1800’lü yıllarda Sivas’ın Gürün ilçesinden göç eden akraba 5 aile, Uluyazı (Hoşin) köyünden ayrılarak harabe halindeki Karacürün’e (bugünkü Hilvan) yerleşti. Bu yerleşim, karşılıklı iskan yasası çerçevesinde gerçekleşti. Bu yasa neticesinde bölgedeki Türkler Haymana’ya göç ederken, Kürtler bu yöreye yerleştirildi.
Yerleşim yeri, aşiret döneminde köy meydanında bulunan ve Karadibek taşı olarak bilinen bir taştan dolayı “Karacürün” (Curnereş) adını aldı. Zamanla çevreden gelen diğer aşiretlerin de buraya yerleşmesiyle birlikte Karacürün büyüdü ve gelişti.
Karacürün, Siverek ilçesine bağlı Uluyazı nahiyesine bağlandı. Ancak coğrafi konumu ve gelişmişliği nedeniyle zamanla Uluyazı nahiyesinden daha önemli bir merkez haline geldi. Bu durum, çevredeki nahiye ve köylerin Karacürün’e bağlanmasına yol açtı. 1926 yılında ise Karacürün, Şanlıurfa iline ilçe merkezi olarak bağlandı ve “Hilvan” adını aldı.
Hilvan ismi, Gölcük yoluna 5 km mesafede bulunan ve halen Hilvan olarak anılan, ancak yeni ismiyle Balkı olarak bilinen köyden gelmektedir. Balkı (Hilvan) köyü, çok eski medeniyetlere dayanan tarihi kalıntılar ve harabelerle dolu bir bölgedir. Bu köy, ilçenin isminin kökenini oluştururken, aynı zamanda bölgenin tarihsel derinliğini de gözler önüne seriyor.
Hilvan’ın kuruluş hikayesi ve isminin kökeni, bölgenin kültürel mozaiğini ve tarihsel süreçlerini yansıtması açısından büyük önem taşıyor. Bugün Hilvan, Şanlıurfa’nın önemli ilçelerinden biri olarak varlığını sürdürürken, köklü geçmişiyle de dikkat çekmeye devam ediyor.