Gazze halkının İsrail devleti tarafından katledilmesinin, bir soykırıma maruz bırakılarak yok edilmesinin 20. gününe yaklaşıyoruz.

Gazze halkının İsrail devleti tarafından katledilmesinin, bir soykırıma maruz bırakılarak yok edilmesinin 20. gününe yaklaşıyoruz.

İsrail saldırılarının sonucu vefat edenlerin sayısı belki 6000'e yaklaştı ve tahmini rakamlara göre öldürülen çocuk sayısı 1500'ün çok üzerinde.

Bir anne olarak bunun acısını ben de yaşıyorum.

Korumasız bir halkın, İsrail devleti tarafından tepelerine bomba yağdırılması 21. asırda inanın çok ağrımıza gidiyor ve o acıyı yaşıyoruz.

Bir anne olarak elimizden bir şey gelmiyor, ancak Gazze halkı için dua ediyor ve o masum çocukları öldürenlere beddua ediyoruz.

Dost müttefik çocuğu da olsa, düşman çocuğu da olsa, savaşlarda çocukların  öldürülmesi bir barbarlıktır.

Eskisi gibi göğüs göğüse kara savaşları olmuyor.

Güçlü olan ve elinde konvansiyonel silahı, topu füzesi bulunan , hatta nükleer silahı olan devletler acımasızca sivil halkın üzerine bomba yağdırıyorlar.

Biz bunu en son Rusya Ukrayna savaşında gördük.

İnsanlığın yaşam alanı olan Dünya'da bulunan uluslar, küresel barış için 160'a yakın ülke tarafından kurdukları Birleşmiş Milletler teşkilatı, Gazze halkının kırılmasına nasıl ki göz yumuyorsa, diğer katliamlara da ne kadar acı ki sessiz kalmış sükut etmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olarak, coğrafyamızın dışında olan ve vuku bulan bu hadiselere, direkt askeri müdahale yapma hakkımız yok, ancak Birleşmiş Milletler Barış gücüne zaman zaman takviye ekipler gönderdiğimiz olmuştur.

Temennim Gazze  halkının daha fazla öldürülmesine sessiz kalınmadan ve göz yumulmadan, BM bu kan ve gözyaşına duyarlı olur ve el atar da, Türkiye Cumhuriyeti hükümeti de kurulacak olan Barış gücüne asker takviyesi yapar.

Bildiğimiz kadarıyla 1948'de kurulan İsrail devleti, kurulduğu günden bu yana Filistin halkına çeşitli işkenceler yaparak öz vatanlarından onları kovmuştur. Kendi topraklarını, kendi vatanlarını, evlerini terk etmek zorunda kalmışlardır. Darmadağın olan bir millet, bir kısmı diğer Arap ülkelerine , bir kısmı Türkiye'ye gelmiş veya Avrupa ülkelerine gitmek zorunda kalmışlardır.

Keşke hiç savaş olmasa ama oluyorsa da bir kuralı olmalı. Ordular arasında olmalı ve bu işe çocuklar ve kadınlar bulaştırılmamalı hatta sivil halk

Sonuç olarak Türkiye Cumhuriyeti devletinin  Gazze halkına destek için, yaptıkları tüm eylemlere sonuna kadar bende katılıyor. Türkiye'den çıkan bu gür sesin, Birleşmiş Milletler tarafından bir gün mutlaka duyulmasını temenni ediyor. Ve sözlerimi Gazze’deki çocuklara ithafen yazdığım şiirle son veriyorum.

"Dünyanın acımasız izlerini,

Ölümün soğuk yüzünü,

Bedenleri üşüyerek,

Canları acıyarak.

Çocukların çığlığı oldu.

 

Yaşatmadılar minicik canları,

Görmedi şeytanlar doğruları.

Rabbim sorar haksızlığın hesabını,

Çocukların çığlığı oldu".