiyor. Şanlıurfa merkezde ağırlıklı kullanılan ğışvalı dediğimiz pamuk ile yapılan kimi yerde bel kuşağı olarak kullanılıyor. Ne yazık ki Şanlıurfa’da Valiliğin izni ile yapılan tek ürün olarak yapılıyor. Bunu diğer ürünler içinde geçerli olmasını istiyoruz. Harran, Akçakale, Ceylanpınar bölgesinde de hibriye dediğimiz ipekten yapılma eşarp özellikle arap kadınları alın kısımlarına bağlarlar” diye konuştu.
“YÖRESEL ÜRÜNLER UNUTULMAYA YÜZ TUTMUŞ”
Murat Taşkın konuşmasının devamında, “Heft renk dediğimiz ve 7 renkten yapılan kumaş bel kuşağı olarak kullanılıyor kumaş olarak üretimi yapıldığı için yelek, ceket ve gömlek bile yapılabiliyor. Hemmavi dediğimiz ürün ise Kürt kökenli vatandaşlar tercih ediyor yüzlerce üründen sadece birkaç tanesi elimize geçiyor. Gençlerimize bu tür ürünleri empoze edemediğimiz için bundan dolayı bu ürünler yok olmaya yüz tutmuş. Devletimizden ve gerekli mercilerden bu tür yöresel ürünlere el atması, destek vermesini ve tekrdan yaşatılmasını ricada bulunuyoruz” dedi.